DİSİPLİN
Kendim başta olmak üzere çoğumuzun gereksinimi olan bir şey, disiplin… Disiplin bana göre belirli bir noktaya ulaşabilmek için sapılmayacak yan yollar, yapılmayacak işlerdir. Nedir disiplin?
TDK sözlüklerine göre (1966 basımı sözlük s.205) Yasa ve düzenin toplulukta sıkıca sayılır olması niteliği, sıkı düzen, düzen bağı, düzence. TDK dijital sözlüğe göre de,
1. Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu; sıkı düzen, düzence, düzen bağı, inzibat, zapturapt.
2. Kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü.
3. Öğretim konusu olan veya olabilecek bilgilerin bütünü; bilim dalı olarak tanımlanmaktadır.
TDK Fransızca-Türkçe Sözlük (s. 203) ‘te disiplin,
1. Sıkı düzen, düzen bağı, inzibat.
2. Yol, yöntem.
3. Üniversitede okutulan bilim kolu.
4. Falaka
olarak açıklanmıştır.
Aynı sözlüğe göre discipliner, disipline etmek ve discipliné de disipline sokulmuş, disipline edilmiş anlamlarına gelmektedir.
İlhan Ayverdi’nin dijital ortamda yayınlanan Kubbealtı Lugat’ ına göre:
1. Bir toplulukta geçerli olan yasa ve kuralların bütünü.
2. Bu yasa ve kurallara titizlikle uyulması durumu, düzen, intizam, zapturapt.
3. Öğretim konusu olabilecek bilgi dalı.
İsmet Zeki Eyuboğlu’nun Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü’ ne göre (s. 189) disiplin yasaya, kurallara uygunluk, sıkı düzen, uyumdur.
Ali Püsküllüoğlu’ nun Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü’ nde (s.106) disiplin;
1. Bireyin yasa, kural, ilke tüzük ve düzen gibi belirli şeylere uygun davranması ya da bir işte, o işin gerektirdiği düzene uyması durumu.
2. İçinde yaşadıkları topluluğun düşünce ve davranışlarına bireylerin uymasını sağlamak için alınan önlemlerin tümü, sıkıdüzen.
3. Bilimde öğretim konusu olan ya da olabilecek bilgilerin tümü.
4. Bilimsel bir yöntemin ya da töresel bir davranışın sıkı bir biçimde kurallara bağlanması.
5. Görevini ve aldığı buyrukları tartışmasız yerine getiren kimsenin davranışı.
Meydan Larousse (s. 83/ 739) ‘da açıklandığına göre disiplin sözcüğünün kökeni Latince disciplina olup buradan Fransızcaya discipline olarak geçmiştir. Buradan da dilimize disiplin olarak alınmıştır. Anlamı:
1. Bir topluluğu yöneten kanunların, yönetmeliklerin bütünü, bağlı bulunulan topluluğun kurallarına boyun eğme.
2. Kanunlara, yönetmeliklere uyma eğilimi, yeteneği, görevini aldığı emirleri tartışmasız yerine getiren kimsenin niteliği.
3. Bir ilmi metodun veya ahlaki davranışın sıkı bir şekilde kurallara bağlanması olarak açıklanmıştır.
Ayrıca askerlikte ve özel veya kamu bürokrasisinde ast üst arasındaki ilişkilere, bu ilişkinin bağlı olduğu disipline, disiplin amiri, disiplin subayı, disiplin tecavüzü, disiplin kabahati, disiplin suçu, disiplin cezası, disiplin kurulu, disiplin mahkemesi gibi konulara da yer verilmiş. Disiplinli, disiplinsiz olma durumları tanımlanmıştır. Bir de dilimizde kullanılmakta olan disipline etmek deyimi vardır. Bu da disiplinli hale getirmek anlamını taşımaktadır.
Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı adlı kitabında (s. 124) disiplini talim, terbiye, öğretim dalı olarak tanımlamaktadır.
Disiplin dilimize Fransızca discipline sözcüğünden alınmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında dilimize girmiştir. Daha öncesi metinlerde bu sözcüğe rastlanılmamaktadır. Ya da ben rastlayamadım. Sözcüğün kökeni Latince öğrenmek anlamındaki discere eyleminden türetilmiş olan disciplina sözcüğüdür. Âdap edep kazandırmak, terbiye etmek anlamını taşımaktadır. Discipulus da öğrenci sözcüğü karşılığıdır.
