Dayanışma: Sihirli Anahtar, ama
İçinde bulunduğumuz çok boyutlu sorunlar ortamından çıkabilmek ya da en azından o ortamda bir iyileşme sağlayabilmek "dayanışma"lar gerektiriyor. Siyasi partilerin belli bir amaç çevresinde dayanışması ya da bir derneğin oluşturduğu bir sorun çözme grubunun, üzerinde çalıştığı konularda dayanışmalar yoluyla ilerlemesi dayanışma ölçeğinin iki ucunu temsil ediyor.
Bu dayanışmanın söylendiği kadar kolay olmayabileceği çeşitli vesilelerle göründüğüne göre, bunun bir dizi nedenleri olmalı. Aşağıda bu nedenlere ait başlıklar yer alıyor:
1. Sebep: "Kolektif Akıl Yoksunluğu"
- Bireyler ve gruplar, "benim fikrim en doğrusu" tavrıyla hareket ediyor.
- Örneğin: Muhalefet partileri seçim ittifakı yapsa bile, "liderlik ego çatışmaları" nedeniyle dağılıyor.
2. Sebep: "Kısa Vadeli Çıkar Odaklılık"
- Dayanışma yerine "acil kazanım" peşinde koşuluyor.
- Örneğin: STK’lar, proje bazlı fon almak için uzun vadeli iş birliğini erteleyebiliyor.
3. Sebep: "Güven Eksikliği"
- "Bizden değil" önyargısıyla hareket ediliyor.
- Örneğin: Laik ve muhafazakâr kesimler, ortak bir insan hakları platformunda bir araya gelemiyor.
4. Sebep: "Örgütlenme Becerisi Eksikliği"
- Türkiye’de "kaos içinde koordinasyon" kültürü hakim.
- Örneğin: Deprem yardımlarında STK’lar birbirinin çalışmasını engelleyebiliyor.
5. Sebep: "Dış Baskı ve Kutuplaştırma"
- "Böl ve yönet" stratejileri dayanışmayı sabote ediyor.
- Örneğin: Bir dernek, "X partili miyiz?" sorgusuna takılıp asıl amacını unutuyor.
Bu nedenleri gidermek için uygulanabilecek çözümlerin sorgulandığı çalışma, aşağıda en önemli önerilerinin özetlendiği iki kitabı öneriyor.
I. Elinor Ostrom - “Ortakların Yönetimi” (Governing the Commons) Kitabının En Önemli İpuçları
Elinor Ostrom’un “Ortakların Yönetimi” kitabı, müşterek (ortak) varlıkların nasıl sürdürülebilir ve adil şekilde yönetilebileceğine yönelik ezber bozucu yaklaşımıyla öne çıkar. Ostrom’un çalışmaları, müştereklerin yönetiminde devlet veya piyasa dışında katılımcı, topluluk-temelli çözümlerin etkili olabileceğini gösterir. Kitabın temel ipuçları ve bulguları şunlardır:
1. Müştereklerin Trajedisi ve Alternatif Çözüm
• Ostrom, Garret Hardin’in “ortakların trajedisi” tezini eleştirir. Hardin, ortak bir alanın herkesin bencilce kullanımı sonucu tükenmeye mahkûm olduğunu iddia ederken, Ostrom sahada bulduğu başarılı örneklerle bunun kaçınılmaz olmadığını gösterir.
• Topluluklar, kendi kurallarını geliştirerek ve iş birliği yaparak ortak kaynakların aşırı tüketimini önleyebilir.
2. Özyönetim ve Katılımcı Karar Alma
• En iyi sonuçlar, yerel toplulukların ortak kaynaklarını kendileri yönetmesiyle ortaya çıkıyor. Ostrom, merkezi (devlet) veya dışsal (piyasa) müdahalelerden ziyade, kullanıcıların katılımıyla oluşturulan yönetim modellerinin daha sürdürülebilir olduğunu savunur.
3. Ortakların Yönetimi için 8 Temel İlke
Ostrom, ortak kaynakların uzun dönemli ve başarılı yönetilmesi için sekiz temel tasarım ilkesi belirlemiştir:
1. Açık Sınırlar: Kullanıcı grupları ve kaynak sınırları belirgin olmalı.
2. Yerel Kurallar: Kullanım ve yönetim kuralları, yerel şartlara ve ihtiyaçlara uygun şekilde oluşturulmalı.
3. Katılımcı Karar Alma: Kuralların oluşturulmasında kaynak kullanıcıları etkin bir rol oynamalı.
4. Denetim: Kurallara uyumun izlenmesi için topluluk üyelerinden oluşan bir izleme sistemi olmalı.
5. Kademeli Yaptırımlar: Kural ihlallerine karşı, durumun ağırlığına ve tekrarlama derecesine göre artan yaptırımlar uygulanmalı.
6. Ulaşılabilir Çatışma Çözüm Yolları: Anlaşmazlıkların kolayca çözülmesini sağlayan uygun ve erişilebilir mekanizmalar bulunmalı.
7. Örgütlenme Hakkı: Ortak kullanıcılar, kendi kurallarını koyma ve uygulama hakkına sahip olmalı; dış otoritelerce tanınmalı.
