Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Uluslararası bilim dilinin terimleri Yunanca ile Latinceden gelir. Bunların bir bölümünü sadece uzmanlar kullanır, bir bölümü de genel kullanım diline girmiştir. Bu ikinci kümedekilerin de bir bölümü teknik terim olduğu halde, genel kullanıma girmiş, çoğunluğun bildiği kelimeler arasında yer almıştır. Aşağıdakiler bu türden terimler.
Üzerinde duracağımız terimler şu Latince kökten çıkıyor: -reg-, -rig-, -rect-. Birden çok anlam damarı var. Birincisi "doğrudan doğruya , düz, dik (direk gibi), doğru (dolambaçlı olmadığı için). İkinci damar: yönetme, rehberlik etme, muhafızlık, hükmetme. Üçüncü damar ikinciye çok yakın: hükmetme, hükümdarlık, kral, krallık.
Bu Latince kök Hint-Avrupa kök dilindeki *reg birimine kadar geriye götürülebiliyor. En eski anlamı Latincedekinin aynısı: düz bir çizgi halinde hareket etmek. Öteki anlam damarları buradan türüyor: düz bir çizgiyi izleyerek yönetmek, yön vermek, yol göstermek, hükmetmek, kral. Baştaki /r/ ünsüzü hiç değişmiyor, ama sondaki /g/ birden çok değişime açık. İkinci ses olan /e/ ünlüsü bir yandan /a/ya, öbür yandan /i/ye dönüşebiliyor. Şu çeşitlemeler çıkıyor ortaya batı dillerinde:
ra: ca / re / regs / rekt/ reht/ ri: / ri: ki / ri: hi
Hepsinin kök anlamlarını sıralayalım: iki nokta arasına çekilen düz çizgi; düz bir çizgi üzerinde hareket etmek; düzeltmek, bir yanlışı düzeltmek, bir şeyi yoluna koymak; yol göstermek, yön vermek, rehberlik etmek, düz (doğru) yolu göstermek; hakiki, güçlü bir rehber, yol gösterici; yönetici, şef, kral. Bu Latince kökten bir yığın kelime çıkıyor batı dillerinde. Tabii, ayrı dönemlerde, hep birden değil. Biz yalnızca Türkçeye geçmiş olanlara bakacağız. Kullanıldıkları yerler çok farklı. Dilimize de ayrı dönemlerde geçmiş batı dillerinden. İlgili kökler kolaylıkla görülebilsin diye, aşağıda bunları büyük harflerle yazıp seslerini bir çizgiyle ayırdım.
RACA (Sanskrit): ("yönetme" damarından çıkıyor) Hindistan'da prens, hükümdar, onlara verilen unvan.
Mih-RAC-e (Sanskrit, Urdu mahārāja): "mahat", büyük demek, dolayısıyla "büyük hükümdar".
RE-ich (Almanca): kralın ülkesi, imparatorluk. Çoğu kez "Üçüncü Reich" teriminde geçer, yani Almanya'da 1933 ile 1945 arasındaki Nazi yönetimi. Buna göre, Birinci Reich (962-1806) Kutsal Roma İmparatorluğu; Prusya ile öteki küçük Alman devletlerinin birleşmesiyle kurulan İkinci Reich (1871-1918) da Alman İmparatorluğudur (Deutsches Reich). Ama son iki terim sadece "Üçüncü Reich" sözüne açıklık getirir, yoksa bu iki devlet tarihte genellikle bu sözlerle anılmaz.
REKT-um: düz bağırsak.
E-REK-siyon: dikleşme. İngilizcesi ile Fransızcasında (erection / érection) t sesi de var.
Esko-RT: Kaynağı Fransızca escorte. Kelime anlamıyla "korumak, muhafızlık". Çeşitli anlam kaymalarına uğramış batı dillerinde. Önce "silahlı muhafız"; sonra sırasıyla genel anlamda "muhafızlık", yüksek rütbeli bir devlet görevlisinin maiyetinde bulunan, onu koruyup kollayan; bir seyahate, keşif gezisine "rehberlik", geziye çıkanları koruma. Yirminci yüzyılın ilk yarısında da "eşlik eden". Örneğin, toplum içinde bir kadına eşlik eden erkek, kavalye. 1970'ten sonra da bir kimseye para karşılığı "cinsel hizmet veren". Fahişe" denmesi ağır kaçacağı için yumuşatıcı bir kelime olarak kullanılıyor. Ama yadırgatıcı olan, Türkiye'de böyle kimselerin kendilerini "eskort" olarak nitelendirmekten sakınmaması.
Türkçede bu son anlamıyla yayıldı. Ama daha önce, 1960'larda Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanıma girmişti. Bir askerî birliğe ya da araca koruma sağlama amacıyla eşlik eden anlamında kullanılıyordu. TDK Güncel Sözlük "koruma aracı" demiş, ama bağlamını açıklamamış.
Türk Silahlı Kuvvetleri öteden beri askerî dilde Türkçe terimler kullanmaya özen göstermiştir. Türkçeye bağlılık orada da tavsadı galiba. Son yirmi yılda sortie terimini de kullanıma soktular. Sortie, escort gibi basit terimlere Türkçe karşılık pekâlâ bulunabilir.
Ad-RE-s: belirli bir yere dosdoğru yönelme.
REG-ÜLATÖR (Fransızcadan, régulateur): düzenleyici, ayarlayıcı. Voltajın yükseklik derecesini ayarlayan aygıt. Televizyonun ilk yıllarında görüntünün ekranda berrak bir şekilde belirmesini sağlayan regülatörler bütün evlere girmişti.