Dilimize Fransızcadan aldığımız disiplin/ discipline sözcüğü için Dictionnaire de Français Larousse, şu açıklamaları yapmaktadır.
Sözcük kökeni Latince olup eğitim anlamana gelmektedir. Günümüz Fransızcasındaki anlamları:
1. Öğretim için materyal sağlayabilecek bilgi dalı; konu: Edebiyat disiplinleri. Bilimsel çalışmalar, çalışma konuları.
2. Bir topluluğu yöneten ve düzeni sağlamayı amaçlayan yasalar ve yükümlülükler bütünü, organizasyonlar, düzenlemeler.
Disiplin sözcüğü ile anarşi, kaos, düzensizlik ve kargaşa kavramlarının zıddı olan durum anlatılmak istenmektedir.
3. Bir kişinin içinde bulunduğu toplumun kurallarına uyma yeteneği, uysallık - itaat etme, teslimiyet.
4. Yaşanmakta olunan grubun koyduğu kurallara boyun eğme. Parti, sendika disiplini gibi…
5. Bireyin kendi kendine kabul edip benimsediği ve uyduğu davranış kuralları, Görev duygusu, beslenme disiplinini veya trafik kurallarına uyma, yangında, depremde uyulması gerekli kurallar. Dinsel kurallara uygun davranış
6. Kendini küçük düşürmek ve kefaret amacıyla kırbaçlamak için kullanılan bir tür kırbaç, falaka.
Bizim dilimizde bu son anlamı bildiğim kadarıyla hiç kullanılmamaktadır. Spor için yapılan antrenmanlar veya sanat dallarında yapılan öğrenme-hazırlık çalışmaları kişilerin gönüllülüğü esasına dayanır. Başka bir anlatımla bir insan kendisini cezalandırmak amacıyla spor veya sanat çalışması yapmaz.
Bilim, sanat ve spor dallarının her biri başlı başına birer disiplin ve bu alanlarda başarılı olabilmek için işin gerektirdiği tarzda başlangıçtaki kararlılıkla, hiç aksatmadan, aynı azim ve sebatla çalışmak da aynı şekilde disiplin olarak tanımlanmaktadır. Bu durumun aksi ise doğal olarak disiplinsiz veya disiplinsizlik kavramları ile ifade edilmektedir. Bu anlamda disiplin kural demektir. Kuralın yaptırımı ise öncelikle kişinin bu alandan veya o görevden uzaklaştırılmasıdır. Disiplinsizliğin sonuçları o kişinin kendisine zarar vermediği sürece bir yaptırım söz konusu olmaz eğer başkalarının bir zararı olursa, başkalarının işini aksatıyorsa o zaman yaptırım zorunlu hale gelebilir.
Bilim, sanat ve spor gibi dallarda anlatılan veya yapılan şeylerin birbirini izlemesi ve aralarında bir bağın, bağlantının olması gerekir. Başta anlatılan şey ile sonradan anlatılan şeyin çelişmemesi, yapılan veya anlatılanlar arasında eskilerin deyimiyle tenakuz (çelişki) değil tecanüs (uyum) bulunması gerekmektedir. Aynı şekilde önceden anlatılanlar ile sonradan anlatılanlar arasında bir “fikri takip” olması gerekmektedir. Bunlara uyulmadığı durumlarda o bilimsel veya sanatsal çalışma bu için uzmanlarınca, akademi kurullarınca başarısız kabul edilir. Spor çalışmaları için yapılan yanlış veya bir davranış sonucu sporcunun kendisine bir zarar vermesi olasılığı veya elde edilen başarının onaylanmaması durumu vardır.
Daha genel bir tanımlamaya göre disiplin, insanın kendisine veya başkasına ya da topluma verdiği söze uygun davranması demektir. Bir kimse başarıyı önce kendisine karşı kazanılır. Örneğin bir öğrencinin sınavı için mutlaka dersini çalışması gerektiği gibi başarılı olması için de mutlaka disiplinli olması, zorunlu koşullardır.
