Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

Despot, Tiran, Diktatör

Kelimeler zamanla anlam değişikliğine uğrar. İnsanların çoğu kelimelerin en son anlamlarını, yani bugünkü anlamlarını bilirler. Bu da doğaldır.  Eski, geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan kelimeleri, özellikle terim değeri taşıyanları eski bir metinde gördüğümüz zaman, o metnin yazıldığı çağın söz dağarcığına yabancıysak, yazılanları anlayamayız. Bu bakımdan, eski metinleri okuyup anlayabilmek ciddi bir hazırlığa ihtiyaç gösterir. Eskinin de eskisi vardır;  yüzlerce değil, binlerce yıl öncesinden gelen terimlerle de karşılaşabiliriz. İşimiz o zaman daha da zordur.

   Eski metinleri bir tarafa bırakalım. Kimi kelimelerin eski anlamlarının daha sonraki anlamlarından ayırt edilememesi günlük  dilde  bile anlaşmazlıklara yol açar. Niyazi Berkes bu türden bir anlaşmazlığın çok ilginç, çok da eğlendirici bir örneğini verir.[1]  Hikâye Türkiye'nin 20 Temmuz 1974 Kıbrıs çıkarmasından bir buçuk ay kadar sonra geçer. Bir İngiliz televizyon muhabiri  Kıbrıs'a gelip bir Rum kadına, "Neden kaçıyorsunuz, Türkler Rum yönetimi altında yaşadıkları halde siz Türk yönetimi altında köylerinizde oturamaz mıydınız?" diye sorar. Kıbrıslı Rum kadın, "Hayır, asla hayır," diye cevap verir. Muhabir niçin peki diye deyince,  kadın gerilerek, "Çünkü Türkler barbardır!" diye haykırır. "Barbar" kelimesini anlamayan muhabir, "Barbarous mı demek istiyorsunuz," der. Fakat kadın "barbar" demek istiyorum diye cevap verir. İngiliz bu kez, "Barbarian mı demek istiyorsunuz?" diye sorar.  Kullandığı kelimeden vazgeçmeyen kadın, İngilizin İngilizcesini beğenmez! Nedenini herhalde tahmin edebilirsiniz. Rum kadın "barbar"ın Eski Yunancadan kalma "bizden gayri, yabancı" anlamını kullanıyordu hâlâ! Dahası, onun  küçük dünyasında "barbarlar / yabancılar" olan sadece Türklerdi. Kıbrıslı bir Rum köylüsü olduğu anlaşılan kadın Yunanca kelimenin kendilerine barbarlığı kondurmayan  Avrupalıların dilinde kazandığı yeni anlamlara yabancıydı. Nitekim,  Rum kadın İngilizin Yunancadaki cahilliğine içerlemiş gibi, bar bar bağırır! Elbette haklıdır kadın. Az çok okumuş bir kimse olması gereken bir gazetecinin (herhalde bir BBC muhabiri) bu kadar basit bir şeyi bilmemesi karşısında Sakallı Celâl'in veciz sözünü hatırlamanın tam sırasıdır: "Cehaletin bu derecesi  ancak tahsil ile mümkündür!"

   "Barbar" bütün dünyada duyulmuş bir kelime olduğu halde böyle şeyler hâlâ başa gelebiliyor. Burada barbar gibi, üç tanınmış, duyulmuş terimin uğradığı anlam değişiklikleri üzerinde duracağım: başlıktaki üç terim. Bunlar bugün aşağı yukarı aynı anlamda. Ama eskiden öyle değilmiş.    