REJ-im (Fransızcadan, régime) 1. Yönetim biçimi. 2. Düzen, sıkı bir düzen. Sağlığı korumak amacıyla uygulanan beslenme düzeni, perhiz.
REKT-ör (Fransızcadan recteur): rehber, yönetimi elinde tutan, yönetmen.
RÉG- L (Fransızcadan, régle): düzen, düzenli. Kadınlarda aybaşı. Türkçe sözlüklere, imla kılavuzlarına girmemiş daha, ama "kibar" şehirli konuşma dilinde bol bol kullanılıyor; az olmakla birlikte, yazı dilinde de kullanıldığını gördüm. Türkçede birkaç karşılığı olduğu halde yayılması, insan vücuduyla toplumumuzun (büyükçe bir bölümünün) arasının iyi olmamasına bağlanabilir ancak. Yabancı kelimeler bazen de bir şeyi örtmeye yarar.
REJ-İ (Fransızcadan, régie): yönetim.
REJ-İSÖR: (Fransızcadan, régisseur: yönetmen, özellikle sinema ile tiyatroda.
Dİ-REKT: doğrudan doğruya, aracı olmadan.
ENDİ-REKT. "Direkt"in tersi, "dolaylı". Futbolda "endirekt vuruş" bir futbolcunun faul atışını doğrudan doğruya kaleye gönderememesi, ancak takım arkadaşının topa dokunmasından sonra şut atabilmesi kuralı. Bu tür vuruşu birçok futbol spikerinin "endirekt serbest vuruş" diye nitelendirmesi çelişik bir sözdür. "Serbest olan bir vuruş Türkçede dolaylı, endirekt olamaz. Bu futbol terimi İngilizcedeki "indirect free-kick" teriminin bire bir çevrilmesinden kaynaklanıyor. Free-kick serbest vuruş demekse de, bu iki birim birleşince başlıbaşına bir terim oluyor, bileşenlerinin üstüne çıkıyor, ilk kelimenin anlamı, deyiş yerindeyse, unutuluyor, "ceza sahası civarında kullanılan faul atışı" anlamını kazanıyor. Eski futbol spikerleri endirekt vuruşa "çift vuruş" derlerdi. Bugün de kullanılıyor çift vuruş. "Endirekt serbest vuruş"u futbol diline sokan maç spikerleri İngilizce bildiklerini gösterme hevesine mi kapılmışlar acaba? Öyle herhalde...
Dİ-REKT-İF: Önceleyin "yönetme yetkisi" anlamında kullanılıyordu. Daha sonra "yöneticinin verdiği emir, talimat" anlamında kullanılmaya başladı. Yeni Türkçede kullanılan "yönerge" kökün "yönetme" anlamı göz önünde tutularak türetilmiş.
Dİ-REKT-ÖR: yönetmen. Bir kurumun başındaki yüksek rütbeli kişi, müdür. Türkçenin ihtiyacı olmayan bir kelime.
Dİ-REKS- İYON: Motorlu taşıtlarda tekerleklere yön vererek arabanın istenen doğrultuda gitmesini sağlayan düzenek. "Dümen" diye karşılanamaz mıydı acaba? TDK Sözlüğü, dümeni, "Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça" diye karşıladığına göre, kara taşıtlarında da pekâlâ kullanılabilirmiş.
REKT-İFİYE (Fransızcası rectifier): motoru düzeltme. "Motoru yenileme" anlamında kullanılıyor. Sözlüklere girmiş, ama Türkçede hiç de gerekli olmayan bir kelime.
RE-AL ("royal"e yakın): Brezilya'nın para birimi. Eskiden İspanya ile Portekiz'in de para birimiydi. Bu iki ülkenin şimdiki para birimi avro.
RE-AL MADRİD: İspanya'nın dünyaca ünlü bu futbol takımının adındaki birinci kelime "royal" (krallığa özgü) anlamındadır. Demek ki Real Madrid kralın takımı, onun tuttuğu takım.
Krş. "reel faiz", "reel ücret" gibi iktisat terimlerinde kullanılan sıfatın bu kökle ilintisi yok. Bu kelimenin kaynağı Fransızca réel. Latince res'ten çıkıyor. Şu anlamları var Latincede: şey, eşya ("şey"in çoğulu), nesne, mal, maddi olan, kişilere değil de eşyaya özgü. "Fiilen var olan, gerçek" anlamı daha sonra ortaya çıkıyor, ama aradaki mesafe çok kısa. "Gerçekleşme" değil de "şeyleşme, nesneleşme" anlamına gelen felsefe terimi reification Latincedeki anlamından çıkıyor.
Rİ-YAL (İspanyolca "real"den türüyor): Şu ülkelerin de para birimi: Suudi Arabistan, İran, Yemen, Katar.
RoI: Fransızcada "kral". Türkçede üstünde kral resmi bulunan iskambil kâğıdı, papaz.
RE-INA: Latin Amerika İspanyolcasında "kraliçe" demek. Değişik yazımlarla birçok Avrupa dilinde kullanılır. 2017 yılının ilk saatlerine girildiği sırada silahlı saldırıya uğrayan, Istanbul'un en ünlü gece kulübünün adı. Bu kulübü işletmekte olan Mehmet Koçarslan'ın kızının adı da Reina.
Bülent Aksoy
1 Mayıs 2021