Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ

Türkçe Sorunları 

 ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ *    

    Her depremde  aynı vahim Türkçe hatası...  Televizyon muhabiri, "Enkazdan üç cenaze çıkarıldı" diyor! Tecrübeli bir gazetecinin verdiği haber de şöyle: "Enkazdan çıkarılan cenazeler yan yana konmuş." Bir iki muhabir olsa üstünde durmayabilirsiniz belki. Ama öyle değil.  Bu cümleyi o kadar çok duyduk ki...  Eski depremlerde de bol bol duymuştuk. Son olarak devlet kuruluşu AFAD'ın duyurusu ekranlarda göründü: "Kimliği belirlenemeyen cenazeler yirmi dört saat sonra defnedilecek." Sadece depremlerde değil, bu yanlış başka bağlamlarda da sürüp gidiyor. Tanınmış bir politikacı, "Suriye'den artık cenazeler gelmesin..." demişti bir süre önce; "ölüm haberleri" diyemiyordu!  Şu cümleyi de birçoğumuz pek çok  kere duymuştur: "Güneydoğudan her gün birkaç cenaze geliyor, barış olsun, cenazeler gelmesin artık..."   

    Ölüden, ölümden nasıl bahsedilir, bilmiyoruz. Abartmaya ihtiyacım yok. Yığınla örneği var. Oysa Türkçe ölüden, ölümden bahsedilirken  ince anlamlı sözler kullanılan zengin bir dil.     

   Nedir "cenaze"?  Cenaze sadece cenaze töreni sürecinde kullanılır. Cenaze kelimesi cenaze töreni anlamında da kullanılır zaten. Yıkanmış, kefenlenip hazırlanarak tören için tabuta konmuş ölüdür cenaze. Gömülünceye kadar cenaze diye adlandırılır. Bunun dışında kullanılmaz cenaze kelimesi. Otopsi için morga gönderilen, otopsiden sonra  oradan alınan ölü bedene de "cenaze" denmez.  Karacaoğlan bir şiirinde, "Cesedimi gözyaşıyla yusunlar" demiş. "Cenaze" dememiş. Çünkü ölü henüz  yıkanmamış, tören için hazırlanmamış. Aynı ozan, "Ben ölürsem cenazeme imam ol" derken de törene işaret ediyor.      

     Deprem enkazından çıkarılan ölü bedene Türkçede ceset denir.  Otopsideki ölü beden için de kullanılır aynı kelime. Selde, trafik kazasında, patlamalarda,  silahlı çatışmada, vb. ölenlerin bedenleri de "cenaze" değildir. Mezardaki ölü beden, cesettir (cenaze değil; "mevta" da denir). Ölü hayvanın bedenine de "ceset" denir. 

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

 

* Bu yazı 6 Şubat 2023'te on bir ilde meydana gelen, Pazarcık, Elbistan merkezli depremlerden sonra yazılmıştır.     

 

   Naaş:  "Ceset"in yumuşatılmışıdır. Bazen cesetle eş anlamlı olarak kullanılabiliyor. Şu örneğe bakalım: "Annemin na'şını gördümdü / Bakıyorken bana sâbit ve donuk gözlerle / Acıdan çıldıracaktım (Yahya Kemal). Belli ki şair annesinin ölü yüzünü görmüş. 

   Naaş, tabuttaki ölü beden için de kullanılır; ama "cenaze"den farklıdır. Örneğin, başka bir şehirde ölen bir insanın ölüsü gömülmek üzere memleketine gönderilirken ya da bir mezardan başka bir mezara nakledilirken tercih edilir.  Toplumca sevilip sayılan bir kişi ölünce de naaşı (cesedi değil) kimi zaman, halkın ona duyduğu saygıyı sevgiyi göstermesi için, bir süre katafalka ya da bir platforma konur (Atatürk'ün naaşı gibi). 

