Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

KAVRAM

(Genel kabul görmüş anlamı)

ETİMOLOJİ / KÖKEN / KAYNAK

(Etimoloji, köken, kaynak vb bilgiler)

YÜKLENEN ANLAM VE SORUNLAR

(Anlam kayması yoluyla kazandığı anlam ve yol açtığı sorunlar)

Canlı ve cansız tüm varlıkların hakları olduğunu ifade eden kavram. "Kul" sözcüğü zaman içinde sadece "insan türü"nü ifade eder hale gelmiş ise de, kavramın dini kökenlerini inceleyenler çok daha geniş anlamı olduğunu göstermişlerdir. Bunlardan birisi de El Müfredat adlı kitabın yazarı Ragıp el-İsfahani olup, ilgili terimin çevirisi bu tezin doğruluğunu göstermektedir. Bkz. http://bit.ly/3r9stEY, Çeviren Prof. Dr. Saim Yeprem

"Var olma" -canlılar özelinde yaşam, diğerleri için varlığını sürdürebilme- haklarının tanınmış olması, her türün diğerlerin tamamına karşı "varlığını sürdürmesine saygı" göstermek anlamına geldiği söylenebilir. Bu ise, tüm varlıkların bir bütün olarak düşünülmesi gerektiği, bunlardan salt birisini (örneğin insan merkezcilik gibi) önceleyen yaklaşımların yanlış ya da en azından sürdürülebilir olmadığı şeklinde yorumlanabilir.

İnsan türünün kendi dışındakilere -genelde- saygısız tutumunun sonuçları giderek daha somut şekilde (iklim felaketi, pandemiler vd) görülür hale gelmektedir.

Kul hakkı kavramı, Doğa Hukuku kavramıyla tam olarak örtüşmektedir. (bkz. hukuk kavramı https://www.kavrammutfagi.com/kavram/hukuk

Mutlaka işaret edilmesi gereken bir nokta da, Kul Hakkı'nın salt maddi konularla ilgili olmayıp, diğer kişilerin bir konudaki önceliklerinin ihlali gibi onlarca alanda da geçerli olduğudur. Örneğin, trafikte yol kesmek, güvenlik şeridi ihlali, bir kuyrukta öne geçmek (kaynamak) ya da bir kişiye yasayla tanınmış özgürlüklerinin kısmen veya tamamen çiğnenmesi de birer kul hakkı ihlalidir. 

Kul kavramının tanımı için ayrıca bkz. https://islamhouse.com/tr/articles/69859/

Yorumlar

ergunmengi@gmail.com

18.05.2020 11:12:47

• Evrende bulunan canlı, cansız, görünür görünmez her şeyin bir varoluş nedeni vardır. • Uzaydaki yıldızlar, gezegenler ve gök cisimleri arasındaki astronomik dengeden, bir kum tanesini oluşturan atomlar ve bunların elektron, proton ve nötronları ara¬sındaki dengeye evrensel uyum denir, • Evrenin devamlılığı, bu unsurların varoluş nedenlerine uygun olarak, varlıklarını korumalarına bağlıdır. • Bu denge canlılar için de aynen geçerlidir. En basit kaya yosunundan, ulu çınarlara, en ilkel tek hücreliden, bataklık sineklerine, balinalara kadar hepsinin var olma nedeni ve buna dayanan kendilerine özgü işlevleri-görevleri mevcuttur. • Bu can¬lılar bir sürecin elemanlarıdır. • Besin zinciri, ekosistem korunmalıdır. • Bireyler ya¬şar-ölür ve yerlerini hemen aynı cinsten yenileri alıp işlevi sürdürürler. • Bu süreçlerden herhangi bi¬rinin hızı veya etkisi yavaşlatılır veya dur¬durulur, varoluş ne¬denine uygun işlevleri değiştirilir veya son veri¬lirse, doğal denge bo¬zulmaya başlar ve sonunda tüm canlıların soysuzlaştığı ve yok olduğu bir son oluşur. • Örnek olarak; Arılar yok olursa, tüm bitki türleri ve dünya yok olur. • Toplumlar ve Devletlerin de kendine özgü bir varoluş nedeni ve misyonları vardır. • Devletimiz niçin Türkiye Cumhuriyeti olarak var olmuştur? Türk Halk Cumhuriyeti veya Ana¬dolu Krallığı gibi bir isim ve nitelik taşımamaktadır? • Varoluş nedeni; Tarihten gelen, kültürel, değişen şartlar, bilimsel, akılcı ve gerçekçi yöntemlerde tespit edilir. Gerçekçi belirlenmez, millet idrak edemezse, devlet çabuk yıkılır. • Varoluş nedenini, sadece devletteki belirli kesim değil, Bütün mille¬tin bilmesi ve bilincinde olması şarttır. Devletin başlıca görevi de bunu sağlamaktır. • Çünkü, milleti dev¬letin etrafında toplayan ve onunla özdeş¬leştiren en büyük etken bu bilinçtir. • Başka bir deyimle, varoluş nedeni, uygun akılcı ve ger¬çekçi olarak saptanır ve yaygın biçimde açıklanırsa, milleti devlet etrafında bütünleştirici bir kuv¬vet çarpanı etkisi yapacaktır. • Çokuluslu veya kozmopolit devlet dahi, fertlerin veya halklarının karşısına gerçek ve uygun bir varoluş nedeni konursa ve onları bu¬nun bilinci içinde birleştirebilirse, millî dev¬letin özelliklerine sahip olunur.