   Despotes efendi, köle sahibi efendi, evin efendisi, hâkimi demek.  Yine "evin efendisi" anlamına gelen Sanskrit dampati ile  aynı anlamda. Her ikisi de Hint-Avrupa kök dilindeki domo (ev) birimine dayanıyor; Latincede "ev" demek olan domus ile onun türevi domestic   buradan geliyor. Despotes kelimesinin "- pot" kısmı bir işi yerine getirebilme gücü, yeteneği ile ilgili ("potansiyel" kelimesindeki görüleceği gibi). Latince dominus Yunanca terimin  bire bir  dengi, o da "evin efendisi" demek.  Bu kökten çıkan, Türkçede bilinen kelimeler şunlar: dominyon (İng. dominion, Commonwealth ülkelerinin her biri), domestik, dominant, dominatrix, dame (soylu kadın), Madonna ("hanımefendim" demek, Despina'nın Latincesi, yine Meryem hakkında),  matmazel (Fr. mademoiselle), prima donna, dama (bir oyun), domino.     

   Latince domus  ile Anadolu Türkçesindeki dam  ya da  tam, tām büyük bir benzerlik gösterir. Türkçede sonradan "evin çatısı" anlamında kullanılan dam, daha önce "duvar, ev, oda" anlamına geliyordu. "Başımı sokacak bir dam" sözündeki "dam" bu anlamını açıkça gösterir.  TDK'nin Derleme, Tarama sözlüklerinde kelimenin "ev" anlamı için birçok örnek cümle verilmiştir. Gerek anlam, gerekse ses benzerliği gösteren bütün bu kelimelerin ortak kaynağının Sanskrit olduğu sanılıyor.    

   Yunancada despotes efendi, hâkim, hükümdar anlamlarında kullanılmış. Hiçbir olumsuz anlamı yok.  Herhangi bir olumsuz yönü olmadan kullanılan imparator, hükümdar terimlerinden farksız bir anlamı var.  Aristoteles bu terimin Yunancadaki anlamını "barbar" denilen, yani Yunan-dışı doğu (Asya)  toplumlarının, özellikle Perslerin yönetim biçimi hakkında kullanmış. Despotes onun kullanımında "tiran", zorba anlamında değil. Despotes nasıl evin efendisi ise,  o toplumlarda da  ülkenin efendisi oluyor. Böyle bir benzetmeyle kullanıyor. Asya toplumlarında despot, halkına korku salarak değil, rıza ile yönetir. Halk itaatkârdır,  hükümdarın sultasını kendi iradesiyle kabul etmiştir. Meşru bir yönetimdir, meşru bir temeli vardır, babadan oğula geçer. Babadan oğula geçen yönetim yetkisi Eski Yunanistan'da da meşruydu.  Oysa tiranlık gayrimeşru, keyfîydi.  Kısacası, Aristoteles Asya  toplumlarında bir "kerim devlet" zihniyetinin hâkim olduğunu anlatmak istemişti. Öte yandan, bu türden yönetimlerin Yunanistan için uygun olmadığını da söylemişti.      

     Gelgelelim, despotizm  Batı Avrupa'da yüzyıllarca yanlış anlaşılmıştır. Roma Kilisesinin din devletine karşı mücadele eden, "devlet benim" diyen Fransa Kralı XIV. Louis gibi hükümdarların tavrını eleştiren Aydınlanma  düşünürleri despotizm terimini hak hukuk, adaletten yoksun, keyfî yönetimlere uyarladıkları için despotizm bugün bilinen anlamına gelmeye başladı. Bu düşünürler daha da ileri gidip "doğu despotizmi" diye bir kavram da kurgulamışlardı. Yani özlemini duydukları özgürlükçü  rejimleri dolaylı yoldan,  "doğulular"  üzerinden tanımlamışlardı. Doğu despotizmi kavramını en çok işleyen düşünür Montesquieu bütün doğulu devletlerin yönetimlerini  monarşiden  farklı olan despotik rejimler olarak tanımlamıştır. Despotluk böylece bugünkü, en olumsuz anlamını kazandı;  Türkçede de bu anlamıyla tanındı.       