8. İç İçe Geçmiş Kurumlar: Özellikle daha büyük ortak varlıklarda, yerel yönetimler daha büyük kurumsal ağlarla uyumlu olmalı.
4. Oyun Teorisi ve İşbirliğinin Önemi
• Ostrom, klasik iktisattaki “herkes kendi çıkarına çalışır” varsayımını sorgular. Oyun kuramı (Mahkûmlar İkilemi) üzerinden, işbirliğinin ve karşılıklı güvenin kurallar ve denetimle güçlenebileceğini gösterir.
5. Pratiğe Dayalı, Yerel ve Esnek Kurumsal Yaklaşım
• Farklı topluluklar için tek tip çözüm yoktur. Her ortak kaynak için özel, deneyimsel, yerel şartlara göre uyarlanmış ve topluluk katılımına dayalı yönetim en verimli modeldir.
Kısaca:
Elinor Ostrom’un kitabı, ortak malların başarısızlığa mahkûm olmadığını; topluluk temelli, katılımcı yönetim ilkeleriyle ortak varlıkların sürdürülebilir şekilde korunabileceğini gösteriyor. Özelleştirme veya devlet müdahalesi dışındaki pratik, esnek, yerel çözümler ön plana çıkarılıyor. Ostrom’un tespit ettiği 8 tasarım ilkesi, ortakların etkin yönetimi için evrensel bir rehber oluşturuyor.
Bu ipuçları, kaynakların paylaşımı, sürdürülebilirliği ve toplulukların güçlendirilmesi konularında evrensel önem taşıyor.
II. Peter Kropotkin - “Karşılıklı Yardımlaşma” Kitabının En Önemli İpuçları
Peter Kropotkin’in “Karşılıklı Yardımlaşma” (Mutual Aid) adlı eseri, doğa ve toplumda dayanışma ve yardımlaşmanın hayatta kalma ve gelişmenin ana faktörü olduğunu ileri sürer. Kitap, Darwinci “hayatta kalma mücadelesi” ve “büyük balık küçük balığı yer” anlayışına karşı güçlü bir alternatif ortaya koyar.
1. Karşılıklı Yardımlaşma: Evrimin Temel Yasası
• Kropotkin, hayvanlar ve insanlar arasında dayanışmanın ve yardımlaşmanın, rekabetten daha yaygın ve gelişimi hızlandırıcı bir etmen olduğunu gösterir. Doğadaki örneklerle, türlerin uyum ve dayanışma sayesinde güçlendiği savunulur.
• Antlardan memelilere, birçok türde işbirliği ve yardımlaşma hayatta kalmayı kolaylaştıran temel mekanizmadır.
2. Darwinci Rekabete Karşı Alternatif
• Kropotkin, o dönemde yaygın olan “en güçlü ayakta kalır” yaklaşımına karşı çıkar; rekabetin değil, karşılıklı yardımlaşmanın evrimde hayati öneme sahip olduğunu savunur.
• Rekabetin olduğunda bile, topluluk içindeki dayanışmanın başarıyı artırdığı örneklerle gösterilir.
3. Toplumda Dayanışma ve Etik
• Kropotkin’e göre, karşılıklı yardım hem biyolojik hem de etik açıdan insan topluluklarının temelini oluşturur. İnsanların ahlaki değer sistemi büyük ölçüde işbirliği ve yardımlaşma deneyiminden gelişmiştir.
• En yüksek etik, adalet ve eşitlikten ziyade, başkalarına kendi beklediğinden fazlasını vermekle mümkündür. Bu, daha insancıl ve dayanışmacı bir toplumsal düzenin anahtarıdır.
4. Tarihte ve Toplumda Dayanışma Kurumları
• Tarih boyunca uzun ömürlü insan topluluklarının, loncalar, klanlar, köy komünleri gibi dayanışmaya dayalı kurumlar etrafında örgütlendiği gösterilir.
• Merkezi otoriter devletlerin ve bireycilik kültürünün, tarihsel dayanışma kurumlarını bastırdığı vurgulanır. Buna rağmen, karşılıklı yardımlaşma eğilimi insanlarda varlığını sürdürür.
5. Gelecek İçin Vizyon
• Kropotkin, insanlık tarihinde ve gelecekte ilerlemenin anahtarının işbirliği, dayanışma ve kendi kendini örgütleme olduğunu belirtir.
• Bireye, topluma ve etik gelişime bu açıdan bakılması gerektiğini savunur; dayanışmayı temel alan toplulukların adil ve özgür bir toplumun temelini oluşturduğunu belirtir.
Kısaca:
Peter Kropotkin’in “Karşılıklı Yardımlaşma” kitap mesajı, hem doğal dünyada hem de insan toplumlarında işbirliği ve yardımlaşma olmadan sürdürülebilir gelişme ve ahlaki ilerleme olamayacağıdır. Doğa ve insan topluluklarında karşılıklı yardımlaşma, rekabetten daha güçlü ve evrimin ana güçlerinden biridir. Kitap, etik ve toplumsal bir vizyon olarak dayanışmayı öne çıkarmasıyla hala güncelliğini korumaktadır.
(Her iki metin içindeki referanslar için https://www.perplexity.ai/search/d7dd4c46-5fd0-449b-b028-a7bc7b0c112a adresine tıklayınız.)
Tınaz Titiz
18 Ağustos 2025