LOJİ'LER
Yunanca çok esnek bir dil. Daha doğrusu, işlene işlene iyice esnetilmiş bir dil. Bunun en belirgin göstergesi bu dildeki birçok kelimenin anlamını bağlamına göre kazanıyor olmasıdır. Bu esnek kelimelerden biri de logos. Şu anlamlara geliyor: a) söz söyleme, söz, anlamlı söz, kelam, konuşma; b) akıl, akla vurma, akıl yürütme, düşünce, kavram; c) oran, orantı, oranlama, ölçüp biçme, hesaplama, sayma; d) bir konu üzerinde çalışma, konuyu inceleme, ele alma. İlk anlamı a şıkkındaki. Öteki anlamları sonradan bunun üstüne binmiş.
Logos, Hint-Avrupa kök dilinde, "bir araya getirme, toplama" anlamına gelen legein birimine dayanıyor. Birimin ana biçimi *leg. Türevleri, "kelimeleri, sözleri seçme" fikrinden "konuşma" anlamını üretiyor. Aynı kökün "seçme" damarının "entelektüel" kelimesini türettiğini aynı adlı bölümde görmüştük. Log-o biçimi de başta logos olmak üzere ona bağlı kelimeleri veriyor.
Logos felsefede evreni yöneten, yönlendiren akla dayalı ilke diye tanımlanır.
Kutsal Kitap'ta da kullanılmıştır. Yuhanna İncili'nin birinci ayeti şöyle: "Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi, Söz Tanrı'ydı." Kutsal Kitap ilkin Yunan dilinde yazıya geçirilmişti. Burada Türkçeye "söz" (eski çevirisinde "kelâm"), İngilizceye "word" diye çevrilen kelimenin Yunanca aslı "logos"tur. İsa'da kişileşen kutsal söz ya da akıl (Tanrı'nın aklı elbette) anlamına gelir Hıristiyan ilahiyatında.
Bu terimin İslam ilahiyatındaki karşılığı "kelâm". Bu da aynı anlamda: söz, yani Allah sözü, kelimetullah.
Logic, yani mantık (mantık bilimi) terimin "akıl, akıl yürütme" damarından çıkıyor; ama "hesaplama" da var işin içinde (aşağıda göreceğimiz "lojistik" bununla ilintili). .
Logos'ta dile gelen bu anlamlar demetinden çıkan sayısız kelime var batı dillerinde. Bunlardan Türkçeye geçenler hiç de az değil. Şunlar geçmiş:
Monolog (bir, tek + —) ise bir kişinin tek başına konuşması. Diyalog (iki + söz): iki kişinin (karşılıklı) konuşması. Felsefede gitgide zenginleştirilip olgunlaştırılan "diyalektik" kavramı da buradan, diyalogdan çıkıyor. Doğruya varmak için diyalektik kavramını ilk kez uygulayan Sokrates'in yöntemi diyaloga dayanıyordu.
Katalog: kökteki kelimenin anlamı yine "söyleme". Baştaki önek cata- ise kökün bildirdiği anlamı güçlendirmek, pekiştirmek. Dolayısıyla katalog, her şeyi söyleyen, bildiren anlamına geliyor.
Prologue ile epilogue da prolog, epilog yazımlarıyla sözlüklerimize girmiş. Birinci kelimenin başındaki önek, "önde", ikincisinin başındaki "sonda" anlamında. Prolog, bir edebiyat, tiyatro, musıki eserinin önsöze benzer açılış bölümüdür; Türkçesi ön deyiş. Epilog ise tersi, yani bir kitabın sonunda yer alan ya da bir oyunun sonunda eserin yorumu yerine geçen kapanış bölümü; Türkçesi son söz.
Totoloji (İng, Fr. tautology, tautologie): kuram dilinde Türkçede de kullanılan bu terim Kubbealtı Sözlüğü'ne bu yazımla alınmış. Kuruluşu şöyle: tauto, "aynı" + söz. Aynı söz, eş söz, eş deyi anlamında. Yunanca "taut", "to auto"nun kısaltması, "to", İngilizcedeki "the" gibi bir tanımlık. Bir felsefe ve mantık terimi. Şöyle tanımlanır: aynı anlamı değişik sözlerle dile getirme; yineleme, fazlalık; ispatlamak üzere ortaya konan bir önermenin verilen ya da aynı değerde terimlerle tekrarlanması; mantıkta kıyaslama sırasında, ispatlanması gereken şeyin ispatlama işleminde kullanılması.
Logo, kelime demek. Bir resim ya da harflerden oluşan işaret, marka, bir kuruluşun adının simge niteliği taşıyan özel biçimidir. TDK "imlek" karşılığını teklif ediyor.