     Geçmişe, Orta Çağa dönelim. Batı ve Doğu Roma imparatorlukları döneminde despot, imparatorların resmî unvanı haline geldi. Resmî belgelerde, basılan sikkelerde, bu gibi resmî bağlamlarda kullanıldı. İmparatorlar  dışında,  prenslere, soylulara, patriklere,  piskoposlara da despot unvanı verildi.  Doğu Roma'da zamanla en yüksek resmî unvan oldu. Eski Yunancada olduğu gibi, Orta Yunancada da  hiçbir olumsuz yönü yok. Modern Yunancada piskoposlara "despot" deniyor. Türkiyeli Rumlar bu terimi,  Avrupa dillerindeki olumsuz anlamını akıllarına getirmeden,  bugün bu anlamda kullanıyorlar. Demek ki, "despot"un Avrupa'da başına gelenler Yunancanın semtine uğramamış. Daha doğrusu, Yunanca doğru  bildiği yolda yürümüş.

   Despot'un Yunancada bir de dişil biçimi var: despoina / despina.  "Hanımefendi, kraliçe" demek.  Ortodoks dünyasında Bakire Meryem'in unvanlarından da biridir; ona duyulan saygıyı dile getirir. Ortodoks dünyasında (bu arada Türkiye Rumları arasında) kadın adı olarak kullanılır. Yıldırım Bayezid'in nikâhlı karısının (Sırp Kralı I. Lazar'ın kızı) adı Despina Hatun'du.    

   Şemsettin Sami'nin Kamus'unda kelimeyi bu anlamıyla, "Rum piskoposu, metropoliti" diye tanımlaması, buna karşılık, Fransızcadan Türkçeye kamûsunda despote'u  "Kadîm Roma imparatorlarına ve muahharan ailelerine verilen nâm. (mec.) Âmir-i mutlak"; despotisme'i de "Âmiriyet-i mutlaka" diye tanımlaması çok dikkate değer. Değerli yazar Türkçe sözlüğünde bu ülkeye sesleniyor, "despot" kelimesinin Rum-ortodoks  çevresinde ne anlama geldiğini bilmeyen yurttaşlara bu anlamını bildirirken, Fransızca sözlüğünde de bu dildeki anlamını veriyor. 

    Türkçede despotizmin karşılığı "istibdat".  İstibdat uygulayana da "müstebit (müstebid)" denir.  Ondokuzuncu yüzyılda Arapçadan almışız. Arapçada "men etmek, uzaklaştırmak" anlamına gelen  "bedd  kökünden türemiş. Ferit Devellioğlu şöyle tanımlamış "istibdâd" kelimesini: "1. keyfî idâre  sistemi;  2. idarede tazyık, baskı." Yazar şu bilgiyi de vermiş: "Arapçada 'başlı başına olma, müstakil bulunma' mânâsındadır." 

  

    Tiran kelimesi de Yunancadan yayılmış, ama bu dile daha eski bir dilden geçmiş. Avrupa dillerinde Aydınlanma çağından bu yana tiran, kanun kural tanımaz, halkını ezen, zalim, zorba hükümdar anlamında kullanılıyor. Yunancada tyrannos hükümdar, efendi demek. Kelime anlamıyla zararsız. Ama kavram olarak, ülkesini kanunlarına bağlı kalarak yöneten kraldan (monarch) farklı olarak  kanunla bağlı olmayan kayıtsız şartsız hükümranlık anlamındadır. İktidarı zor kullanarak, gayrimeşru bir yoldan ülkenin başına geçen kişiler için kullanılıyordu; iktidarı bu şekilde ele geçiren kişilerin mirasçısı olarak devletin başına geçenler de gayrimeşru  sayılıyordu. Eski Yunanistan'da bir kimse, özgür bir şehir-devletinin yönetimini zor kullanarak ele geçirmişse tiran diye nitelendiriliyordu. Oysa monarch iktidara meşru bir yoldan  (babadan oğula kuralına uygun olarak) gelen bir yöneticidir.  

