Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

"Modern"in Geçmişi, Bugünü

"Modern" kelimesi Latince. Kelimenin kökeni olan modus "ölçü" demek. Önce bu kökten türeyen, Türkçeye girmiş kelimelere bir göz atalım.

   Model: küçük ölçü, örneklik, kalıp, standart.

   Moda: ölçüyü tutturan, zamana uygun, Fransızca "la mode"dan; tersi démodé,  zamanı geçmiş.

   Moderato: musıki terimi. Ölçülü, ılımlı, orta hızda. Musıki icrasında "allegretto"dan  ağırca, "andante"den kıvrakça.

   Moderator: ölçüyü koruyan. Türkçedeki anlamıyla, bir tartışmada dengeyi korumakla görevli, ölçünün kaçmamasını sağlayan yönetici.   

   Module / Modül: modus biriminin küçültme takısı almış biçimi, yani küçük ölçü. Uzay aracının parçalarından biri, ama gerektiğinde kendi başına işleyebilen bir bölümü.  

  Mode / mod: musıki terimi. Yine Latince modus'ten türeyen bir Fransızca kelime. Uygun ölçü, yol, tarz, üslup.  Eski Yunan ve Orta Çağ kilise musıkilerinde bir sekizli ses dizisinin ezgilendirmeye elverişli bölümlendirmelerinden her biri. Bizdeki "makam"ın dengi olan bir terim. Böyle bir musıki türüne  "modal musıki" deniyor.    

  Modulation / modülasyon: ölçüyü değiştirme.  Bestecinin belirli bir ses dizisinden başka bir diziye, örneğin do minörden  re minöre geçmesi; Türkçede "geçki" ya da "makam geçkisi".

  Modem: 1937de türetilen, sesin yayılmasıyla ilgili teknik bir terim. "Modulator"un ("kurallara göre ölçen, düzenleyen)  kısaltılmış hali.

  Komodin / (Fr) commode, commodine: ilk anlamı "uygun, elverişli ölçülerde". Onyedinci yüzyılda, özellikle Fransa'da şık giyimli kadınların başlarına geçirdikleri bir çeşit başlık. Bir yüzyıl sonra, çekmeceleri olan bir çeşit dolap, şifoniyer.  

    Modus biriminin zarfı olan modo, "ölçüye göre" demek. Kelimenin bu biçimi zamanla "şimdi" anlamına gelmiş. Orta Çağda, kelimenin sıfatı olan modernus türetilmiş. Bu sıfat ilkin "şu içinde bulunduğumuz an" anlamında kullanılmış, fakat aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra, onaltıncı yüzyıl sona ermeden anlamı genişletilip "şu içinde bulunduğumuz çağ" anlamında kullanılmaya başlamış.

   Modernus sıfatı ilkin  beşinci yüzyılda, tektanrılı Hıristiyanlık çağını çoktanrılı Roma çağından ayırmak için kullanılmış. Eski Roma çağı sona erdiği zaman Hıristiyanlık çoktanrıcılığa göre "modern"di.  Ama onsekizinci yüzyıla gelindiğinde, Orta Çağa göre modern olan Aydınlanma çağıydı artık.  Demek ki, esnetilebilip yeni bir dünyayı tanımlayabilen bir  kavram modern. Bu uyarlamalarda, İlk Çağa göre Orta Çağ moderndir; ama Orta  Çağa göre de Yeni Çağ (Aydınlanma Çağı). Fakat hangi çağı nitelerken kullanılmış olursa olsun, "modern"in çekirdek anlamı değişmiyor: zamanın ölçüsü. Zamanın  ölçüsü derken şu anlam da gizli bu kavramda:  geçip giden, bizden uzaklaşmış olan zamanın değil,  yakın geçmişi de yok saymayan bir şimdiki zamanın ölçüsü...

