Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?

   Üniversite kelimesi Türkçeye  ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında girmiş.  Ama o dönemde pek az, ancak  gayriresmî olarak kullanılmış olabilir.  Osmanlı Türkçesinde "Dârü'l-fünûn"du bu öğretim  kurumunun adı. Üniversite kelimesi  1933'te Üniversite Reformu  ile yaygınlık kazanmaya başladı. Birçok batı terimi gibi bu da içi görünmeyen, donuk, bozbulanık bir terimdi o zaman.  

   Bugün durum ne, ona bakacağız, ama önce geçmişe, üniversite reformu öncesine biraz göz atalım.  Tanzimat'tan sonra Avrupa'yla  kurulan temaslarla okumuşlarımız batı dillerini öğrenmeye başladılar.  Batı dillerinden birini öğrenmek birçok fayda sağladı. Bunların en önemlisi, kendi dilimiz üzerinde düşünme, Türkçeyi yabancı dillerle karşılaştırma imkânını elde etmemiz, onun eksiklerini hissetmemizdir.  Tanzimat, Meşrutiyet dönemlerinin okumuşları  başta Fransızca olmak üzere batı dillerinin terimlerini olduğu gibi almak istemediler. Kendi dillerinde onlara karşılık aradılar. Çoğu Arapçadan alınan söz birimleriyle batı kavramlarına, terimlerine karşılıklar türettiler. Arapça olması yadırganamaz.  Dilcilik açısından o zaman için doğru bir tutumdu  bu. Çünkü İslam dünyasının bilim dili Arapçadır;  Avrupa dillerinin bilim dilinin Latince olması gibi. 

   Ondokuzuncu yüzyılda, yirminci yüzyıl başlarında, batı terimlerine karşılık olarak türetilen kelimelerin sayısı bir hayli kabarık. Bu eski Türkçe kelimelere bir göz gezdirince bir bölümünün dildeki hızlı  değişim dolayısıyla bugün kullanılmaz hale geldiğini, ama bir bölümünü de hâlâ kullandığımızı görüyoruz.  Bunlar üstüne geniş kapsamlı bir inceleme yayımlanmadı şimdiye değin.  Cumhuriyet dönemi öncesi yazarlarının bir alışkanlığı vardı: yazılarında kullandıkları batı terimlerini olduğu gibi kullanmazlar,  bir karşılık ararlar, hangi batı teriminin karşılığı olduğunu da ayraç içinde verirlerdi.  Bunun bir değeri var. Batı terimlerini olduğu gibi almamanın, o zamanın Türkçesinde bunların bir dengini aramanın bir anlamı vardı;  batının kavramlarını donuk kelimeler olmaktan çıkarıyordu.    

    Dârü'l-fünûn da bunlardan biri.  Üniversite kelimesi Latincedir. Osmanlı okumuşları kelimeyi olduğu gibi almamışlar. Bir karşılık aramışlar.  Latince terimin bileşenlerini bire bir Türkçeleştirmek yerine kavramsal karşılığının uygun olacağını düşünmüşler.  Doğru bir karar.  Dârü'l-fünûn "fenler evi" demek;  dâr "ev", fünûn da "fen" kelimesinin çoğulu. Bu öğretim kurumuna bu adın verilmesi medreseden ayrı bir kurum olduğunu etkileyici bir biçimde belirtir. Bu terimi bugün kullanmıyoruz, ama tarihî bir ad olarak hiçbir zaman unutulmamalı.

      Arapçadan alınan  "dâr" Cumhuriyet öncesinin öteki  modern kurumlarının adlarında da kullanılmıştır. "Güzellikler evi" anlamına gelen, Istanbul Şehir Tiyatrolarının anası olan  Dârü'l-bedâyi ilk tiyatro konservatuvarı;  "nağmeler evi" anlamındaki Dârü'l-elhân da ilk  musıki konservatuvarıdır. 