Analoji (ana, "[bir şeye] göre, ona dayanarak + oran, oranlama): mantıkta bir şeyi başka bir şeyle gösterdiği ortak özelliklere bakarak aralarında benzerlik kurma; iki şey arasındaki benzerliğe dayanarak birisi hakkındaki yargıyı öbürüne uygulama; benzerliği bir ilke olarak kullanarak sonuç çıkarma demek. Türkçede kullanılan "benzeşim, benzeştirme, andırma, örnekseme" karşılıkları batı dillerindeki anlamına uygun. Örneğin "Türk kuşu" mecazı kuşlarla uçak arasında kurulan bir analojiye dayanır. Terimin bir türevi olan analog, başka bir şeye benzetmeye elverişli olan, benzer, eş demek.
Homolog (İng / Fr. homologue): (homo, "aynı" + oranlama, akla vurma). Bu teknik terim TDK sözlüğüne girmiş. İşlevi, yapısı ile eşdeğerde; başka bir şeyin tam anlamıyla yerini tutan demek. Bir örnek verelim: insan organizmasındaki bir biyolojik unsurun hayvan organizmasında bir homologunun bulunması ya da bulunmaması.
Logaritma'nın kuruluşu: oranlama, hesaplama, sayma + arithmos, sayı. Sayı sayma sanatı anlamına gelen bu matematik terimini onyedinci yüzyılda İskoç matematikçi John Napier türetmiş.
Antoloji'deki logos'un anlamı ise "derleme, toplama"; birinci bileşen olan anthos da "çiçek" demek; ikisi birden "derlenmiş çiçekler, çiçek demeti". Geç dönem Yunancasında mecazi bir anlam kazanmış: şiir çiçekleri, yani değişik şairlerden derlenmiş kısa şiirler, özlü deyişler. Farsçası gul deste. Bu terim güldeste olarak Türkçede kullanılmıştır. Farsça terim Yunanca aslına çok yakın. Yunanca terimin çevirisi olduğu fikrini uyandırıyor. Antoloji onyedinci yüzyılın ortalarında ya Latincede ya da Fransızcada bugünkü anlamını kazanmış. Türkçede bugün "seçki" deniyor.
Logos bir bileşen olarak bilim ya da bilgi dallarının adlandırılmasına yarıyor: sosyoloji, psikoloji, müzikoloji gibi... Bu ve benzeri bilim dallarının adları Türkçeleştirilirken "—bilim, ya da bilimi" kelimesi ekleniyor: toplumbilimi, ruhbilimi, müzikbilimi... Bu gibi yerleşik bilimlerin adlarında kullanılması doğal. Ama logy batı dillerinde sadece yerleşik, oturmuş bilgi dallarının adlandırılmasında değil, bağımsız bir bilim sayılmayan, belirli bir alandaki —bilimsel olsun olmasın— çalışmaların, faaliyetlerin adlandırılmasında da kullanılıyor. Herhangi bir ilgi alanı "—loji" olabiliyor. Aynı bileşen, "antoloji"de olduğu gibi "derleme, toplama, bir araya getirme" anlamını verecek biçimde başka kelimelere ekleniyor. Bu yüzden batı dillerindeki her logy'nin "bilim" diye Türkçeleştirilmesi kavramı yerine oturtmuyor. Her logy bilim değil. Örneğin, "teoloji"nin yerleşik karşılığı ilahiyat. Bunu kullanmayıp yerine "tanrıbilim" denmesi birbiriyle uzlaştırılamayacak iki kelimeyi birleştirmiş oluyor. Bir inanç konusudur Tanrı; bilimin konusu değildir. Dahası var: batı dillerindeki theology "Tanrı'nın bilimi" anlamına da gelmiyor. Bu terimdeki logy, söz, kelâm demektir. Bu bakımdan, theology "kelimetullah" ile eşanlamlı olur. Öte yandan, logos, yani söz, kelâm aynı zamanda "akıl" demek olduğuna göre, terimimiz burada da "Tanrı'nın aklı, Tanrı'nın bilgeliği, hikmeti" anlamını kazanır. Tanrıbilim yanlış bir türetme.
Felsefede fenomonoloji yerine "görüngübilim", ontoloji yerine "varlıkbilim", dilbiliminde morphology yerine "biçimbilim" deniyor. Bunlar birer bilim dalı değil, birer kuram, öğreti, ya da kavram. Öte yandan, logy' siz inceleme konularına da "bilim" dendiği oluyor; hermeneutics karşılığında "yorumbilim", semantics karşılığında "anlambilim", "stylistics" karşılığında da "biçembilim" denmesi de yerinde değil. Bunların da bağımsız birer "bilim" olmadığı ortada. Bunlar gibi, daha geniş kapsamlı bir bilim dalına bağlı konuların "konu + bilgisi" ile karşılanması daha uygun olmaz mı? TDK sözlüğü "kriminoloji" için "suç bilimi" demiş. Bu da en azından kulağa tuhaf geliyor. Aynı sözlük "terminoloji"yi, i) terimler dizgesi, ii) terim bilimi ile karşılıyor. Birinci karşılık bağlamı veriyor, yerinde; ama "terim bilimi" diye bir bilim dalı yok. Bağlamı göz önünde tutmak önemli. "Epistemoloji" terimi karşılığında kullandığımız "bilgi kuramı", bağlamın göz önünde tutulmasına güzel bir örnektir. Tıptaki logy'leri "konu + hastalıkları" biçiminde çeviriyoruz zaten.
