Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya

   Sophia  üretken bir tohum. Bu tohumdan çıkan derin anlamlı terimler var;  bazıları bütün dünyada kullanılıyor. Bunların en önemlisi elbette  "felsefe".  

  Eski Yunanca  philo, "sevme", sophia, "bilgi, bilgelik" birimlerinden kurulu olan philosophia bilgiyi, bilgeliği sevme, bilgiye erişme, bilgeliği arama, araştırma; buradan türeyen philosophos, yani filozof da bilgiyi, bilgeliği seven, arayan kişi demek.

   Bu terimin ilk bakışta aynı anlama geldiği fikrini uyandıran iki damarı var: biri bilgi, öbürü bilgelik. Bilgi kitap bilgisini, soyut, kuru bilgiyi akla getirebilir. Oysa bilgelik sözünün daha geniş, daha derin bir anlamı var. Bilge kişi kuru bilginin ötesinde,  hayat üstüne derin görüşleri olan, hayatın anlamını keşfetmeye çalışan, öğrendiklerini özümseyip yaşayış biçimine mal eden,  ahlaklı, erdemli, ölçülü, dengeli bir insandır. Bir hakikat arayıcısıdır. Filozofun amacı da sadece bilgi edinmek, edindiği bilgileri öğretmek değil, bilgiyi işlemek, bilgi ile ahlak, erdem, daha genel olarak insan mutluluğu arasında sıkı bir bağ kurmaktır. Filozofça  bilginin hedefi insan mutluluğudur. Bilgi ile bilgelik arasındaki bu bağlılaşma felsefenin temel özelliğidir.       

    Felsefe tarihi kitapları Miletli Thales'i ilk filozof olarak gösterir. Buna göre, evrenin ana maddesi sudur diyen Thales'in bu önermesi ilk felsefi görüştür. Fakat "filozof" terimini ilk kez kullanan, kendini filozof olarak tanımlayan  düşünürün de  İÖ. VI. yüzyılda yaşayan Pythagoras olduğu söylenir. Bunun özel bir anlamı var. Bu düşünür kendini sophos, yani bilgili, bilge kişi olarak tanımlamıyor, bilgiyi arayan,  bilgeliği seven bir insan olduğunu söylemek istiyordu.  Ama filozof kavramının açık seçik bir biçimde işlendiği ilk metin Platon'un Şölen (Symposium) diyalogudur. Sokrates burada öğretmeni, bilge kadın Diotima aracılığıyla kendini  bilgi arayıcısı, bilgelik tutkunu, âşıkı olarak tanımlıyor. Metnin kısa bir bölümünü analım. Sokrates konuşuyor: 

     Peki, Diotima, dedim; bilgeler de, bilgisizler de düşmezse bilginin peşine, kimler düşer?

     —  Artık bunu çocuk da bilir: ikisi ortasında olanlara düşer. Tabii Sevgi (Eros) de her güzelin sevgisi olduğuna göre, ister istemez bilgelik dostu, filozof oluyor. Filozof olunca da, bilgelerle bilgisizler arasında yer alıyor." (204 b)[1]

   Felsefe İÖ  altıncı yüzyılın başlarında Eski Yunanistan'da doğmuştur.  Eski Yunanların insanlığa en büyük katkısıdır felsefe. Eski Çin, Hint, İran'da da  hayat üstüne derin görüşleri olan düşünürler çıkmıştır. Ne var ki, felsefe tarihçileri bu düşünceleri ne kadar derin olursa olsun  "felsefe" kapsamına sokamıyor. Çünkü bu düşünürlerin dünya görüşleri dinden, mitoslardan, menkıbelerden kopmamıştır. Oysa asıl felsefe akla dayalı,  bağımsız bir bilim dalıdır.  Sorgulayıcı, eleştireldir. Verilmiş, tamamlanmış, bilinen  bir dünya üstüne konuşmaz. Filozof bilinmeyeni bilmek ister.  Varlığın, gerçekliğin ne olduğunu bilmek ister. Gerçeklik  üstüne öğrendiklerini işler, kavramlaştırır, eski kavramlardan yeni kavramlar üretir. Felsefenin nesnesi kavramlardır zaten.  