   Naaş nadiren "cenaze" ile eş anlamlı olarak kullanılabilir. Şu örnekte olduğu gibi: "Na'şı parmakların ucunda Eyyub kasabasındaki türbesine götürüldü" (Kâtip Çelebi).  "Cenaze" dense yanlış olmazdı burada. TDK Güncel Sözlük de, Ali Püsküllüoğlu'nun Arkadaş Türkçe Sözlük'ü de,  bu kelimeyi "eskimiş" sayıyor. Eskimiş sayılması kelimeyi gözden düşürür. Gençlerin öğrenmesine lüzum yok anlamı çıkar. Görüldüğü gibi, işe yarıyor.  

    Mevta (mevt:  ölüm): Arapça "meyyit"in çoğuludur; Muallim Naci tekil olarak kullananları  eleştiriyor. Ama Türkçede tekil olarak kullanımı yaygınlaşmış.   

   1. Tabuttaki ya da mezardaki ölü beden. 2. Diri, canlı karşıtı.  Mecazi olarak ölü gibi cansız, yüzü solgun.  

    Bazen mezarlar açılır, mezardaki mevta başka bir mezara nakledilir (mezarda yatan ya da oradan çıkarılan ölüye naaş da denebilir).  Mezardaki mevtayı kaçırıp maddi kazanç elde etmek isteyenler de olmuştur.  Âşık Seyranî ölüsüne kefenlik bez alamayanlardan bahsediyor: "Kimi mevtasına kefen biçmiyor / Kimi helal rızkı yiyip içmiyor." 

    Cenaze töreninde imam sorar:  “Mevtayı nasıl bilirsiniz?” Günümüzde daha çok "Merhumu / merhumeyi nasıl bilirsiniz?" sözü tercih ediliyor. Mevta, naaştan da daha eski  bir kelime gibi gelir  kulağa. Ama bir kelimeyi eskidir diye dilden  atmaya  kalkmak çok yanlıştır. Eski kelime başka, kullanımdan düşmüş kelime başkadır. Yeri gelir, çok eski kelimeler de kendini hatırlatır, kullanılmayı bekler.   

    Kadavra:  Batı dillerinden alınmıştır. Latince kökenli. Tıp öğrenimi görenlerin çalışmaları için hazırlanmış insan ya da hayvan cesedi. Dar bir kullanım alanı olduğu için hatasızca kullanılabiliyor. Sultan II. Mahmud'un 1827'de açtığı Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'nin  ilk otuz yılında öğretim dili Fransızcaydı. Kadavra terimi o yıllarda Türkçeye girmiş olabilir.   

    Ölü, ölüsü: Yabancı kökenli  kelimelerden sonra bir Türkçe kelimeye geldik. Anlamı belli:  ölü beden, "diri"  karşıtı. 

    Ceset, cenaze, mevta, naaş  kelimelerinin hepsi yerine rahatça kullanılabilir. İşte örnekleri: ölünün  yüzü /  ölüsünü bulamadılar / ölü evi ( Dostoyevski'nin romanı Ölü Evinden Anılar) / ölüyü  kaldırmak / ölüyü gömmek/  ölüsü tıp fakültesine verilmiş / anatomi dersinde mermer masa üzerinde bir ölü...  Ama herhalde, yumuşatıcı bir kelime arandığı zaman istenmiyor. Ölmüş hayvan için de kullanılır tabii; örneğin, köpek ölüsü.

   Cansız beden: son yıllarda kullanıma giren bir tamlama, anlamı çok açık. "Ceset" biraz sert çağrışımlı, "naaş" da, daha çok, okumuş insanların ağzında kalan bir kelime olduğu için, adeta kendiliğinden, türemiş olabilir. Kayıp kişilerin ölüsü bulununca, suda boğulan,  maden ocaklarındaki grizu patlamalarında can veren insanların ölüsü hakkında sık sık kullanılan bir cümle var:  filancanın cansız bedenine ulaşıldı. Bu saydam söz daha başka bağlamlarda da kullanılabilir. "Ceset" kelimesini kullanmaktan ürkenler bunu tercih edebilirler. 

   Leş: Farsça ama, yabancılığını fark ettirmeyen, öz Türkçe kıvamında kelimelerden.  . Kokmuş hayvan ölüsü. Yan anlamıyla insan hakkında da kullanılır.  