Logy'lerin tümünün ( —bilim / bilimi) ya da (— bilgisi) diye çevrilemeyeceği açık. Herhangi bir ilgi alanı bu bileşenle adlandırılabiliyor batı dillerinde. Numerology, ecclesiology, eschatology, martryology, demonology, thanatology gibi bilim denemeyecek konular, bunlara benzer daha niceleri birer teknik terim olarak değil, "mealen" Türkçeye çevrilebilir ancak.
Logy bileşeni kullanıla kullanıla, bir bilim dalını adlandırırken bile bir anlam genişlemesi gösterip her zaman bilim dalının kendisini nitelendirmeyebiliyor. Örneğin, "halkın psikolojisi" sözünde kastedilen şey bilim dalının kendisi değil, bilim dalının nesnesi olan ruh halidir. Ekoloji sadece biyolojinin bir dalı değil, doğal çevrenin kendisini, çevre duyarlığını da nitelendirir. Sosyoloji terimi de her zaman bilim dalı anlamında değil, toplumsal durum, toplumsal olgular anlamında da kullanılır. Bu türden anlam genişlemelerini fark edemeyen bazı çevirmenlerin bu anlamdaki loji'leri de "... + bilim" diye çevirdiklerini görüyoruz.
Bilimlerin ya da çalışma alanlarının adlandırılmasında kullanılan bir ek daha var batı dillerinde: —ics / ique(s) ya da —ic / ik. Onun işlevleri de şöyle: i) çalışma, inceleme alanı, ii) hüner, ustalık, iii) uygulama alanı, faaliyet alanı.
Aritmetik, matematik, fizik bu yapıdaki en eski terimler arasında. İlk ikisinin kaynağını matematik terimlerinin kökeni konusundaki metinde görmüştük. Üçüncüsü, "doğal şeyler" demek Yunancada. Bu yapıdaki terimlerin büyük çoğunluğu hem isim, hem sıfat olarak kullanılıyor Türkçede; lojistik, diyalektik, istatistik, lengüistik, kozmetik, elektronik, akrobatik, akustik, aerobik gibi. İsim olarak kullanıldığında İngilizceyle Fransızcada bunlara sırasıyla ics / ique(s) takıları ekleniyor.
Eğri harfli kelimelerden ilki olan lojistik de aynı kökten çıkıyor. Kökün "hesaplama, hesap kitap işi" damarı ("akıl"ın yardımıyla) devreye giriyor burada. Türkçede daha çok askerlik alanında kullanılıyor. Askerlik bilgisinin savaşta ya da bir harekât sırasında bir ordunun yeme içme, barınma, sağlık, haberleşme gibi ihtiyaçlarının en etkili biçimde karşılanmasını sağlayan dalıdır. Genel Kurmay Başkanlığındaki Lojistik Dairesi bu hizmetle görevlidir. Askerlik dışında, ticari hayatta da kullanılıyor. Malların, hizmetlerin üretim sürecinden başlayıp tüketicilere kadar kusursuz, hatasız bir biçimde ulaştırılması için yürütülen planlama ve örgütlendirme ilkelerini kapsayan çalışmalar diye tanımlanıyor. Bazı üniversitelerde lojistik bölümleri kurulmuştur. Lojistik, logic, yani mantık biliminin de bir terimi. Modern mantık anlamında kullanılır.
Sözü bağlayalım. Yüzlerce logy / logie var batı dillerinde, bunların bir kısmı "bilim" denmeden, "konu adı + çalışmaları" biçiminde çevrilebilir. İngilizcenin bu alanda Türkçeye bir yardımı olabilir. Çoğu bağımsız bir bilim dalı sayılamayan ama akademik inceleme konusu olan dallar İngilizcede bir süredir "... + studies" kuruluşuyla adlandırılıyor; cultural studies (kültürel araştırmalar), gender studies (cinsiyet çalışmaları), women's studies (kadın araştırmaları) gibi. Biz bunları İngilizcesine bağlı kalarak (... çalışmaları, araştırmaları, incelemeleri) diye çeviriyoruz tabii. Ama bu yapıyı sadece buralarda değil, yersiz kaçan loji'lerin, - ik'lerin yerine de kullanabilmeliyiz.
Bülent Aksoy
7 Kasım 2021