DİPLOMASİ - DİPLOMA
Yeryüzünde sayısız sorunlar ve sorunların da sayısız çözümleri vardır. Sorunlar ve algılanışları farklı ve göreceli oldukları gibi çözümleri veya çözüm arayışları da aynı şekilde farklı ve değişkendirler.
Öteden beri var olan veya aniden ortaya çıkan sorunlar karşısında elde var olan yöntemlerle yetinerek çözüm arayışına girişilebileceği gibi bu sorun veya sorunların nedenlerini daha derinlere, daha gerilere giderek araştırıp varılacak sonuçlara göre ‘acaba şöyle yapsak veya böyle yapsak nasıl olur’ diye düşünerek harekete geçmek de olasıdır. Zaman zaman olaylar karşısında sessiz, tepkisiz kalmak da bir çözüm olabilmektedir.
Herkesin “Aaa ben onu biliyorum” dediği bir örnek var. Masanın üzerinde önceden çizilmiş bir rakam bulunuyor bu rakam bir uçtan bakıldığında 6 diğer uçtan bakıldığında 9’ dur. Yani masanın her iki yanında duran iki kişi aynı rakamı farklı şekilde okuyup algılamaktadır. Oysa ortada tek bir rakam bulunmaktadır.
Aslında bir astronomi terimi olan parallaxe (paralaks) konuyu daha iyi anlamada bize yardımcı olabilir. Farklı iki yerden çok uzaktaki bir noktaya yönelmiş iki doğru arasındaki açıya paralaks deniyor. Böyle bir durumda bakış açısını değiştirmek, değişmesini sağlamak ve insanların empati duygularını harekete geçirebilmek de şimdi üzerinde durduğumuz konuda bize çözüm olabilir. Kişilerin veya kurumların istem ve beklentilerini birbirlerine yaklaştırabilirsek, bakış açılarını olabilecek en aza indirebilirsek bir anlaşmaya, uzlaşmaya varabiliriz. Tüm bu çabalar olaylar karşısında duyum ve duyguları geri plana çekmekle ve aklı öne çıkarmakla olumlu bir sonuca ulaşabilir.
İnsanlar arasındaki ilişkiler ve toplumların birbirleriyle olan ilişkileri geliştikçe birbirlerine olan bağ ve bağımlılıkları arttıkça hem sorunlar ve hem de çözümler çeşitlenmektedir.
Eskinin insanları bir sorun çıktığında sorun çıkaran şeyin üzerine doğrudan gitmeyi ve o sorunu güç kullanarak ortadan kaldırmayı çözüm olarak kabul ederlerdi. Bu insanlar, daha sonraları gerek sorunların sayılarının artması ve niteliklerinin sürekli değişmesi ve gerekse kendi güçlerinin yetersizliklerinin anlaşılması karşısında başka çözümler aramaya başlamışlardır. İnsanoğlunun sorun çözme teknikleri arasında bir maymuncuk görevi yapan “acaba” sorusunu sormaya başlamaları diplomasinin de başlangıcını oluşturmuştur.
İnsanlar en başka kendi yiyeceklerini sağlayabilmek için yerden mantar, daldan meyve toplamanın yanında uçan, kaçan şeyleri de yakalayıp yemenin daha besleyici olabileceğini keşfetmişler ve fizik güçleriyle onları karada, havada ve denizde, buldukları her yerde yakalayıp yemişlerdir. Bu işin öyle kolay olmadığını ve birçok tehlikesinin de olduğunu görünce pusu, tuzak kurmasını öğrenmişlerdir. İnsanlar, örneğin; çeşitli tehlikelere karşı ürünlerini ambarda saklamışlar, ambara fareler dadanınca tek tek fareleri öldürmeye girişmişler ancak bu sorunla böyle baş edemeyeceklerini anlayınca da bu kez kedi beslemeye başlamışlardır. Aynı şekilde komşu kral, topraklarına saldırıp işgal edince veya ürünlerine el koyunca doğrudan savaş açmışlar dişe diş bir çözüm arayışına girmişlerdir.