   Burada bir de, ölüyü anarken kullanılan terimlerden bahsedeceğim. Merhum / merhume, rahmetli kelimelerinin İslam dinine inanmış kişiler hakkında kullanıldığını çoğunluk bilir. Ama kimilerinin ölmüş Hıristiyanlar, Museviler hakkında da kullandıklarını  görüyoruz. Bu kelimelerin yerleşik kullanımına göre, yanlıştır bu. Peki, kullananlar acaba onların da  Allah'ın rahmetine layık olduğuna inanarak mı kullanıyorlar, yoksa bu kuralı bilmedikleri için mi, bilmek zor. Şunu hatırlatmak gerekir onlara: Türkçede böyle bir kural olması din ayrımcılığına yorulamaz; bir dil içi görenektir sadece. Kaldı ki, bu kelimeler ölen kişinin dindar bir müslüman olduğunu göstermez. İnançlı biri olmasa da, müslüman bir ailede ya da çevrede yetişmiş olması yeterlidir.     

     Hıristiyanlar, Museviler ya da başka dinlere inanmış olanlar  öldükten sonra müteveffa  diye anılır Türkçede. Fakat kanun metinlerinde, ölen insan  hangi dinden olursa olsun bu şekilde anılır;  "müteveffanın vasiyetnamesi, müteveffanın borçları" gibi. TDK Güncel Sözlük bunu da "eskimiş" sayıyor. Eskimişse, ne kullanacağız yerine? Cevabı yok sözlükte.  Şimdi biz "müteveffa Kraliçe II. Elizabeth" demeyelim mi? 

    Ölmüş Hıristiyanlar, Museviler hakkında iyi dilek bildiren toprağı  bol olsun sözünün de alışılmış bağlamı dışında kullanıldığını görüyoruz. Yakın bir geçmişe kadar bu sözü herkes yerinde kullanırdı. Birçok kez gördüm, müslüman bir çevrede yetişmiş bir kimsenin ardından "toprağı bol olsun" diye konuşanları. Gazetelerdeki ölüm ilanlarında bile kullanılıyor. Yanlıştır tabii. Ama buna bir anlam vermeye çalıştım. Acaba bu söz "Allah rahmet eylesin"in  "laikleştirilmiş" bir biçimi midir?..  Olamaz diyemiyorum. Bunun başka bir örneği  var. "Nur içinde yatsın"ın "ışıklar içinde uyusun"a çevrilmesi bir laikleştirme işlemi değil de nedir? Deyimler değiştirilir mi, bu da ayrı bir konu. 

    "Toprağı bol olsun" dileğinin hem haklı olarak hem de özgün bir biçimde kaydırılan bir kullanımını da anacağım burada. Talip Apaydın'ın 1960'larda (galiba 1967 yılıydı) Varlık dergisinin Nurullah Ataç'ı anma sayısında yayımlanan bir yazısını hatırlıyorum. Apaydın'ın o yazısının benim açımdan en anlamlı yeri  metnin son cümlesiydi. "Toprağı bol olsun" sözüyle sona eriyordu yazı. Yazar, Ataç'ı saygıyla anıyordu, bunu Nurullah Ataç'ın  tanrıtanımaz (atheist) oluşuna saygı duyarak da gösteriyordu. Bu özgün kullanım çok hoşuma gitmişti. Türkçede belki de ilk kez bu bağlamda kullanılıyordu. 

   O sözün aynı bağlamda bir kullanımını daha anacağım. Değerli tiyatro oyuncusu Tuncel Kurtiz 2013'te öldükten sonra, benim de programcılarından biri olduğum Açık Radyoda  bir anma programı yayımlanıyordu. O sırada radyodaydım. Bu programda bir konuşmacı sözlerini yine "toprağı bol olsun"la tamamlayınca o yayımı  yöneten teknisyen arkadaşımız Feryal Kabil'i uyarmak istemiş, konuşmacı sözü yanlış kullanıyor demiştim kendisine. Ama Feryal genç bir insan olduğu halde o deyimin bağlamını biliyordu. Feryal'in bana verdiği cevap çok ilgi çekiciydi: "O kişi Tuncel Kurtiz'in atheist  olduğunu söylemek istiyor!"

