HOŞ GELDİN!
Seni yeniden aramızda gördüğümüz için mutluyuz..
Seni aramızda görmekten mutluluk duyarız!
Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..
Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..
GİRİŞ
KAYIT
Anasayfa Kavram Mutfağı Goldilocs (Kararındalık) İlkesi
Kavram Ara
KAVRAM
(Genel kabul görmüş anlamı)
ETİMOLOJİ / KÖKEN / KAYNAK
(Etimoloji, köken, kaynak vb bilgiler)
YÜKLENEN ANLAM VE SORUNLAR
(Anlam kayması yoluyla kazandığı anlam ve yol açtığı sorunlar)
"Goldilocks (Kararındalık) İlkesi, Goldilocks adlı genç bir kızın üç farklı kase yulaf lapasını tattığı ve ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, ancak tam doğru (kararında) sıcaklıktaki yulaf lapasını tercih ettiğini keşfettiği "Üç Ayı" adlı çocuk hikayesine benzetilerek adlandırılmıştır. "Tam doğru miktar" kavramı kolayca anlaşılabilir ve gelişim psikolojisi, biyoloji, astronomi, ekonomi ve mühendislik dahil olmak üzere çok çeşitli disiplinlere uygulanabilir. (Wikipedia sözlüğünden alıntı - DeepL ile çeviri)"
"Gizli İkna Taktikleri" adlı yayından bir örnekleyici açıklama:
"Bir yenilikle karşılaştığın deneyimlerden birini hatırla. İş seyahatinden eve döndün, salona girdin ve bir baktın ki eşin yeni bir eşya almış. “Bir değişiklik yapmanın zamanı gelmişti hayatım, bu koltuk da indirimdeydi, kaçırmak istemedim.” Ya da banyoya giriyorsun, bütün eski havlular gitmiş, yerine yenileri gelmiş, “Gri olanlar o kadar eskimişti ki, artık lime lime olmuşlardı. Bu yumuşak turkuaz havlular harika değil mi?” Havluları ilk gördüğünde ne hissederdin? Görüş alanına girdikleri o ilk milisaniyede aklından neler geçerdi? Muhtemelen ilk tepkin, pek de hoş olmayan bir sürprizle karşılaşma hissi olurdu. Eski havluları seviyordun ve evet, kenarları biraz saçaklanmıştı ama bu yeni havlular da çok... nasıl desem ... çok yeni. Yanlış çalınan bir nota gibi göze batıyor. Banyo da bir tuhaf görünüyor, sanki alıştığım banyo değil de yabancı bir yer gibi. Sanki kendi banyon yerine yanlışlıkla komşunun banyosuna girmiş gibi hissediyorsun.
Yeni şeyler, en azından başlangıçta, genellikle hafifçe negatif bir tepki uyandırır çünkü yeni oldukları için daha fazla işlemleme yapmak, bunun için de dikkatimizi odaklamak gerekir. Yeni şeyi beğendik mi, bizim için güvenli mi gibi soruların cevabını bulmaya çalışırken, bir yandan merakımız uyanır, bir yandan da kendimizi biraz tedirgin hissederiz. Yeni şeyler birkaç turkuaz havlu olsa bile, korkutucu olabilir. Acaba eski havlular kadar işe yarayacaklar mı? Eskisi çok konforluydu, bunlar nasıl olacak? Yeni eşyay1 birkaç kez kullanmadan, bu soruların cevaplarından emin olamayız. Ama yeni şeylere tekrar tekrar maruz kaldığımızda, bize daha aşina gelmeye başlarlar. Yeni havluları birkaç kez kullandıktan sonra yavaş yavaş hoşumuza gitmeye baslar. Eski havlular kadar rahatlar, hem parlak renkleriyle havanın kapalı olduğu günlerde banyoyu şenlendiriyorlar. Birbirine hafifçe benzeyen şeyler, bir “eski-yeni” karışımı oluşturuyor. Aşina olanla yeni olan birleşiyor, bu şekilde ideal düzeyde farklı olma ihtiyacımız karşılanıyor.
İnsanlar başkaları tarafından beğenilme ve takdir edilme arzusu hissediyor. Hepimiz kendimizden büyük bir bütünün parçası olmak istiyoruz. Başkalarına benzemek, onların yaptığını yapmak bize güven veriyor, doğru olanı yaptığımızı düşündürtüyor. Ama ablasından veya abisinden farklı olmak isteyen kardeşler gibi, farklılaşma dürtümüzün ağır bastığı zamanlar da oluyor. Herkese benzemek, onlarla aynı olmak değil, farklı ve benzersiz olmak istiyoruz. Bu nedenle bizi kalabalıktan ayıran, farklı kılan şeylerden hoşlanıyoruz. Bu iki dürtü birbirine zıt gibi görünüyor. Hem benzemek hem farklı olmak hem başkalarının yaptığını yapmak, hem de özel olmak istiyoruz. Orta düzeyde bir benzerlik, bu çatışmayı çözümlememize yardımcı oluyor. Arkadaşlarımızla aynı markaları giyiyoruz ama farklı bir stil seçiyoruz. İşyerindeki arkadaşımızın aldığı kanepeyi alıyoruz ama farklı bir rengi tercih ediyoruz.
Etrafımızdakilerin veya mensup olmak istediğimiz grupların seçimlerini taklit ederek, çevremize uyma ihtiyacımızı gideriyor, tıpa tıp aynı şeyi seçmeyerek de farklı olma ihtiyacımızı tatmin ediyoruz. Özetle, ideal düzeyde farklı olmak istiyoruz. İnsanların hangi özelliklerde başkalarından farklı olmak istedikleriyle ilgili tercihleri bile, ideal farklılık ihtiyacından etkileniyor."