Ancak zaman içinde insanlar sorun olarak algıladıkları şeylerden kurtulmak için savaşın da çok da iyi bir şey olmadığını kavramışlardır. Nitekim Pirus Roma’ya karşı kazandığı savaş sonrasında büyük ve ağır kayıplarını görüp keşke kazanmasaydım demiş ve bir daha böyle bir zafer kazanmamak için dua etmiştir. İnsanlar bu ve benzer durumlar karşısında aralarında bazı sınırlar çizmişler, anlaşmalar yapmışlardır. Sorun olarak ortaya çıkan olaylar nedeniyle anlaşmaların yanlış anlamalara yer verip yeniden al takke ver külah savaş olmasın diye birbirlerine gönderdikleri elçiler aracılığı ile son bir kez daha konuşmanın yararlı olabileceğini düşünmüşlerdir. Sözlü ya da yazılı iletişim yollarını açık tutarak sıcak bir çatışmayı, savaşı önlemeye çalışmışlardır.
Her ülkenin, her devletin diğer devletlerle olan ilişkileri o ülkenin dış politikası, dış siyaseti demektir. Bu politikaların yürütülme yöntemi de diplomasidir. Diplomasi her ülkenin elçileri, diplomatları veya yabancı ülkelerde oluşturdukları lobi faaliyetleriyle yürütülmektedir.
İşte diplomasi denen şey böyle bir gereksinim sonucu ortaya çıkmıştır. Modern hukuk uygulamalarında dava açılmadan önce arabuluculuk kurumlarına başvurulması da sorunu kısa yoldan hukuki görüşmeler yöntemiyle çözme isteğinden (bir tür diplomasi)’ den başka bir şey değildir. Diplomasinin araçlarından birisi de kuşkusuz dildir. Diplomatlar ortak diplomasi dilinin inceliklerini en iyi bilen, bilmesi gereken kişilerdir.
TDK Güncel Sözlük’ e göre diplomasi, dilimize Fransızca diplomatie sözcüğünden alınmıştır. Anlamları:
1. Uluslararası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünü.
2.Yabancı bir ülkede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı; diplomatlık.
3.Bu işte çalışan kimsenin görevi, mesleği; diplomatlık:
4.Bu görevlilerin oluşturduğu topluluk.
5. Mecaz olarak da güç bir görüşme sırasında gösterilen ustalık ve beceriklilik.
Fransızca diplomatie/ Science des intérêts des rapports internationaux. Habilitè dans les négociations/ Uluslararası ilişkilerin çıkarları bilimi ve müzakerelerde beceri sözcüklerinden dilimize girmiştir.
Diplôme, her türlü resmi evrak, vesika, berat, ruhsat sözcüklerinden alınmıştır. Fransızcaya da bu sözcük Eski Yunanca díplōma δίπλωμα "ikiye katlanmış şey, özellikle parşömen; katlanmış evrak, dosya, berat" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca diplóō διπλόω "ikiye katlamak" fiilinden + ma sonekiyle türetilmiştir. Yunanca bu eylem Eski Yunanca di- δι- "iki" ve Eski Yunanca ploō πλοω "katlamak" sözcüklerinin bileşiğidir.
Fransızca diplomatique: (Dış siyâsetle ilgili, diplomasiyle ilgili: Diplomatik dil,
diplomatik kurye, diplomatik ilişkiler, görüşmeler gibi veya diplomatik pasaport gibi şeyleri ifade etmektedir.
Diplomatik dokunulmazlık: Diplomatlara veya diplomasi ile ilgili belli görevler üstlenmiş görevlilere tanınan cezâî, hükmî ve idârî cezasızlık, hukuksal bir ayrıcalık anlamını taşımaktadır.
Fransızca Corps diplomatique/ Carriere diplomatique/ kordiplomatik: Bir yerdeki elçi ve elçilik görevlileri topluluğu, diplomatlar topluluğunu ifade etmek için kullanılır.
