UMUT - UTKU
Ummak/ um/ umut
Utmak/ ut/ utku
Umid/ Ümit
Mitoloji bize Pandora' nın testisi, kutusu kırılıp da içindekiler tek tek etrafa saçıldıktan sonra içeride bir tek 'umut'un kaldığını söyler. Ben bu umut denen şeyi yerinde görmek ve halini hatırını sormak istedim.
Ne sordum, ne dinledim merak ediyorsanız bu yazıyı okuyun.
UMUT sözcüğü bilindiği gibi iki heceden oluşmaktadır. “UM” ve “UT” Bunlardan ilki “ummak” diğeri “utmak” eylemi ile ilintilidir. Birbirinden ayrı ve bağımsız olan bu iki eylemin kökleri ile umut sözcüğü arasında bir bağ kurulabilir mi?
Umut ve ümit sözcükleri dilimizde biri diğerinin yerine aynı anlama gelecek şekilde kullanılmaktadır. Kız ve erkek çocuklarına sıklıkla ad olarak da verilmektedir. Ümit sözcüğü Farsçadan dilimize girmiştir. TDK 1966 Türkçe Sözlük’ te karşılığı umut olarak gösterilmektedir.
TDK Dijital Güncel Sözlük’ te umut, ummaktan doğan duygu; umu, ümit ve bu duyguyu veren kimse veya şey; ümit, olması beklenilen veya olacağı düşünülen şey; umu, ümit açıklamaları yapılmaktadır
Ferit Develioğlu 1964 ve 2023 Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik (s.1313) sözlüklerinde Farsça ümit/ ümîd sözcüğünün anlamı umut, umma olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca ümidi kesmek, ümîdvar olmak gibi kullanım örnekleri de verilmektedir.
İsmet Zeki Eyüboğlu’nun Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü (s.698)’ de bu sözcüğün Türkçeden Farsçaya Osmanlı döneminde Farsça şiir diline uyarlanarak ümmîd/ ümîd /ümit olarak alındığı ve Türkçe ummaktan umut karşılığı kullanıldığı ifade edilmektedir. Sözcük kökeninin Türkçe umut olduğunu, bazı dilcilerin bu uyarlamayı dikkate alarak sözcüğün Farsça olduğunu sandıklarını söylenmektedir.
Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı (s.500)’ de ümit sözcüğünün anlamının umut, beklenti olduğunu belirtmektedir. Farsça sözcüğün aslının umed, omed olduğunu Türkçe umut sözcüğünden alındığına ilişkin görüşün İsmet Zeki Eyuboğlu’ nun aksine dayanaktan yoksun olduğunu söylenmektedir.
Kubbealtı Lugatı’nda ve İlhan Ayverdi’ nin Misalli Büyük Türkçe Sözlük (s.3308) ‘de Ümit – Ümid ( ﺍﻣﻴﺪ) i. (Fars. umіd) anlamının arzu edilen, olması istenen bir şeyin gerçekleşebileceği ihtimâlinin verdiği rahatlatıcı, ferahlatıcı duygu, olması istenen bir şeye duyulan beklenti, umut olarak anlatılmaktadır. Sözcüğün ikinci anlamının bu duyguyu uyandıran insan olduğu belirtmektedir. Nazımda vezin gereği ümmid şeklinde de kullanılır denmektedir.
Şemseddin Sami’nin Kâmûs-î Türkî’ sinde (s.138) Farsça ümîd sözcüğünün anlamının umu, umma, emel anlamına geldiği ve şiirde bazen mîm’in teşdîdiyle okunduğu üzerinde durulmaktadır.
Tuncer Gülensoy’ un Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü’ nde sözcüğün Kazak ve Uygur dilinde ümit olarak, Farsçada umid veya ummid olarak geçtiğine işaret edilmektedir. Bunların (morfolojik) benzerlikten başka ilgilerinin bulunmadığı belirtilmektedir. Gülensoy umu ve umut ile ilgili umdu ve um-gu kök ve sözcükleri üzerinde de durmaktadır. Bunlar umut ve iyi dilek olarak anlamlandırılmaktadır. Bunların arasında umun umutlanmak, umma olmak da anlatılmaktadır. Umma olmak, bir şeye özenmek, onun olmasını umut etmek. Beklenti içinde olmak demektir. Umma olmak Anadolu ağızlarında halen yaşamaktadır.
Tuncer Gülersoy’un sözlüğünde okuduğumuz gibi bir adım daha attığımızda umsuruk sözcüğü karşımıza çıkmaktadır. Bu da umut ve düş kırıklığı anlamına gelmektedir. Umsuruk sözcüğü sevindirik olma kavramını akla getirmektedir.
Umutsuz, ümitsiz kavramları da umuttan yoksun olmayı , düşünülen şeyin gerçekleşme olasılığının az olması veya hiç olmamasını, umutlu ise bu durumun tam aksini ifade etmektedir.
İlhan Ayverdi Kubbealtı Misalli Büyük Türkçe Sözlük (s.3278-3279 ve 3280) umut sözcüğünün kökeni konusunda ikirciklidir. Bazı dilcilere göre Türkçe um-mak eyleminden türediğini, kimi dilcilere göre de Farsça umid sözcüğünden um-mak eyleminin etkisiyle türetildiğini söylemektedir.
