DANSÇI MAYMUNLAR
Ben Samosatalı (şimdi Adıyaman ilimize bağlı az nüfuslu Samsat ilçemiz) Loukianos’un yalancısıyım. MS 120-200* yılları arasında yaşamış hatip, vali, felsefeci, şair olan bu sivri dilli hemşehrimizin anlattığına göre: Mısırda yaşamış olan firavun krallar maymunları, maymunlarla oynamayı çok sevelermiş. Onlara türlü şaklabanlıklar yaptırırlarmış. Bilindiği gibi maymunların taklit yeteneği hayli yüksektir.
Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında bu krallardan biri bir gün maymunlara dans etmeyi öğretmiş. Maymunlar da kendilerine gösterilenleri kısa sürede öğrenmişler, yüzlerine maskeler takarak ve mor renkli giysiler giyerek dans ediyorlarmış.
Maymunların müzik eşliğinde oyun ve dans gösterisi çok başarılı bir şekilde devam ederken seyirciler arasında bulunan şakacı birisi cebinde getirdiği fındıkları maymunların arasına atmış, maymunlar bu fındıkları görünce dansçılıktan istifa etmişler ve eski hallerine dönmüşler. Dans etmeyi unutmuşlar, maskelerini söküp atmışlar ve giysilerini de yırtmışlar, kendi aralarında fındık kavgasına tutuşmuşlar. Seyirciler bu durumda artık maymun dansına değil maymunların fındık kapışmalarına kahkahalarla gülmeye, eğlenmeye başlamışlar.
Bu kıssadan günümüz insanlarının da alması gereken dersler var. İçselleştirilmemiş huylar bir süre sonra kolaylıkla terk ediliyor. İçselleştirilmemiş tutum ve davranışlar, içselleştirilmeden, ezberlenerek edinilen bilgiler unutulup gidiyor. Onların yerini daha önceden kazanılmış olan ve birçoğu genlere bile işlenmiş olan güçlü itkiler alıyor. Bunların ayrımını ve ayrıntılarını anlatmaya gerek yok ama konunun açıklığa kavuşması için şu örneği verebiliriz. Mahallede oyun oynayan çocuklar sevdikleri ve iyi oyun oynadığına inandıkları arkadaşlarının kendi takımlarının bir oyuncusu olmasını veya kendi tuttukları takımın taraftarı olmasını isterler. Bunun için o arkadaşlarına küçük armağanlar verirler. Ne var ki; çocuk daha önceden üç büyüklerden birisi için seçimini yapmış, daha açık söylemek gerekirse futbol fanatikliği konusunda “damgalanması” tamamlanmış ise sonradan yapılan aşılar tutmamakta, verilen-alınan armağanlar bir işe yaramamaktadır.
Bu örnekte olduğu gibi belli politik görüşe bağlanmış, angaje olmuş kişiler de kendilerine sonradan sağlanmış olan politik çıkarlar çok kısa sürede ters tepmekte ve bu politikacılar bağlı oldukları eski görüşlerine dönmektedirler.
Bu politikacılardan örnekler vermeye sanırım gereklilik bulunmamaktadır. Onlar çok sayıdadırlar ve sayıları sürekli artmaktadırlar. Kim olduklarını ise eminim, sizler benden daha iyi biliyorsunuzdur.
Demem odur ki; bizde politika da futbol fanatikliğinin kazanılması gibidir. İnsanlarımız çok kez kendi politik görüşlerini, kendi dinsel ve kültürel seçimlerini küçük yaşlarda üzerinde düşünmeden, eğrisi doğrusu nedir diye araştırmadan, soruşturmadan, tartışmadan içinde bulundukları aile, aşiret, okul, mahalle ortamından almakta ve bu inançlarından çok kez yaşamları boyunca kurtulamamaktadırlar.
Gelenekten, örften, adetten milliyetçiliğe, din ve mezhepçiliğe kadar birçok alanda tabulaşmış bu ön kabuller insanlarımızın düşünme yeteneklerini köreltmekte ve becerilerini de sınırlamaktadır. Bu akıl daraltıcılardan ne yapıp edip kurtulmamız gerekmektedir. Bunun için belki en çok işimize yarayan şeylerden aklımıza ilk gelen birkaç tanesi başkalarının düşüncelerine, düşüncelerini açıklamalarına saygı, hoşgörü ve empatidir. Aslında bu empati ve altruizm kavramlarının anlamlarına, kök ve kökenlerine kısa da olsa bir yolculuğa çıkmamız yararlı olacaktır. Onu da bir başka yazıda yapalım.
(*) Loukianos- Filozof Yaşamlarının Satışı/ Dirilen Ölüler veya Balıkçılar
T.İş Bankası Kültür Yayınları C. Cengiz Çevik çevirisi
07.07.2023
Ali Can Polat