Diplomasi sözcüğü daha çok uluslararası ilişkiler için kullanılmış olsa da aslında her türlü ikili veya çoklu insan ilişkileri için de aynı şekilde geçerlidir. Diplomatik dil veya diplomasi dili yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi yaşamın diğer alanlarında da geçerlidir. Diplomasi dili uzmanlık dilidir. Teknik terim ve ifadeleri ayrıca görüşme yöntemleri kendine özgüdür. Dil olarak daha önceleri Fransızca esas alınıyordu ama İngilizcenin yaygınlaşması ve uluslararası ilişkilerdeki başkaca değişiklikler sonrasında İngilizce öne çıkmıştır.
Uluslararası diplomasi doğu Akdeniz çevresinde başlamıştır. Ancak bunlar hep sınırlı kalmış, kurumsallaşma sağlanamamıştır. Kadeş Savaşı sonrasında Hititler ile Mısırlılar arasında ilişkileri diplomasi olarak değerlendirmek gerekmektedir.
Diplomasi için silahların susması, her türlü şiddetin sona ermesi bunların yerine iletişim yollarının açılması ilk ve en önemli koşuldur. Nitekim bir Kadeş antlaşması savaş sona erdikten sonra yapılabilmiştir.
Bu kavramın şekillenmesine en çok katkısı olan Helas site devletleri olmuştur. Bu siteler sayı olarak çoktu ve aralarındaki sorunlar da çoktu. Bu ilişkiler siteleri savaşmak yerine anlaşmaya zorladı. Terimin ilk orada şekillenişinin nedeni de budur.
Bundan sonrası diplomasinin tarihi, zaman içinde geçirdiği evreler ve bir “meslek” olarak nasıl yapıldığına ilişkin bir bilim dalıdır. Bu da yazımızın amacını hayli aşmaktadır.
Diplomasi sözcüğünün kök ve kökenleri yanında anlamını birkaç cümle ile özetleyerek toparlayabiliriz.
Diplomasi aynı şeye veya olaya başka açılardan bakmayı, var olandan başka türlü tanımlamayı ve bu yeni tanımlara göre yeni çözüm yolları arayıp bulmayı amaçlar. Bu işi, görevi üstlenen diplomatların başlıca ödevleri ait oldukları devlet veya kurumu yahut kuruluşu en iyi şekilde temsil etmek ve bu örgütlerin çıkarlarını her zaman en ön planda tutmaktır. Diplomatların kişisel inisiyatif kullandıkları alanlar her zaman çok sınırlıdır. Bazen ‘kazın geleceği yerden tavuk esirgenmez’ örneğinde olduğu gibi yaptıkları jestleri satranç masasındaki piyonları ileriye sürme olarak değerlendirmek gerekmektedir. Diplomatların en büyük sorumlulukları da temsil ettikleri devletin çıkarlarına aykırı bir söz söylememektir. Diplomatlar, majiskül harf yerine her zaman küçük harflerle konuşup yazan, yazışan kişilerdir. Diplomatların sinirlerinin yarısı alınmıştır. Onlar en çok sinirli oldukları zaman bile gülmeyi elden bırakmayan kimselerdir. Bu işi en iyi yapanlardan birinin diplomatların piri diyebileceğimiz bir kişinin adını anarak konumuzun diğer kavramına geçelim. Charles-Maurice de Talleyrand-Périgord’u da başka bir yazımıza bırakalım.
Yukarıda da değinildiği gibi diplomasi sözcüğü eski Yunancadan ve Latinceden türetilmiştir. Diplomasi ile diploma sözcüklerinin kaynağı, kökeni aynıdır. Diploma sözcüğünün anlamı, bir okul veya öğrenim programını başarıyla tamamlayan bir kimseye bir derece veya unvanı kullanmaya hak kazandığını, bir iş, sanat veya meslek dalında çalışabilme yetkisini elde ettiğini belirtmek için o öğretim kurumu veya bir kurul tarafından düzenlenip verilen belgedir.
