APERİTİF
Dilimize giren yabancı sözcüklerden birisi de bu sözcüktür. Birçoğumuz bu sözcüğün kullanımı ile sanki ifademizin daha iyi anlam kazanacağını veya sunumumuzun daha değerli olacağını düşünüyor. Ancak konuşurken yanlış söylüyor ve yazarken de aynı şekilde yanlış yazıyoruz. Yine birçoğumuz bu sözcüğün anlamını ya hiç bilmemekte veya yeterince bilmemektedir. Kökünü, kökenini, etimolojisini merak edenler ise yok denecek kadar azdır.
Sözcük dilimize Fransızca apéritif / apéritive sözünden alınmıştır. Anlamı: İştah açıcı şeylerdir. Aynı zamanda iştah açıcı olduğu düşünülen şarap veya alkol bazlı içeceklerdir. (Qui stimule l’appétit: vin apéritif.) Aynı zamanda yemekten önce alınan hafif atıştırmalık, salata ve mezelerin de ortak adıdır. Boisson à base de vin ou d'alcool, supposée apéritive, que l'on prend avant le repas.
Bazı lokantalarda bu anlamlara gelen giriş entrée/antre veya başlangıç/ starter gibi sözcüklerinin de kullanıldığını biliyoruz.
Sözcüğün kökeni Latince açmak anlamına aperire eyleminden +(t)ura ekiyle apertura olmuş ve sonra da Fransızcaya geçmiş, apéritif halini almıştır. Fransızcada aperture açık, ağzı açık anlamına kullanılmaktadır. Yine Fransızcada ouvrir/ açmak eyleminden türetilmiş ouverture/ uvertür sözcüğü vardır. Uvertür daha çok opera ve bale gibi sahne eserlerinin giriş, başlangıç bölümlerini ifade eder şekilde kullanılmaktadır. Yunan tragedyalarında bunun karşılığı prolog sözcüğüdür. İngilizler ve Almanlar da sözcüğü aynen almışlardır. Ancak yazılışı aksansız aperitif şeklindedir. Bizdeki tüm sözcüklerde de yazılış aperitif şeklindedir. Ancak Google aperitif yanında aperatif şekline de yer vermektedir. Elbette doğrusu sözlüklerde de gösterildiği gibi aperitiftir. Eğer bizim dilimize uygun gelmiyorsa, telaffuzu zor geliyorsa Türkçe iştah açar, başlangıç veya giriş yiyeceği ya da içeceği sözcükleri kullanılabilir. İştah açar dersek sözcüğün özgün şekline de uygun olur. Lokantalarda “ara sıcağı” sözcüklerini kabullenmişiz. İştah açar sözcüğünü de rahatça kullanabiliriz. Bir süre kullandıktan sonra bu sözcük yerleşir. Yabancı dillerden alınmış, kiralık gibi duran eğreti sözcüklerin nasıl söyleyeceğiz sıkıntısından da bu şekilde kurtulmuş oluruz.
Sözcüğün gündelik dilimizde yazılış ve okunuşları:
Aparatif (yanlış)
Aparetif (yanlış)
Aperatif (yanlış)
Apiritif (yanlış)
Aperitif (Doğru)
Bunları yazmaktaki amacım Mona Cafe adıyla ülkemizde faaliyet gösteren ve sanırım yurtdışı kökenli veya çok uluslu bir şirketin (Mona The Coffee Expert), bir firmanın menüsünde dikkatimi çeken yanlışlıklar oldu. Menüsüne dört tane de görsel eklenmiş. Bu görsellerden ilkinde, derince bir tencere ve kapağının arasından balonlar halinde buharlar çıkıyor. Üstüne APERATİFLER yazısı var. Yanındaki görselde dilim dilim yiyecekler görüyoruz, üstünde POĞAÇA-BÖREK yazılı, onun yanında bir fincan, üstünde ÇAY-KAHVE yazıları ve sonuncusunda da bir kâse ve ÇORBA yazısını okuyoruz.