   Modern kavramının esnetilebilen bir anlamı var. Yalnızca tarihin belli başlı çağlarındaki büyük değişimleri nitelendirmiyor; belirli çağın içinde kalan ama bir görüşün, bir tutumun eskidiği, belirli bir konuda yeni adımlar atıldığı, yeninin eskiyi geçersizleştirdiği daha kısa süreli dönemlere de uyarlanabiliyor.      

   Modern'in karşıtı "antik" (eski); İngilizce ancient, Fransızca ancien, Osmanlı Türkçesinde kadîm. Antik, hem Orta Çağın, hem de modern'in karşıtı olarak Avrupa'da sık sık kullanılmıştır. Bugün "modern demokrasi" derken  bu kavramı Antik  Yunan demokrasisinin karşıtı olarak kullanıyoruz

   İngilizcede de, Fransızcada da kelimenin çoğul bir kullanımı var: modernler. Modernler  burada geleneksel değerlerden, eski üsluplardan kopmuş olanları nitelendirir.  Onyedinci yüzyılda Fransa ile İngiltere'de  hararetli bir edebiyat kavgası kopmuştu "Eskiler" ile "Modernler"  arasında (des Anciens et des modernes / Ancients and Moderns). Eskiler, Antik  Yunan-Roma edebiyatlarının benzersiz derecede mükemmel örnekler bıraktığını; modernler ise, buna heyecanla karşı çıkarak eski sanatın da aşılacağını ileri sürmüşlerdi.        

    Modern'in üç yaygın türevi var: premodern,  modernite (İngilizce modernity) ile modernism. Birincisi, genel olarak, modern öncesini nitelendirir. Modern olma  durumu anlamına gelen ikincisi, premodern'in  karşıtı olan toplumsal, iktisadi, ideolojik yapılar anlamındadır. Üçüncüsü ise,  ondokuzuncu yüzyılın sonlarıyla yirminci yüzyıl başlarında güzel sanatlarda (edebiyat, tiyatro, musıki, resim, mimarlık, heykeltıraşlık) ortaya çıkan, eski sanat göreneklerine sırt çevirmiş olan, yenilikçi üslupları, avant-garde akımları nitelendirir.   

    Modern denince, üç yüzyıldır Aydınlanma çağı, Tanrı-merkezli bir dünyadan insan-merkezli bir dünyaya geçişi temsil eden "akıl çağı" kastedilir Avrupa'da.  Ama bu çağın da bir öncesi ile sonrası var: öncesinde Rönesans, Reform;  aynı çağın ürünü olan Fransız Devriminin ilkeleri; sonrasında ise Sanayi Devrimi. Bütün bu büyük dönüşümleri kapsamına alır modern.     

    Öte yandan, kullanımı 1960'larda yaygınlaşan bir  "postmodern" terimi var. Akıl Çağını sorgulayan, o çağa eleştirel bir gözle bakan, o çağın artık aşıldığını dile getiren bir tavır, bir kavram ya da perspektif  bu. 1970'lerden bu yana modern, modernity, modernism terimleri daha çok,  postmodern(ity), postmodernism dolayısıyla tartışılıyor. Bu yeni terimler  olmadan "modern"den bahsetmek zorlaştı. Batı dünyasında ortaya çıkan her türden yenilikçiliğin ya da genel olarak,  içinde bulunduğumuz dünyanın "modern / modernite" diye tanımlanmasının bugün artık hiçbir anlamı kalmamıştır dense yeridir.                           

     Modern kelimesi Türkçede ilkin "asrî" kelimesiyle karşılanmış. Ama ne zaman? Yirminci yüzyıl başlarında!  Mustafa Nihat Özön  Osmanlıca-Türkçe Sözlük'te asrî kelimesinin "yirminci yüzyılda Fransızcadan moderne  karşılığında kullanıldığını" belirtiyor. Bu terimi ilk kez kimin kullandığı bilinmiyor. Aslında "asrî"nin kaynağı olan "asır" bile çok yeni bir terim o zaman. Geçerken şunu da ekleyelim: Arapça kökenli "asır", zaman, devir, çağ anlamında kullanılıyordu eski Türkçede, yüz yıllık süre anlamı ise ondokuzuncu yüzyıl sonlarında türetiliyor. Şemsettin Sami Kamûs-ı Türkî'de (1900)  "asrın müddeti muayyen olmayıp, bir tarihin beher yüz senesine, yani karn ve mi'eye asır denmesi galattır" diyor, yani "dil yanlışı" diye nitelendiriyor. Daha önce "yüzyıl" anlamında kullanılan kelimeler "karn" ile "mi'e"ymiş.    