 

   Eski Yunan dünyasında tiranlar sadece "tiranlar çağı" diye anılan İÖ. VII-VI. yüzyıllarda değil, daha sonraki yüzyıllarda da zaman zaman görülmüştür. Tiranlığın (tyrannos) olumsuz anlamı Perikles demokrasisinin ideal bir yönetim biçimi olarak görüldüğü İÖ. IV-V. yüzyılların anlayışına bağlanıyor. Eski Yunan'da başka bir yönetim şekli olan aristokrasilerin geniş bir kitle tabanı yoktu. Bu yüzden, tiranlar aristokrasi karşısında ezilen yoksul halkın desteğini kazanabiliyorlardı (çağımızın bazı popülist otoriter rejimlerinde olduğu gibi).  Bu açıdan, tiranları "kötü adam"la bir tutmak da pek doğru değil.    

 

    Sophokles'in ünlü tragedyasının Yunanca adı Oedipus Tyrannus. Bu oyun  Avrupa dillerine "tiran" kelimesi kullanılamadan, Kral Oedipus adıyla çevrilmiştir. Çünkü  "tiran" kelimesi batı dillerinde  karşılanamamış; Fransızca ile İngilizcede "kral" anlamına gelen roi, rex  kelimeleri kullanılmış. İlk Türkçe çevirisi de Fransızca, İngilizce çevirilerine dayandığı için bu eser Kral Oedipus adıyla çevrilmiş. Oysa Eski Yunan'da tiranlık krallıktan kötü bir yönetim şekliydi.

 

   Türkçede bugün "tiran", daha çok, geçmişe dönük, eski bir terim olarak kullanılıyor, antika bir kelime gibi. Ama Avrupa dillerinde durum bildiren isim soneki alınca  (İngilizcedeki "tyranny" gibi)  zorbalık anlamında yaygınlaşmıştır.    

 

    Üçüncü terimimiz diktatör. Önce fiil kökünü görelim:  dictare, dicere  söylemek, konuşmak, önemli bir şeyi bildirmek demek. Ham anlamıyla "konuşan, söyleyen, yetkisini kullanarak konuşan, dediğini yaptıran demek Latince dictator. Terimin Latince kökü daha  pek çok kelimede kullanılmıştır.

 

   Bu terim de eskiden farklı bir anlamdaydı. Kelimenin ilk anlamı  Eski Roma'dan. "Despot" gibi onun da başlangıçta kötü bir anlamı yoktu.  Roma Cumhuriyetinde dictator,  senatonun tavsiyesi, bir konsülün (en üst seviyedeki iki devlet yetkilisinden biri) kararıyla, magistratus denilen yüksek rütbeli devlet yöneticileri arasından uygun görülüp geçici olarak atanan, gerek devletin yönetiminde, gerekse yargı işlerinde olağanüstü yetkileri olan bir resmî görevliydi. Diktatörlük kanunlara dayalı bir devlet kurumuydu. İtalya'nın Latin şehir-devletlerinin bazılarında geçici olmayan  resmî bir görevdi. Fakat  Eski Roma'da ancak ordu içinde kargaşa,  ülkede iç karışıklık gibi bunalımlarda başvurulan bir olağanüstü hal uygulamasıydı diktatörlük.  Diktatörlüğün  devleti tehdit eden bir güç haline gelmesini önlemek için, diktatör olarak atanan kişinin yetkilerini sınırlandıran sıkı kurallar konmuştu. Diktatörün görev süresi altı aydı. Ayrıca, yetkisini ancak öngörülen sınırlar içinde kullanabilirdi. Görev süresinin sonunda da çekilmek zorundaydı.       

