Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

KAVRAM

(Genel kabul görmüş anlamı)

ETİMOLOJİ / KÖKEN / KAYNAK

(Etimoloji, köken, kaynak vb bilgiler)

YÜKLENEN ANLAM VE SORUNLAR

(Anlam kayması yoluyla kazandığı anlam ve yol açtığı sorunlar)


Osmanlı Türkçe'sinde ve Yunanca bir sözcükte tartışmanın çeşit, koşul ve derecelerini görüyoruz...

MUKÂBERE: Bildiği hâlde inkâr etmek.
MUÂNEDE: Bilmediği halde iddia etmek.
MÜCÂDELE: Doğrunun tespiti için başkasıyla tartışmak.
MÜNÂZARA: Doğrunun tespiti için kendiyle ya da başkasıyla tartışmak.
MUÂKEDE: Konuşmaksızın kendiyle tartışmak.
MUŞÂABE: Bilimsel bir konuyu, yalnızca doğrunun tespiti için tartışmak.
MUGÂLATA: Bilimsel bir konuyu, yalnızca râkibi alt etmek için tartışmak.
POLEMİK: Yazılı tartışma.

Bir de bilgisizliğin/cahilliğin boyutlarını ve bu kişilerle tartışmaktan uzak durmanın önemi açısından bazı ayrımları görüyoruz...

CEHL: Bir şeyi mutlak olarak bilmemek.
CEHL-İ BASİT: Bilmemek. Bilmediğini bilmek. (Tek boyutlu.)
CEHL-İ MÜREKKEB: Bilmemek. Bilmediğini bilmemek. [Olgu ve olaya uygun olmayan kesin inanç.] (İki boyutlu.)
CEHL-İ MİK'AB[KÜP]: Bilmemek. Bilmediğini bilmemek fakat bildiğini iddia etmek. ["Bildiğinin" ya da bildiğini varsaydığının, yanlışının, en doğru/kesin olduğunu iddia etmek.] (Üç boyutlu.)
CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT: Ötekinin iddiasını/sözünü delilsiz/kanıtsız kabul etmek. (Dört boyutlu.)
([Felsefe'de] BEBGAİYYE[Ar.]/PSITTACISME[Fr.]: Papağanlık.)


---

O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.

O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.

O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.

O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin.

 

Yorumlar

Yorumlar