   Asrîlik, tutucu çevrelerin gözünde  makbul sayılmayan bir kavram. Niyazi Berkes yazıyor:  "Bu sözcük [asrîlik] secularism sözcüğünün kapsadığı anlamı taşırsa da, Cumhuriyet döneminden önceki dönemde 'çağa uymak' ya da 'onun gereklerine uyacak biçimde değişmek' anlamı, dincilerin elinde  kötü bir kavram durumuna getirilmişti. 'Asrîlik', züppelik, köksüzlük, yüzeysellik, dinsizlik anlamlarına gelmeye başladı".[1]

   Yine Berkes'ten, Ziya Gökalp'in bu kelimenin olumsuz çağrışımlarından kurtulabilmek için  aynı kökten "muasır" kelimesini kullanmaya başladığını  öğreniyoruz. Nitekim,  Gökalp 1913-1914 yıllarında Türk Yurdu dergisinde yayımlanan dizi makalelerini 1918'de Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak adıyla kitaplaştırmıştı. Gökalp bu kitapta "muasırlaşmak"ı modernisation karşılığında kullandığını ayraç içinde belirtir. Aynı eserde yine modernleşme karşılığında "asrîyet" terimini de kullanmış. Bunların yanında iki yerde "âsri"yi de kullandığını görüyoruz. Gökalp muasırlaşmak derken bilim ("fen" diyor o) ile  teknolojide modernleşmeyi anlıyor.

    Şüphesiz, Gökalp  bu terimleri olumlu bir anlamda kullanıyordu. Fakat daha sonra "asrî" ile "muasır"ın anlamları ayrıştı. Asrî, "modern" olarak kalırken; "muasır" çağdaş, yani aynı çağdan  anlamında kullanılmaya başladı. Asrî, Cumhuriyet'in erken döneminde gerek gündelik dilde,  gerekse romanlarda sık sık kullanıldı; asrî hayat, asrî adam, asrî baba (otoriter olmayan), asrî kadın, asrî terbiye, asrî ev döşemesi, asrî düğün (yani bir düğün salonunda düzenlenen çalgılı danslı  düğün), asrî nikâh (yani belediye  nikâhı) gibi. Bu kelime, kullanıldıkça içeriği biraz uysallaşmış olsa da, olumsuz çağrışımlardan uzun zaman kurtulamadı. TDK'nin 1995'te çıkan Örnekleriyle Türkçe Sözlük' ünde "âsrî"nin yan anlamı şöyle verilmiş: "giyim, kuşam ve davranışlarında aşırıca, hoppaca."

   Artık  her anlamıyla eskimiş bir kelime asrî,  kullanımdan düşmüş gibi, anlamını bilenler de çok azaldı. Fakat kelimenin geçmişini bilmek faydalı. "Muasır"ın ise  herhangi bir olumsuz çağrışımı yok. Anlamı bilenlerin de sayısı çok.  Atatürk'ün  "Millî kültürümüzü muasır medeniyet  [yani çağdaş uygarlık]  seviyesinin üstüne çıkaracağız" sözü dolayısıyla da sık sık hatırlanıyor. 