    Dictator  Roma'da Cumhuriyet döneminin kapanmasıyla birlikte olumsuz bir anlam kazanmaya başlamıştı. İngilizcede Roma dönemine özgü bir uygulamanın adı olarak kullanılmış ilkin. Onyedinci yüzyılın başında  yetkisi sınırsız, iktidarın mutlak hâkimi anlamını kazanmış. Fakat diktatörlüğün olumlu  bir şey mi, olumsuz bir şey mi olduğu sorusunun  cevabının  daha uzun bir süre verilemediğini görüyoruz. Ondokuzuncu yüzyılda bile sorunun kesin cevabı hâlâ verilememişti. Yüceltilen diktatörler  vardı bu dönemde.  Ama biraz daha zaman geçince kötü bir şey olduğu fikri öne geçti. Nitekim, bazı ülkelerde, devletin başındaki kişinin yetkisini kötüye kullandığını ileri süren muhalefet önderlerinin yönetimi suçlamak için kullandıkları bir yergi sözü oldu. Öte yandan,  "iyi diktatör"lerden de bahsediliyordu. Tarihte "iyi despot" , "iyi tiran" olarak görülen hükümdarlar çıkmışsa da, despot, tiran terimlerinin anlamında bugün hiçbir kararsızlık yok. Aynı şey "diktatörler" için söylenemiyor. Bugün hiçbir batı Avrupa ülkesinde, kuzey Amerika'da kimse diktatörlüğü açıkça savunmaz. Ama yüzyılların diktatörleri tek tek ele alındığında kimilerinin iyi bir devlet adamı olarak anıldığını görmezlikten gelemeyiz.  Ondokuzuncu yüzyılda  demokrasi  yaygın bir yönetim biçimi değildi,  ama demokrasinin geçmişe göre çok geliştiği yirminci yüzyılda bile "iyi" diktatörlerden bahsedilebilmiştir. Özellikle bazı Avrupalılarla Amerikalılar demokrasi fikrinin gelişmediği toplumlarda ortaya çıkan kimi diktatörleri "bizde olmaz, ama onlar için iyidir" diye düşündüklerinden olacak, beğenir, överler (Aristoteles'in despotlar hakkındaki görüşüne benzer bu).  Bir görecelik var kavrama yaklaşımda; terimin yorumundaki farklılık  buradan geliyor. Bu yorumların baskısından sıyrılmak pek kolay değil.  Ama şunu söylemeliyiz: diktatörlerin insan  olarak mutlaka  birer "kötü adam" oldukları söylenemez; "iyi insan" olmaları da pekâlâ mümkün. Yönetimleri sırasında halk katında çok da sevilmiş, saygı görmüş olabilirler. Ama şunu da görmeliyiz: diktatörler yönettikleri toplumların bir kesimini verdikleri keyfî kararlarla bir süre için hoşnut edebilir, ne var ki,  muhaliflerini baskıyla susturdukları, kanun kural tanımadıkları için toplumun temel sorunlarını ister istemez göz ardı ederler,  dertlere köklü çözümler getiremezler. Açıkça dile getirilemeyen temel sorunlar bu yüzden bir köşede biriktikçe birikir.  Nitekim, diktatörlerin çoğunun ölümünden sonra, birikmiş sorunlar bir anda görünürlük kazanır, toplumun gerçek durumu gün gibi ortaya çıkar. Dolayısıyla, sürdürülebilir, yaşatılabilir bir rejim değil diktötörlük ...    

Bülent Aksoy

29 Mayıs 2021      

 

[1] Niyazi Berkes, "Yunan Trajedisi", Cumhuriyet, 18 Eylül 1974.

Yorumlar

SON EKLENEN MAKALELER

Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)!
Farklı Akıl(lar)!
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
SAMİ SELÇUK
SAMİ SELÇUK
ÖRTMENİM
ÖRTMENİM
UYUTMA YASASI
UYUTMA YASASI
HAFIZA-İ BEŞER
HAFIZA-İ BEŞER
KAIROS - SENKRON
KAIROS - SENKRON
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
MEB ve Maarif Modeli
MEB ve Maarif Modeli
SEVAN NİŞANYAN
SEVAN NİŞANYAN
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
PROKRUSTES’ in YATAĞI
PROKRUSTES’ in YATAĞI
KARNAVAL
KARNAVAL
DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!