Disiplini insanın dışında bir yerlerde aramak yerine insanın içinde aramakta yarar vardır. TDK sözlüklerinde belirtildiği gibi disiplini sıkı düzen, zapturapt ya da bir sıkıyönetim, örfi idare gibi düşünmeye gerek yoktur ve bu tanımlama doğru da değildir.
Disiplini istemeyerek boyun eğme olarak algılamayı sona erdirmeliyiz. Disiplin kuralları ve üstün verdiği buyrukları tartışmasız uygulamak, yerine getirmek de olmamalıdır. Astın da amaca aykırı olduğu açıkça belli ve hatta yerine getirilmesi suç oluşturan bir duruma karşı itiraz haklarını saklı tutmalıyız.
Benim düşündüğüm anlamda disiplin daha çok insanın özsaygısı, aklı, vicdanı ve görev anlayışı ile ilişkilidir. Örneğin; trafik kurallarına uymamak ya da bir başkasının malına zarar vermek bir suçtur, disiplin konusu değildir. Suçun yaptırımı yine daha önceden belirlenmiş olan kendine özgü bir cezadır. Kimse görmez, kimse fark etmez anlayışıyla kuralları çiğnemek kendisi için bir disiplinsizliktir. Her ne kadar disipline aykırı davranışlar disiplin suçu ve karşılığı da disiplin cezası olarak adlandırılmış olsalar bile burada esas olan disiplinsiz kişiyi bu ortamdan, örneğin dernek, parti veya kulüp üyeliğinden uzaklaştırmaktır.
Bir de “disiplinler arası” kavramı vardır. Bu kavram ile farklı disiplinler arasında bir yaklaşım, birden fazla disiplinin bilgi ve yöntemlerinin birlikte veya ayrı ayrı kullanılarak bir terimin, kavramın, konunun ya da sorunun irdelenip bir sonuca varılması anlatılmak istenmektedir. Disiplinler arası yaklaşım, iki ya da daha çok disiplinin tutarlı bağlantılar kurularak bunları birbiriyle bağdaştırmayı amaçlayan bir bakış açısıdır.
Üzülerek ifade etmek zorundayız ki; “Türk gibi başlamalı ama Alman gibi bitirmeli” sözleri bir deyim haline gelip dilimize yerleşmiş bulunmaktadır. Gerçekten de hepimiz bir işe belki de yeterince düşünmeden, heyecanla başlıyoruz. Ama, belki işin gerçekleşme sürecinde ortaya çıkan zorluklara karşı hazırlıksız oluşumuzdan, belki ortaya çıkacak sonucun esasen o kadar da iyi, güzel ve yararlı olmayacağı konusunda bir düşünceye kapıldığımızdan o işi bitirmekte zorlanıyoruz. İşin yapım aşamalarında başlangıçtaki azim ve kararlılığımızı gösteremiyoruz. Bunları yaparken de kendimize göre bazı gerekçeler arayıp buluyoruz, bahaneler üretiyoruz. Örneğin; bir kereden bir şey olmaz, bize bir şey olmaz, inşallah, Allah kerim, ne fark eder, böyle de olur, kimse bir şey anlamaz, ha öyle ha böyle hepsi aynı kapıya çıkar gibi yahut da yapıyoruz ama olmuyor, benden bu kadar, şanssızlık gibi bilgisizlikler. Kendimize aşırı bir güven, her konuda ben bilirim diye ortaya atılmak, birine sormaktan, danışmaktan kaçınma, aklından çok bileğini çalıştırma, üşenme, erinme, gerçeği söylemek yerine onu değiştirme, tevil etme, takiye yapma gibi davranışlar disiplinsizliğimizin başlıca nedenleridir. Bir Alman işi bitirmekte ne kadar disiplinle hareket ediyorsa bizde bunun tam tersi oluyor.
Belleğim beni yanıltmıyorsa antik tragedyaların unutulmaz yazarlarından Aiskhylos’ un olduğu söylenen bir sözü anımsıyorum. Disiplin Başarının Anasıdır. Bu sözü şöyle de söyleyebiliriz. “Bir Çocuk Anasız Doğmaz, Başarı da Disiplinsiz Olmaz”. Kural koymak, kuralı bilmek kadar kurala uymayı da bilmeli, içselleştirmeliyiz. Bir kimsenin amacı ile başarısı arasındaki en kısa yol disiplindir.
Saygılarımla…
14.04.2024
Ali Can Polat