   Modern kelimesinin altını üstünü kurcalarken tarihî, toplumsal oluşumlara bir göz atmamak olmaz. Geniş anlamıyla modernleşme ya da asrîlik Sultan III. Selim döneminde başlatılan, daha kapsamlı bir içerikle Tanzimat'tan sonra getirilen bir sıra yeni düzenlemeyi,  tabii Cumhuriyet'ten sonra da sürdürülen yenilikleri adlandırmak için kullanılıyor. Elbette günümüzden geçmişe dönük olarak. Bütün bu yeniliklere "Türk modernleşmesi" diyenler var. Oysa Avrupa'da  modernleşme en az dört yüzyıl öncesinden başlayan bir büyük dönüşümün ürünü.  Şunu biliyoruz ki, Osmanlı modernleşmeyi tam anlamıyla yaşamadı;  modernliği çok eksik bir biçimde yaşadı.  Binbir yüzü olduğunu söyleyebileceğimiz, çok değişik yönleri olan  bir kavramın bir iki yüzünü görebildi sadece. Modernleşmeyi çoğu kez batılılaşmakla (daha doğrusu "alafrangalaşmak"la) bir tuttu. Bunu Tanzimat dönemi yazarlarında, özellikle bu dönemin romancılarında çok açık bir şekilde görürüz. On dokuzuncu yüzyılın bütün romancılarında modern hayatın getirdikleri karşısında eski gelenekleri, eski ahlakı  koruma kaygısı ağır basar. Hepsi de yeni yaşama biçimlerini öznel bir ahlakın kalıplarına sığınarak abarta abarta eleştirir; hikâyenin sonunda da yeni hayatın çekiciliğine kapılanları cezalandırır. Erken Cumhuriyet dönemi romanlarının da birçoğunda  modernleşme ile gelenekler arasındaki ahlaki gerilim işlenir.

    1980'den sonra Türkiye'de yeni bir dönem başladı. Bu dönemin başlıca tartışma konusu yine modernleşme merkezliydi. Bu tartışmalara "İslamcı" diye nitelendirilen çevre etkin bir biçimde  katıldı.  Şuydu soru: İslamcılık modernleşme ile bağdaşabilir miydi? Bağdaşırsa, nasıl bağdaşmalıydı? İslam, modernleşmeye açık mıydı?..

    Yine aynı dönemde, daha önce yalnızca felsefe kitaplarıyla kuramsal metinlerde geçen Aydınlanma kelimesi  modernleşmeci aydınlar çevresinde yaygınlık kazandı. Öyle ki, kimi yazarlar, düşünürler günlük basında, televizyon programlarında  "aydınlanmacı" diye anılır  oldu. Oysa modernleşme, Aydınlanma terimlerini üreten batı ülkelerinde bu iki terim güncel bir sorunmuş gibi tartışılmaz bugün. Bu durumda, 1980 sonrasında, yani kırk yıldır hâlâ aynı sorunla uğraşılması bir anachronism'den başka bir şey olmasa gerek. Çok çarpıcıdır, yalnız modern kelimesi değil, "aydınlanma" terimi de bize çok geç gelmiş. Arslan Kaynardağ'ın araştırmasına göre, bu terimi ilk kez Hasan Âli Yücel 1922'de  Düşünce dergisinde çıkan "Tenevvür Devri" adlı yazısında kullanmış.[2]  Bilindiği gibi, aydınlanma, "tenevvür" demek; oradan türeyen "münevver" de aydınlatılmış anlamına geliyor. Bugün TDK sözlüğünde "eskimiş kelime" olarak tanıtılan, gerçekten de çoğu kişide Tanzimat döneminden kalma bir kelime çağrışımı uyandıran "münevver" de demek ki bir yirminci yüzyıl kelimesi. Mehmet Bahaettin Toven'in (1881-1959) Yeni Türkçe Lügat'inde  (1924) münevver, "İlim ve marifeti, tecrübesi çok, terbiye ve tahsil görmüş, malûmatlı, açık fikirli" diye tanımlanmış. Yepyeni bir kelime Türkçede.  "Aydın",  "münevver"in Türkçeleştirilmişi.TDK'nin Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu'nda (1935)  "münevver" yerine "aydın" kelimesinin kullanılması öngörülmüş. 