    "Toprağı bol olsun" sözünün kaynağını İskender Pala'nın bir kitabından öğreniyoruz. Onun yazdıklarını özetliyorum. İlkçağ geleneklerine göre insanlar ölünce birtakım eşyasıyla birlikte  gömülürlerdi. Bunlar genellikle altın, gümüş gibi değerli eşya olurdu. Höyüklerdeki hazineler zamanla yağmalanmaya başlayınca ölenin ruhu azap çekmesin diye üstüne bol bol toprak yığılır, böylece mezarlar gitgide daha büyük höyüklere dönüşürdü.  Öyle ki, mezarın üstündeki toprak ne kadar bol olursa, kötü niyetlilerin mezarı açıp hazineyi yağmalaması önlenmiş olurdu. Buna göre toprağı bol olan kişi öteki dünyada rahat edecekti;  hem öbür dünyada  kullanabileceği eşyası olacak, hem de bunlardan bir kısmını tanrılara armağan olarak sunabilecekti. Türklerin İslam dinini  kabul edip  höyük geleneğini yavaş yavaş terk etmelerinden sonra "toprağı bol olsun" deyimi Müslüman olmayan ölüler hakkında kullanılır olmuş. Demek ki, Türkler bu çok eski deyimin İslam öncesi hayatlarına özgü olduğunu görünce, yeni dinlerine inananlar hakkında kullanmak istememişler, ama  deyimi saklayıp başka dinlere inananların ölüleri hakkında kullanarak yaşatmışlar. Bu sözün ölen kişi hakkındaki iyi dilek ifadesi olduğu açıktır.[1]   

   Burada son olarak, hayatını kaybetti (yaşamını yitirdi) sözüne takılacağım. İlkin şunu hatırlamak  gerek:  bu söz 1990'larda kullanıma sokuldu. Daha eski bir kullanımı yok,   "nevzuhur" sözlerden. Garip olmaktan öte, akıl dışı diyebileceğim bir anlamı var. Bir insan bir kazada, savaşta gözlerini, elini kolunu, bacağını, herhangi bir organını kaybedebilir, ama hayatını kaybedebilir mi? Bir organını kaybeden insan kaybının bilincindedir. Ama ölen insan  öldüğünü bilemez. Daha İlkçağda Epikuros'tan öğrenmemiş miydik bunu? Bu ilginç düşünür, "Ölümün bizimle işi yoktur. Yaşadığımız sürece yoktur ölüm; ölüm geldiği anda da biz yokuz,"  dememiş miydi!  Epikuros'un bu sözü yüzyıllardır anılır. Öte yandan,  bir kimse ölünce öldüğünü bilemez ama, ölen kişiyi sevenler  onu kaybetmiş / yitirmiş olurlar. Arkada kalanlardır kaybedenler. Bugün en çok kullanılan iki sözlük, TDK Güncel Sözlük ile Kubbealtı Sözlüğü, çok şükür, ölüm bağlamında "yitiren"in, "kaybeden"in ölen kişi değil, onu tanıyanlar olduğunu belirtiyorlar.        

    Deyimin ikinci arızası... Dile yeni sözler, deyimler eklenemez mi diye sorulabilir. Eklenebilir elbet. Ama yemek, içmek, yatmak, kalkmak, doğmak, ölmek gibi çok temel, düz, dolaysız kelimeler hiçbir dilde değişmez, onların yerine yeni kelime türetilmez. Aynı anlamları dolaylı yoldan veren söz kalıpları, deyimler, yan-kullanımlar, mecazlar vardır. "Hayatını kaybetmek / yaşamanı yitirmek" de  "ölmek"in yerine geçemez.  Böyle bir ısrar var, bunu görmemek mümkün değil.  Bugün radyolarda, televizyon kanallarında, gazetelerde, ölen birinin öldüğü artık nerdeyse hiç söylenmiyor, yazılmıyor. Oysa ansiklopedilerde ölümler hakkında  nasıl "vefat etti", "son nefesini verdi", "hayata veda etti"  diye yazılmıyorsa, basın-yayım organlarının da ölüm haberlerini en nesnel, en dolaysız biçimde vermeleri gerekir.  