     Dinden, inançlardan, mitoslardan sıyrılamamış olan mistik öğretilere felsefe değil, topluca theosophia deniyor. Yunancada  theos "tanrı" demek olduğuna göre, "theosophy" tanrı üstüne bilgiler anlamına geliyor. Hint mistisizmi ile İslam tasavvufu bu kapsamdadır. 

    İlk Çağda felsefe-bilim ayrımı yoktu. Felsefe, sonradan bilim sınıfına sokulan bütün bilgi dallarını  içine alıyordu. Sophia terimi de o çağda  her türden bilgiyi kapsıyordu: din, matematik, doğa, eğitim-öğretim, siyaset, musıki...  Bu dallardan biri olan matematik-geometri de felsefenin konusuydu. Nitekim,  matematik de Eski Yunanistan'da  doğmuştur.  Matematik bilgisi Eski Mısır'da da vardı.  Ama bu, parmak hesabına dayanan bir aritmetikti. Bu alandaki çalışmalar da Nil ırmağının yılın belirli dönemlerinde taşmasını önlemek için kanallar açma ihtiyacından doğmuştu.  Genel önermelere dayalı tümdengelimli akıl yürütme yine Yunan dünyasının getirdiği bir yeniliktir. Felsefe gibi matematiğin nesnesi de dış dünya değil,  kavramlardır. 

      Türkçede felsefe, eski Türkçede feylesof (çoğulu felâsife)  terimlerinin kaynağı Arapça falsafa. Arapçaya  Yunancadan geçmiştir. Filozof ise Fransızcadan geliyor, kelimenin bu yazımı Türkçede yirminci yüzyıl başlarında yaygınlaşıyor.  

   Yunanca sophia'nın  Arapçadaki karşılığı, yine bilgelik anlamına gelen hikmet.  Osmanlı Türkçesinde felsefeyle eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte, felsefeden  daha geniş  bir anlamı da var.  "Bir şeyin oluşundaki akıl erdirilemeyen sebep, gizli sebep", "ahlak hakkında anlamlı, özlü söz" anlamına da gelir. "Hikmet"in türevi olan hakîm ( uzun î ile, çoğulu hükemâ) hayatın sırlarını bilen kişi anlamına da geliyordu. Osmanlı abecesinde    hakîm ile hekîm (daha sonra " tıp doktoru")  aynı harflerle yazıldığı için bu ikinci kelime de bilge anlamındaydı.     

  Sophokles: Yunan sanatının büyük tragedya şairinin adı,  "bilgisiyle, bilgeliğiyle, aklıyla  tanınmış"  anlamına geliyor. Sophos kelimesine eklenen - kles, Yunanca özel isimlerde yaygın bir biçimde kullanılan, "ünlü, tanınmış" anlamımdaki bir  sonek.

   Sofist (Yunancada sophistes): "bilgili kişi, bir bilen" demek. Hem isim, hem sıfat olan  sophos da "akıllı, zeki, ihtiyatlı, tedbirli, günlük işlerde becerikli, yetenekli, usta" anlamlarına geliyor.  

  Sokrates öncesi dönemde topluca "sofistler" diye anılan düşünürler vardı.  Hitabet ustalarıydı bunlar. Şehir şehir dolaşıp para karşılığında güzel, etkili konuşma dersi verirlerdi.  O dönemde Yunanistan'da demokrasi fikri toplumda gelişmeye başlamıştı. Şehir meclisinde söz alıp konuşarak toplum hayatında sivrilebilmek, siyaset alanında başarılı olmak için iyi bir hatip olmak çok işe yarar bir beceriydi. Mahkemelerde de  iyi konuşabilmek çok önemliydi. Avukatlık mesleğinin bulunmadığı bir toplumda  mahkemelerde davacı da, davalı da duruşmalara girerdi; davayı kazanabilmek, büyük ölçüde, hitabet hünerine bağlıydı.    