    Bir konu daha var:  "modern" ile "çağdaş" çoğu kez birbirine karıştırılıyor. Çağdaş da, muasır da modern anlamına gelmez;  bu iki kelime contemporary (İng), contemporain (Fr) kelimelerine denk düşer. Aynı çağda yaşayan iki kişi çağdaştır.  Çağdaş olan bir kişi, bir tutum hiç de "modern" olmayabilir. Bir örnek verelim. Bugün yaşayan bir yazar, bir sanatçı ile bizler çağdaşızdır;  ama söz konusu kişi ne denli değerli olursa olsun, ondokuzuncu yüzyıl üsluplarının izinde yürüyen, köklü bir yenilik getirmek gibi bir niyeti olmayan bir sanatçıysa, modern sayılamaz. Ama ölümünden bu yana dört yüzyılı aşkın bir süre geçen Shakespeare basbayağı moderndir. Çünkü eskimek bilmiyor, eskimek şöyle dursun, kendini durmadan yeniliyor, her dem taze. Dünya hızla değiştiği halde, o, bugün yaşıyormuş gibi, hiç eksilmiyor. Başka hiçbir yazarın söylemediği şeyler söyleyen bu yazarın bıraktığı oyunlar  sahnelenirken bütün dünyada yeniden, yeniden yorumlanıyor...

    Çağdaş ile modern birbirine karışınca, daha yakın bir geçmişte modern karşılığı olarak "çağcıl" kelimesi türetildi. Fakat yayılamadı, anlam karışıklığının önüne geçilmek istenmesi elbette olumlu.  Ne var ki, sözlüklerdeki karışıklık sürüp gidiyor. TDK sözlüğünde asrîlik, "çağdaşlık"; çağdaşlık  ise, "aynı çağda yaşayan, çağcıl, asrî, muasır" diye açıklanmış. Karmakarışık! Kubbealtı Lugati'nde de "asrî" maddesinin karşısında  hem "çağdaş"ı, hem "modern"i görüyoruz.  Kubbealtı'nın almadığı "çağcıl"a TDK sözlüğü yer vermiş, ama maddenin yanında Selim İleri'nin anlamı yerli yerine oturtan "Kuşku yok ki çok modern, çağcıl bir roman" cümlesini örnek verdiği halde,  kelimeyi hem "çağdaş", hem "modern" diye tanımlamış! Gökalp'in Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak'ının (Bilge Kültür  Sanat Yayınları, 2019) yeni basımını hazırlayan Nargiza Sattarova kitabın sonuna eklediği eski kelimeler sözlüğünde  "muasır"ı da, "asrî"yi de "çağdaş" diye  açıklamış. Oysa Gökalp her iki terimi de  modern anlamında kullanmıştı.

   Bütün bunlardan sonra, "modern"in bugünkü durumu hakkında bir sonuca varmak pek zor olmasa gerek.  Dilde gözlenen bu kargaşa sadece bir dil sorunu, sadece biçimsel bir dil sorunu mudur?  Diyelim ki, dili özensizce kullanmamızın bir sonucudur.  Peki, Türkçeye ancak yirminci yüzyıl başlarında giren, üstelik çok eksik bir biçimde yaşanan modernleşme ile onun temelinde yatan Aydınlanma felsefesini özümsediğimiz söylenebilir mi? İçeriği özümsenmeyen bir kavram dilde dengini bulabilir mi? Modern karşılığında son zamanlarda masa başında türetilen  "çağcıl" kelimesi batıda çok eski bir tarihçesi olan, geçmişi beşinci yüzyıla dayanan "modern"i karşılayabilir mi? Bunları da okurlara bırakalım.

 

Bülent Aksoy

13 Mart 2021

 

[1] Niyazi Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, YKY, Istanbul,  2020, s. 18.

[2] Arslan Kaynardağ,  "Felsefeci Yücel'in Üniversite Yılları", Tarih ve Toplum, 166,  Ekim 1997, s. 35-40.

Yorumlar

SON EKLENEN MAKALELER

DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!