   "Hayatını kaybetmek / yaşamını yitirmek",  kaza gibi beklenmedik bir durumu da akla getiriyor. Ama görüyoruz ki, uzun bir ömür sonunda eceliyle ölenler hakkında da rahatça kullanılıyor. Böyle durumlarda kelimenin tuhaflığı, yadırgatıcılığı iyice artıyor. Buna benzer bir yeni deyime daha rastladım: filanca kişi  "veda etti."  Bunu kullananlar da pek az değil.     Edebiyat paralamayı seven birileri piyasaya sürmüş olsa gerek. 

    Ölüm gibi acı olaylarda bazen,  İngilizcede euphemism  denen, yumuşatıcı sözler kullanılır. "Vefat etmek" bunların en yaygını. Ama bu kelime daha çok konuşma dilinde kullanılabilir.  Nesnel amaçlı bir metinde kullanılması doğru olmaz. Ama yazar ölen kişiye değer veriyorsa, ölümünden sonra nice yıl geçmiş olsa bile, kullanabildiğini görüyorum. Nurullah Ataç vefat etmek sözünden nefret ederdi.  Bir denemesinde ben ölünce gazeteler ne olur, Ataç vefat etti diye yazmasınlar diye yazmıştı. O ölünce Ulus gazetesi "Ataç Öldü" başlığıyla vermişti haberi. Ataç bir açıdan çok haklıydı. Bir haberi nesnel bir dille duyurmaları gereken yayım organları yumuşatıcı  söz kullanmamalıdır. Başka bir açıdan da haksızdır. Her dilde vardır ölümü yumuşatan sözler. Türkçede  vefat etmenin dışında da birçok söz vardır; ama bunlar hep "edebî" diyebileceğimiz mecazlardır,  vefat gibi düz anlamlı bir kelimenin yerini alamaz. Resmî yazı dilinde değil, konuşma dilinde bir boşluğu doldurur vefat. 

    Hayatını kaybetmek sözünün neden yayıldığı, nasıl bir ihtiyaca cevap veriyor olabileceği hakkında düşünürken, bir ihtimal daha geliyor aklıma. Şöyle bir algı da olduğunu sanıyorum: vefat daha çok, eski geleneklere bağlı, daha muhafazakâr görünümlü, "alaturka" diye küçümsenen insanların daha rahat bir biçimde kullandıkları bir kelime. Üstelik Arapça kökenli. "Hayatını kaybetmek"in bir süre sonra, herhalde öz Türkçeciler de benimsesinler diye, "yaşamını yitirmek"e çevrildiği de gözden kaçmamalı. Böyle düşünen, böyle hissedenler için  yaşamını yitirmek, vefattan daha  "asrî-modern-laik" çağrışımlı bir söz müdür acaba!..  

[1] Bkz. İskender Pala, İki Dirhem Bir Çekirdek,  L & M Yayınları, Istanbul, 2002, s. 190-191. 

Yorumlar

bdurmus

23.06.2023 10:15:30

Değerli Ali Can bey, Yazınıza "Hakka yürüdü" şeklinde genellikle alevi inançlı halkımız tarafından kullanılan ifadeyi de katarsanız sevinirim. Bayram Durmuş

SON EKLENEN MAKALELER

Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)!
Farklı Akıl(lar)!
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
SAMİ SELÇUK
SAMİ SELÇUK
ÖRTMENİM
ÖRTMENİM
UYUTMA YASASI
UYUTMA YASASI
HAFIZA-İ BEŞER
HAFIZA-İ BEŞER
KAIROS - SENKRON
KAIROS - SENKRON
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
MEB ve Maarif Modeli
MEB ve Maarif Modeli
SEVAN NİŞANYAN
SEVAN NİŞANYAN
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
PROKRUSTES’ in YATAĞI
PROKRUSTES’ in YATAĞI
KARNAVAL
KARNAVAL
DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!