   Bu hitabet ustalarının bir felsefesi vardı. Felsefeye şüphecilik kavramını soktular. Şüpheciliğin (scepticism) Aydınlanma çağında nasıl büyük bir değer kazandığını biliyoruz. Sofistlere göre,  herkesin üzerinde birleşebileceği mutlak doğrular olamazdı. Doğru denilen şey kişiden kişiye değişen bir şeydi.  Böylece doğrunun görece olduğu  görüşünü getirdiler. Bu da değerli bir önermeydi. Göreciliğin de yakın bir geçmişin düşünce akımlarında yeniden önem kazandığını gördük. Fakat  her insanın kendi doğrusu olabileceği gibi, bütün insanlar için geçerli değerlere de ulaşılabileceğini göstermek gerekiyordu. Her şeyin görece olduğu görüşü çok ileri götürülünce  görecelik fikri bir felsefe kavramı olmaktan çıktı.  Sofistler mantığın, gramerin  henüz gelişmediği, kavramlar temelinde akıl yürütmek ile belirli bir görüşü mutlaka kabul ettirme amaçlı tartışma becerisinin ayırt edilemediği  bir dönemde ortaya çıktıkları için, kelime oyunlarıyla dilin ustaca kullanılmasına öncelik verdiler. Görecelik fikri gündelik çıkarlara hizmet eder hale geldi. Sonuçta sofistler gözden düştü.

    Tartışmaların bu şekilde yanlış bir biçimde yürütülmesi daha sonra, sofizmin yanıltmaca, mugalata, safsata anlamına gelmesine yol açtı. İngilizce sophistry, Fransızca sophisterie  bu anlamdadır.  Türkçe safsata da bu anlama denk düşer.  Biz bu kelimeyi Arapçadan almışız, ama kelimenin kaynağı Yunanca sophistia.      

   Aynı anlam damarından türeyen "sofistike" yakın bir geçmişte TDK sözlüğüne girmiş; kaynağı Fransızca sophistiqué. Burada bize şaşırtıcı gelebilecek nokta, bu kelimenin "safsata, mugalata" anlam çemberinden çıkıp olumlu bir anlam kazanmış olmasıdır. "Sofistike"  bir insan  karmaşık sorunları yorumlayabilen kültürle incelmiş biridir,  ama yapmacıktır, dünyanın kaç bucak olduğunu bilir, dahası  pişkindir; naive olanın (saf, çocuksu) tersidir. Gördüğümüz gibi, kelimenin yapmacıklık yönü eski sofizmi hâlâ barındırıyor.             

   Sufism, sufi, sufic: Bu terimlerin kökeni kesin olarak bilinmiyor. Kökeni hakkında birçok şey ileri sürülmüşse de, bunlardan ikisi ağır basar. Birincisi, bu terimin Yunanca sophos'tan türediği yönünde. Buna göre, aslı Yunanca olan kelime Arapçaya, oradan da batı dillerine  geçmiştir. İkinci görüşe göre, köken,  Arapçada yün, yapağı, yün elbise, yün elbise giyme  anlamına gelen "sûf" kelimesidir. Söylendiğine göre, peygamberlerin, evliyaların, temiz kalpli, saf, yoksul insanların alçakgönüllülüğü simgeleyen yün elbiseler giymiş olmalarından kaynaklanmıştır. Şemsettin Sami her iki açıklamasına da yer vermiş, ama aslının Yunanca olduğunu, Arapçadaki tasavvuf  (dolayısıyla mutasavvıf)  teriminin de buradan türediğini yazmış. Sufism batı dillerinde tasavvuf karşılığında kullanılıyor. Son yıllarda  "sufizm" Türkçede de kullanılmaya başladı.

  Türkçede sôfi, sûfî (iki şekilde de okunmuştur): tasavvuf  öğretisine bağlı olan, mutasavvıf.  Eski edebiyatımızda da bol bol geçer: Sûfîlere sohbet gerek / Ahilere ahret gerek / Mecnunlara Leyla  gerek/  Bana seni gerek, seni Yunus Emre.