Sözcüğün kökeni Eski Yunan'da "iki levha arasına yazılmış hukuk sözleşmesi" anlamında díplōma /δίπλωμα’ dır. Fransızcası diplôme’dur Bizim dilimize İtalyancadaki şekliyle diploma olarak girmiştir. Sözcüğün ilk dönemdeki anlamı ikiye katlanmış şey, katlanmış kâğıt, parşömen, katlanmış evrak, ruhsatname, dosya ve berat gibi anlamlar taşır. Latincede ise tavsiyename veya yetki belgesi ayrıcalık olarak kullanılmış. Osmanlı döneminde de izin belgesi, icazetname, şehadetnâme, tasdikname, mezuniyet belgesi, berat ve ruhsat sözcüklerinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır.
Diploma, sahibi için bir liyakat belgesidir. Kişinin o işi yapmaya ehil olduğunu, uzman olduğunu gösterir. Diploma karşı taraflar için de bir güven, itimat, inanırlık kaynağıdır.
Diploma bir mesleği yapabilmenin birçok kez ön koşulu olarak kabul edilmektedir. Diploma halkın saygı duyduğu kurum ve kuruluşların bir kişinin bilgi, beceri ve deneyimi ile o işi yapabileceğinin onaylandığını göstermektedir. Diploma halkın o kişi veya kuruluşa olan, olması gereken güveninin bir simgesidir. Ehil olmayan, ehliyeti bulunmayan, örneğin hekimlik için bir eğitim görmeyen, hekimlik bilgi ve becerisi bulunmayan bir kimsenin bir hastalığa koyacağı tanıya veya uygulayacağı tedaviye güvenilemez. Topluluk halinde yaşamanın ön koşulu işlerin işi bilenler eliyle yapılmasıdır.
Bilindiği gibi son zamanlarda sahte hekimler, sahte avukatlar, sahte öğretmenler vb. ları çıkmaya başlamışlardır. Bu kimseler toplumun kabul ettiği kurallara, nomosa aykırı hareket etmektedirler. Yalan söylemekte o mesleği yapmak için gerekli eğitimi almadığı veya alıp da başarılı olamadığı hallerde sahte belgelerle halkı aldatmakta ve halkın sağlığını ve halkın güvendiği kuralları açıkça çiğnemektedir. Bunu kişisel çıkar sağlamak için yapmaktadır. Bu kişisel çıkar maddi çıkar olabileceği gibi itibarlı görünmek çıkarı da olabilir. Diploma olmadan varmış gibi bir göreve atanmak veya o görevi yapmak o konuda eğitim gören kişilerin de hakkını yemektir.
Diploma sahteciliğini yapan kimsenin kendisine de güveni yoktur. O diplomaya hak kazanacak eğitim ve öğretimde başarılı olamayacağını kendisi bilmektedir.
Örneğin bir seçime diploması olmadığı halde varmış gibi aday olmak halkın güvenini kötüye kullanmanın dışında ayrıca diğer adayların seçilme olasılıklarını da doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Diploma bu nedenlerle çok önemlidir. Diploma etik ve ahlak felsefesinin en önemli sorunsallarından birini oluşturmaktadır.
Elbette bir toplumun kurallarının başında hukuk kuralları, yasalar ve yönetmelikler gelir. Ancak bu kurallar testi kırıldığında varlıklarını gösterirler. Başka zamanlarda kara kara kitapların sayfalarına yazılmış sözcükler olarak kalırlar. Toplumda tek tek bireylerin kafasında yer etmiş olan kurallar ise hukuk kurallarını da kucaklayan verilen söz ve verilmiş olan sözün tutulmasıdır. Eşitlik, dürüstlük, adil olma ve bu kavramların üstünlüğüdür. Bu kavramlar birlikte bir arada gelerek bireyler arasında ve bireylerle yöneticiler arasında bir güven oluştururlar. Şiddetin dışlandığı bu güven ortamı toplumun barış, huzur ve refahıdır.
02.09.2023
Ali Can Polat