    Üniversite kelimesi gibi  "fakülte" de ithal edilmemiş, "mektep" kelimesi tercih edilmiş. Avrupa'da  fakülte durumundaki öğretim birimlerinden çoğu  mektep ya da okul anlamındaki kelimelerle adlandırılmıştır zaten. Türkiye'nin ilk hukuk fakültesinin adı Mekteb-i Hukuk-i Sultânî;  ilk edebiyat fakültesinin de Edebiyât-ı Âliye Mektebi’ydi.  Onlardan daha önce öğretime başlayan, fakülte durumundaki yüksek öğretim kurumlarının adları da şöyleydi:  Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahâne,  Mekteb-i Harbiye,  Mekteb-i Mülkiye, Halkalı  Ziraat  ve Baytar Mekteb-i  Âlisi, Hamidiye Ticaret Mekteb-i  Âlisi, Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi, vb.

    Cumhuriyet döneminde   üniversite kelimesine Türkçe karşılık arandığı söylenemez.  En azından, Türk Dil Kurumu sözlüklerinde herhangi bir karşılık bulamıyoruz. Bu kelimenin bütün Avrupa dillerinde kullanıldığı göz önünde tutularak Türkçe karşılık aranmasına  ihtiyaç duyulmamış. Türkçe karşılık arayan bir yazar var.  Nurullah Ataç'ın 1950'li yıllarda yayımladığı denemelerde "bilim yurdu" sözünü kullandığını gördüm. Şöyle  kullanmış: "Düşünün bir: roman, şiir, hikâye, deneme yazmak bilim-yurdunda öğretiliyor mu?" ("Bilim Dili", Son Havadis, 27 Temmuz 1954)  Başka bir denemesinden: "Eski Bilim-Yurdu öğretmenlerinden, yani Darülfünun müderrislerinden birini tanırım, çok da saygım vardır kendisine ..."  ("Günce", Son Havadis, 25 Temmuz 1955)   

    "Bilim yurdu"nun  Dârü'l-fünun'dan anlamca farkı yok. Yine kavramsal anlamı göz önünde tutulmuş. Bilim yurdu karşılığı tutunamamış, sadece bir teklif olarak kalmış. Yıllar sonra Prof. Oktay Sinanoğlu "evrenkent" kelimesini  türetti.  Bu kelimenin şöyle türetilmiş olduğu anlaşılıyor: universe, "evren" + sity (aslı "city"), "şehir". Nitekim, Oktay Sinanoğlu 1994-2001 yılları arasında Ali kırca yönetiminde ATV'de  yayımlanan "siyaset meydanı" adlı tartışma programlarından birinde üniversite karşılığında "evrenkent"  kelimesini türettiğini böyle açıklamıştı. Bu program sürerken bazı seyirciler programa telefonla bağlanarak Sinanoğlu'nun üniversite teriminin bileşenlerini yanlış anladığını, "üniversite"nin Türkçe karşılığının  "evrenkent"  olamayacağını bildirmişlerdi. Sinanoğlu bunun üzerine, "evrenkent"in Latince terimin bileşenlerinin karşılığı olmadığını, başlıbaşına bir terim olduğunu, üniversite yerine kullanılsın diye türettiğini söylemişti. Oktay Sinanoğlu  Bir Nev-York Rüyası,  Bye-Bye  Türkçe adlı  kitabına sonradan eklediği bir dipnotunda bu noktayı yazıyla da belirtme ihtiyacı duymuş: "Japonların üniversite yerine 'Daigaku' dedikleri gibi biz de batı sözcüğü yerine 'evrenkent'i önerdik, kullanıyoruz.  Bu kavram karşılığıdır; Latince sözcük çevirisi değil.  Evrensel bilimlerin verildiği ve üretildiği kentçik." (Otopsi Yayınları, 4. bası, 2002,  s.  90)