   Sûfiye: tasavvuf. Sufiyyûn da tasavvuf  öğretisine bağlı olanlar, bütün sûfîler.

   Sôfi, küçük bir anlam kaymasıyla sofu'ya dönüşmüş. İbadete dinin öbür yönlerine göre daha çok önem veren, dinin buyruklarına bütünüyle uyan kimselere sofu denir. 

   Softa, aslında medrese öğrencisi demek. Fakat sonraları, herhalde medrese sisteminin yozlaşmasıyla "dar kafalı, mutaassıp, yobaz"  anlamında kullanılmaya başladı.  Softa kelimesi   "sûfî"den geliyor, ama "sûhte"den geldiğini söyleyenler de var.  Kelime anlamıyla "yanmış, tutuşmuş, yanık" demek olan sûhte de geçer eski metinlerde. Bu da sonradan kaba sofu, mutaassıp" anlamında kullanılmış. Şemsettin Sami, " 'sûfî'den galat olan 'softa'yı  'sûhte' yazmak abestir," diyor.  

   Reşat Nuri Güntekin Yeşil Gece adlı romanında bir Anadolu kasabasındaki medrese çevresini anlatırken bu çevredeki mutaassıp  kişileri, yeniliklere kayıtsız şartsız karşı çıkanları   "softalar" diye nitelendirirken terimin hem ilk, asıl anlamını, hem de sonradan kazandığı ikincil anlamı birleştirmiş oluyordu. 

   Hıristiyanlık çağında sophia  din diline giriyor. Yeni Ahit'in çeşitli yerlerinde, önünde "hagia" sıfatı bulunmadan kullanıldığını görüyoruz. Sıfatsız kullanılmış olsa da, bundan sonra "Tanrı'nın, İsa'nın  sophiası" anlamını kazanıyor. Bu terim Kutsal Kitap'ın İngilizcesinde "wisdom",  Türkçesinde de "bilgelik" (eski çevirisinde "hikmet") diye çevrilmiş.     

    Ayasofya:  Türkiye'nin en tanınmış mimari yapısı. Yunancası Hagia Sophia. Ortodokslar  hıristiyan ermişlerini adlarının başına "hagia" unvanı  ekleyerek anarlar. Ortodoks kiliselerinin çoğu ermişlerden birine adanmıştır; Aya İrini (Azize İrini, Hagia Eirene) kilisesi, Istanbul'da Büyükada'nın tepesindeki  Aya (Hagia) Yorgi manastırı gibi. Bazen de hıristiyanlık kavramlarından biriyle adlandırılır  kilise, manastır gibi kutsal yerler; Hagia Sophia gibi.   

    Hagia Sophia, "kutsal bilgelik, ilahî hikmet" demek. En genel anlamıyla kusursuz bilgeliğin sadece Tanrı'ya özgü olduğu fikrini dile getirir.  Özellikle ortodoks öğretisine göre, İsa'nın logos'u (sözü, kelâmı) Tanrı'nın sophia'sıyla (bilgisi, hikmetiyle) özdeştir. Hagia Sophia'nın hıristiyanlık üçlemesinin (Baba-Oğul-Kutsal Rûh) üçüncü öğesine de (İngilizcede Holy Ghost, Holy Spirit) denk düşen bir anlamı var.  Kısacası, Aya Sofya bir hıristiyanlık terimidir. Öyleyse, Istanbul'u fetheden müslüman Türkler 1453'te Aya Sofya'yı camiye çevirirken neden bu kilisenin adını değiştirmek ihtiyacını duymadılar diye sorulabilir. Bu sorunun cevabı açık. Osmanlıların kendilerinden önceki uygarlıklar, kültürler hakkında hiçbir kompleksleri yoktu. Kendi  sistemlerini kurarlarken bütün bir Akdeniz  geleneklerinden, uygulamalarından  faydalanmışlardır. Birçok tarihçi Osmanlı imparatorluğunun Roma imparatorluğunun mirasçısı olduğunu söyler, yazar. Şunu da belirtmek gerek: Aya Sofya mimarisiyle eşi  benzeri bulunmayan bir  yapı olarak da Osmanlıların hayranlığını kazanmıştı; özellikle  Osmanlı mimarlarının. Dolayısıyla Aya Sofya'ya büyük bir saygı duyuluyordu. Bu saygının bir sonucu olarak da bu şaheseri restorasyonlarla koruyup  günümüze ulaştırdılar.