Sanırım bu görüşlerden birini seçmek için biraz daha araştırma yapmak, eski tarihsel metinleri daha çok taramak gerekmektedir. Bu tartışmanın sonucu elbette önemlidir ancak bu yazıda varmak istediğimiz sonuç dikkate alınırsa o kadar da önemli olmamaktadır. Özetlemek gerekir ise bir umut veya ümitten söz edebilmek için önce bir düş, hayal, tasarı ya da planın varlığı ve bu planın, gerçekleşmesi için kişinin veya topluluğun belirli bir isteğinin olması (umu) gerekir. Umut gerçekleşmesi istenen bu umunun gerçekleşeceği ana kadar olan beklentinin, yaşanılan duygunun adıdır.
Bu konuyu şimdilik burada bırakıp utku sözcüğüne geçebiliriz.
İlhan Ayverdi sözlüğünde utku sözcüğü için (s.3290) (ut-mak “yenmek”ten ut-ku) yeni. Zafer. Açıklaması vardır.
TDK dijital Güncel Sözlükte utku sözcüğünün karşılığı olarak zafer sözcüğünün verilmesi ile yetinilmiştir. 1966 basımı Türkçe Sözlük’ te (s. 739) utku sözcüğünün anlamı bir çok emek ve tehlikeli uğraşmalar pahasına erişilen mutlu sonuç, zafer açıklaması yapılmıştır. Ayı sözlükte sözcüğün kökeni olan utmak eyleminin yenmek, ütmek olduğu da belirtilmiştir. Sözlükte zafer için de utku sözcüğü için yapılmış olan açıklama tekrarlanmıştır.
Bu sözlüklerde utku sözcüğünden türetilmiş olan utkan sözcüğüne hiç yer verilmemiş, muzaffer sözcüğü açıklanırken de zafer kazanmış, utkulu ifadeleri kullanılmıştır. Bu açıklamalardan öğrendiğimiz gibi 1. Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen anlamlarına gelen utkan bir erkek adı olup, şu anda ülkemizde 1148 kişi bu adı taşımaktadır. Utku adını taşıyanların sayısı da 20 bin kadardır. Ancak halkımızın severek kullandığı bu sözcüğü bu sözlüklerimiz görmezden gelmektedir. Utku ve Utkan ( Utgu-Utgan) sözcüklerinin türetilme tarihlerinin 1930’ lu yıllar olduğunu da belirtmemiz gerekmektedir. ( S. Nişanyan s.497)
Utku sözcüğünün Türkçe ve Uygurca utmak eyleminden geldiği kabul edilmektedır.
Özetlemek gerekirse utmak: Zor, çok uğraştıran ve tehlikeli bir işte elde edilen başarı veya bir oyunda yenmeyi ya da kazanmayı ifade eder. Oyunda utmak daha sonra ütmek şekline devşirilmiştir. (üttüm oynamıyorum gibi…)
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız umut kavramının kökü um, ummak ve bundan ayrı olarak utku kavramının kökü de ut ve utmak olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri iyi, güzel bir şey için beklemeyi, bekleme süresince yaşanan kuşkulu durumu diğeri ise tehlikeli ve zor işleri geride bırakıp kuşku dolu duygulardan uzak, rahat, dingin bir duyguya geçişi ifade etmektedir.
Farsça umid elbette etimolojik yönüyle çok farklı ama Türkçede elimizde ummak ve utmak gibi eylemler varsa bunları niçin yok saymalı? Kanımca yok sayılmamış tam aksine bu kökler birleştirilerek umut sözcüğü türetilmiştir.
Bu yeni sözcüklere, sonradan türetilmiş olan sözcüklere ülkemizde baştan bir tepki var. Türetme, yeni sözcükler bulma toplumsal bir gereksinimi karşılamaktadır. Bazen de o dilin özgünleşmesine, yabancı dillerin egemenliğinden kurtulmasına yardımcı olmaktadır.
Ummak ve utmak sözcükleri birbirinden ayrı görünseler de birbirini tamlayan bir anlam birlikteliği de vardır ve yukarıda bu birliktelik açıklanmaya çalışılmıştır.
Elbette bu bir görüş , İsmet Zeki Eyuboğlu’ nun yukarıda yazdığımız açıklamaları ile birlikte belki üzerinde daha çok çalışılması gerekecektir. Belki de araştırmalar bizi daha farklı bir noktaya götürecek ve biz bu düşünceden vazgeçeceğiz. Ancak bunlar için öncelikle Arapça ve Farsçadan sayısız kavram ve terim alınmıştır. O dillerin Türkçeden bir sözcük alma olasılıkları yoktur gibi görüşlerden artık uzaklaşmak gerekmektedir.
Benim anlatmaya çalıştığım yeni bir sözcük önermesi değil türetilmiş olan umut sözcüğünün 1930’lu yıllarda um ve ut söz köklerinin yanyana getirilerek oluşturulmuş olabileceği düşüncesinden ibarettir. İki eylemin kökleri birleştirilerek bir ad oluşur mu diye düşünülmemelidir. Gelmek ve geçmek, görmek ve geçmek iki ayrı eylem olmasına karşın bunların kökleri yan yana getirilerek gelgeç ve görgeç kavramları oluşturulmuştur. Belki o yılların tartışmaları ve ilgili tutanaklar, veriler bulunursa bu konuda iyi bir noktaya gelinebilir.
Dil yaşayan bir varlık olup zaman zaman eskiyen sözcüklerin bir kenara itilecek bazen de beliren gereksinimleri karşılamak için yeni türetmeler yapılacaktır. Bazen de kavram ve terimlerin kökleri yeniden incelenecek ve o kavram veya terim yeniden anlamlandırılacaktır. Bu yeniliklere ve uğraşlara kapıları kapatmamak gerekir.
Saygılarımla…
17.08.2023
Ali Can Polat