bdurmus

20.05.2020 05:07:45

bayramdurmus@gmail.com Kul Hakkı ifadesi İslam Ansiklopedisinde sadece insanlar ile sınırlı bir hak olarak tanımlanmaktadır (https://bit.ly/2ZoeuQz). Diyanet İşleri Başkanlığı Aylık Dergisinin Temmuz 2004 sayısında Kul ve Kamu Hakkı Gözetmek başlıklı yazıda da Kul hakkı sadece insanlar ile sınırlı bir hak olarak açıklanmaktadır (https://bit.ly/36maHVy). Kul (Abd) tanımında Allah’ın yarattıklarının hepsi yer almaktadır: “Yaratılması açısından 'abd'; bu da her şeyin Allah'ın bir yaratığı olduğunu ifade eder. Böyle bir yaratma yalnızca Allah'a aittir. O'nun yarattığı her şey, yani bütün abd'ler (kullar) Allah'a itaat ederler. Bu itaat da ya isteyerek, ya da zorunlu olur. İnsanların dışındaki bütün varlıklar istemeden de olsa Allah'a itaat ederler. Hiç bir yaratık Allah'ın kendileri için çizdiği çizginin dışına çıkamaz. Kur'an şöyle buyuruyor: “Göklerde ve yerde onların tümü, Rahman (olan Allah'a) yalnızca abd (kul) olarak gelecektir.” (19 Meryem /93)” (https://bit.ly/2ZwsBUf) Ancak, Kul Hakkı aynı kaynakta sadece insanlar ile sınırlı olarak açıklanmaktadır: “Kul hakkı, insanın sahip olduğu hakları demektir. Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim kul hakkı üzerinde önemle durmaktadır. Allah'ın emir ve yasaklarının hemen hemen dörtte üçü kul hakkı ile ilgilidir. Bu sebeple, Allah ’a kulluk, yalnızca belli ibadetleri yerine getirmek değil, aynı zamanda insan haklarına da büyük saygı duymaktır. Aksi takdirde insanların birarada kardeşçe yaşamaları, devletler kurmaları mümkün olmaz. Toplumun kaynaşması, kötülüklerden uzak, kardeşçe yaşayışın sağlanması için kul haklarına saygılı olmak o kadar önemlidir ki, Allah her türlü günahı affettiği halde, kul hakkını affetmiyor. İhanet etmek, utandırmak, küçümseme, mala ve cana zarar vermek, alış verişte aldatmak, dargın durmak, iftira etmek, arkasından konuşmak, laf taşımak, dedikodu yapmak, anarşi çıkarmak, dini ve milli değerlere saygısız davranmak kul hakkını zedeleyen davranışlardandır.” (https://bit.ly/2TmWUIQ) Bu nedenlerle, El Müfredat adlı Kuran Kavramları kitabında Kul Hakkının tüm canlıların hakkı anlamında yorumlanmış olması kanaatimce zorlamadır. 14 asır önce indirildiğine inanılan Kuran’da kul hakkı, Kuran’da sınırları çizilen çerçevede geçerlidir. Şöyle ki; “Allah evladınız konusunda size görev yükler; erkeğin payı, iki kızın payı kadar olur” ayeti İslam şeriatıyla yönetilen bir ülkede, inançlı bir Müslümana göre kul hakkını ihlal etmez. Ancak günümüzde medeni toplumlarda kadın haklarına aykırı olan böyle bir kural söz konusu değildir. Benzer şekilde, İslam şeriatıyla yönetilen bir ülkede, Kuran ile erkeklere aynı zamanda dört kadına kadar evlilik yaparak birlikte yaşama hakkı verilmesi inançlı bir Müslümana göre kul hakkını ihlal etmez. Ancak günümüzde medeni toplumlarda kadın haklarına aykırı olan böyle bir kuralın ancak ihlali söz konusudur. Benzer şekilde, İslam şeriatıyla yönetilen bir ülkede, kölelerin ve cariyelerin mal gibi alınıp satılabilmesi, sayı sınırı olmadan sahip olunabilmesi ve evlenmeden cariyelerle birlikte olunabilmesi inançlı bir Müslümana göre kul hakkını ihlal etmez. Ancak günümüzde medeni toplumlarda insan haklarına aykırı olan böyle bir kural söz konusu değildir. Çağımızda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi tüm dinlerin vazettiği ahlaki kurallardan eşsiz derecede ileridedir. Bununla birlikte, kamu otoritesi hayatın güvenli olarak yaşanması için kurallar ve kurallara uyulmaması halinde yaptırımlar koymuş ise de, insanları insan haklarını ihlal etmekten alıkoyacak manevi inancın var olması, İslam inancında kul hakkını ihlal etme halinde ahirette Allah tarafından affedilmeyeceğine inanılması hayatın güvenli yaşanmasına olumlu yönde katkı yapacaktır.

Yorumlar