    İznik'te, Trabzon'da da Aya Sofya kiliseleri var.  Istanbul'un Kadırga semtindeki  Hagia Sergios - Hagia Bakhos kilisesine sonradan Küçük Ayasofya adı yakıştırılmış. 1502'ye kadar kilise olarak kullanılan bu yapı, o yıl camiye çevrilmiş. Bulgaristan'ın başşehri Sofya (Sofia) adını  bu şehirde bulunan, şehrin ikinci eski kilisesi olan Hagia Sophia'dan alır. Başka ülkelerde bu adı taşıyan daha birçok kilise, katedral var. 

   Sophia / Sophie  Batı dillerinde yaygın bir kadın adıdır. Ayasofya'nın ne anlama geldiğini  bilmeyenlerin kilisenin adının belki de bu yüzden "Azize Sophia" sandıklarına birçok kez tanık olmuşumdur.  

    Yunanca "hagia"nın Latin  dillerindeki karşılığı "saint". Katolik, protestan dünyasında ermişler bu unvanla anılır. Batılılılar Aya Sofya'yı Saint Sophia diye de anarlar.

   "Hagia"lı bir kelime daha var: ayiasma, yani "ayazma". Kelimedeki /s/ ünsüzü /z/ olmuş Türkçede, başka bir ses değişikliğine uğramamış. Ayazma kutsal, şifalı su, kaynak, çeşme demek. Istanbul'da sadece Rum ortodoks kiliselerinde, manastırlarında bulunur. Bazı Ermeni kiliselerinde de ayazmalara rastlanır. Ama bu, başlangıçta Rum kilisesi  olduğu halde, o semtte Ermeni kilisesi bulunmadığı için padişahın emriyle  Rumlardan alınıp Ermenilere verilmesindendir. Ayazmaların her birinin birer menkıbesi vardır. Anadolu'da da bazı ayazmalar bulunmakla olmakla birlikte, daha çok  Istanbul'a özgüdür.  Suyunun şifalı olduğuna inanıldığı için ayazmalı kiliseleri her dinden, her mezhepten insanlar ziyaret eder, suyunu içer.  

    "Hagia, hagios", Istanbul'un bir köyünün eski adında  da kullanılmıştır. Bugünkü Yeşilköy semtinin eski adı olan Ayastefanos, Ermiş Stephanos'un adını taşıyordu. Bu semtteki büyük bir Latin katolik kilisesinin adı  köyün adından  dolayı Ayios Stefanos'tur, yine aynı köydeki bir Ermeni kilisesinin de Surp Stefanos (Ermenicede  "surp" aziz, ermiş, kutsal  anlamına gelir).  Isparta'nın Eğirdir ilçesinde de,  yakın bir geçmişte restore edilen bir Ayastefanos kilisesi bulunuyor.

Bülent Aksoy

22 Mayıs 2021

 

[1] Eflatun, Şölen,  çevirenler  Azra Erhat - Sabahattin Eyuboğlu, Remzi Kitabevi 1961,  s. 65. 

Yorumlar

SON EKLENEN MAKALELER

Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)!
Farklı Akıl(lar)!
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
SAMİ SELÇUK
SAMİ SELÇUK
ÖRTMENİM
ÖRTMENİM
UYUTMA YASASI
UYUTMA YASASI
HAFIZA-İ BEŞER
HAFIZA-İ BEŞER
KAIROS - SENKRON
KAIROS - SENKRON
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
MEB ve Maarif Modeli
MEB ve Maarif Modeli
SEVAN NİŞANYAN
SEVAN NİŞANYAN
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
PROKRUSTES’ in YATAĞI
PROKRUSTES’ in YATAĞI
KARNAVAL
KARNAVAL
DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!