Gördüğünüz gibi aperitif sözcüğü aperatif şeklinde yanlış yazılmış. Niçin? Bu, bir özensizlik örneği olmaktan daha fazla bir şeydir. Para kazanmak amacıyla açılmış bir işyerinin, herkesin gözüne çarpacak şekilde ve her müşterinin bir kez olsun eline alıp okuyacağı yiyecek, içecek listesinde böyle yanlışlar yapılması çok üzücü. Sanırım “kim anlayacak, yaz gitsin” düşüncesiyle yazılmıştır. Bu reklamlar bedava değil, hayli büyük paralara mal olmaktadır. Aynı şekilde bir tencere yemeği aperitif olamaz. Diğerlerinin de bir kahvehane menüsünde yer almış olması düşündürücüdür. İşyeri bize çay “kahve” içiriyor ama kendi adını cafe koyuyor. Sözcüğün, Fransızca, İngilizce ve Almanca yazılışı sırasıyla café, coffee ve kaffee şeklindedir. Bizim bu işyerinin levhasında yer alan cafe hangi dilden acaba? Halkımız işin içine mizah da katarak en güzel cevabı veriyor. Bu İngilazca’dır.
Mona sözcüğüne gelince TDK sözlüğüne göre ulaşılamaz arzu, dilek anlamına geliyormuş. Siz bunları okurken bıyık altından gülmekte olduğunuzu görür gibi oluyorum. Bir insan ulaşılmaz bir arzu için böyle bir işyerine gidip parasını verir mi? İnsanlar ulaşılabileceği şeyleri ister, dilerler. Ütopik şeyleri sevseler bile paralarını vermezler. Para kolay kazanılmıyor.
Bütün bunlar niçin oluyor? Bunun yanıtı toplumumuzda konuşulan dile gerekli özenin göstermeyişidir. Kavram ve terimlerin anlamlarını bilmemek ve yerinde kullanmamaktır. Yabancı sözcükleri gereksiz kullanma özentisidir. Bu özentiden bir an önce kurtulmalıyız. Dilimizi bilmek ve doğru kullanmak birbirimizle iletişimimizi kolaylaştıracaktır. Birçok anlaşmazlıklar daha kaynağında iken ortadan kalkabilecektir. Dili iyi bilmek ve kullanmak anlaşmak kadar yeni şeyleri daha iyi düşünme ve yaratma olanağı da sağlayacaktır. Bu da bizim dışımızdaki kültürler arasındaki yerimizi ve dolayısıyla saygınlığımızı yükseltecektir. Bu tür girişimlere kimilerinin aptalca ulusalcılık/milliyetçilik suçlamalarını hiç dikkate almamalıyız. İşimizi ve işyerimizi kurarken de işletirken de aşağılık takıntısından/kompleksinden kurtulmalıyız. Kazancımız bir başka kültürden alınmış eğreti bir sözcü sayesinde değil yaratılacak, yapılacak bir ürünle, verilecek hizmetle sağlanmalıdır. En onurlu, en saygın kazanç budur.
Dilimizin değerini bilelim, yabancı dil takıntısından kurtulalım. Birilerinin söylediği gibi dilimiz ilkel, geri zayıf bir dil değildir. Tam tersine dilimiz çok üstündür, onun gelişmesine yardımcı olalım.
22.12.2022
Ali Can Polat
Kaynak:
Oxford Languages
Larousse de Poche (s.18)
TDK Fransızca-Türkçe Sözlük (s.35)
Redhouse, İngilizce-Türkçe Sözlüğü (s.36)
Redhouse,Türkçe İngilizce Sözlüğü (s.65) apetitif/appetizer
TDK Türkçe Sözlük (s.42)
Ali Püsküllüoğlu, Türkçe Sözlük (s.97)
Ali Püsküllüoğlu Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü (s.47)
Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı (s.47)
İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük (s.152)