     Üniversite kelimesinde  şu iki birim var: Latince unus, "bir, tek" + Latince verse,  "(bir durumdan başka bir duruma) dönme, döndürme, dönüş, dönüşme, çevirme". Kelime anlamıyla, "birlik durumuna dönmüş, birlik, bütünlük, topyekûn" demek.  Sinanoğlu bu bileşenleri yanlış anlayınca, birimleri zorlayıp başka bir açıklama getirmiş; bu bir. İkincisi, "evrenkent" adı "evrensel bilimlerin öğretildiği kentçik" anlamını vermiyor. Bilim kelimesi nerede?  Bu kelime olmayınca silikleşmiş. Dârü'l-fünûn ile bilim yurdu  öyle mi?  Üçüncüsü, evrenkent tamlamasının iyelik eki alması, "evrenkenti" olması gerekirdi.  Bu söylediğime  "biçimci gramer"cilik diyenler olabilir, ama ek almayınca, murat edilen anlamı zora sokuyor burada.  

    Üniversite teriminin tarihçesine geçelim. Universe  (evren, kâinat)  ile university aynı birimlerden kurulu, köken olarak aynı anlamı taşıyor.  Latincede universum "bütün dünya, evren",  universitas "bütünlük, bir şeyin tamamı, genel" demek. Bu kelimenin temelinde de "bütün, topyekûn, hepsi bir arada" anlamına gelen Yunanca holon var. Latince kelime küçük yazım değişiklikleriyle bütün Avrupa dillerine geçmiş. Türkçedeki kaynağı ise Fransızca université. Köken bilgisi bakımından üniversite kelimesinin altında yatan fikir şu: "üyelerinin bütünü, hepsi".  Geç dönem Latincesinde universitas kelimesi mesleki bilgi, beceri kazandıran "meslek birliği, lonca, dernek" anlamında. Bu anlam, üyelerini bir araya getiren, onların kurduğu  birlik bağlamında lonca benzeri kurumlara uyarlanmış. Bu kuruluşların üyeleri öğretmenlerle öğrenciler, ustalarla çıraklardı. Üniversitenin modern anlamı Orta Çağ loncalarındaki uygulamadan çıkıyor. Terimin aslı, ustalar ile öğrenciler camiası  anlamındaki universitas magistrorum et scholarium; üniversite, onun kısaltması.  

   Daha önce Orta Çağ Avrupa'sında  Studium Generale denilen yüksek öğretim kurumları vardı. Studium öğretim kurumu ile müfredatını, generale ise  bu okulların her ülkeden, her bölgeden öğrenci kabul ettiğini yansıtıyordu. Çeşitli sanat dalları,  musıki, ilahiyat, hukuk, tıp öğretimi sunan bu okulların müfredatı  daha sonra onların yerini alan üniversitelerin temel müfredatı  olarak benimsendi. En saygın Studia Generale okulları İtalya, Fransa, İngiltere, İspanya, Portekiz'deydi. Studium Generale kurumu yerini zamanla universitas'a bıraktı.  Orta Çağ Avrupa'sında öğretim dili Latince olduğu için bütün üniversiteler her ülkeden öğrenci kabul ediyordu.  Bunlar dışında, Katolik katedral okulları ile manastır okulları da yüzlerce yıl boyunca Avrupa'da yüksek öğretim sunan okullar arasındaydı. Manastırlarda rahiplerle  rahibelerdi öğretim üyeleri.  

    Hümanizma, rönesans akımlarının etkisiyle Avrupa'da bir  bilgi susuzluğu doğdu.  Üniversitelerin sayısı gitgide arttı. Onbeşinci yüzyıldan başlayarak üniversiteler  Avrupa'da nitelikçe de büyük bir gelişme gösterdi. Bilimin gösterdiği gelişmeyle koşut bir ilerlemedir  bu.  

   Avrupa'da  üniversiteler meslek öğretimi sunan bir kurumdan evrilmişse de,  modern kimliğiyle üniversiteler meslek okulu değildir.  Oxford Sözlüğü'nde  (Oxford English Dictionary, 2010) üniversite terimi tanımlanırken şu nokta vurgulanmış: "Özellikle mesleki olmayan konularda öğretim sunan, genellikle akademik derece vermekte yetkili olan yüksek öğretim kurumu."  Oysa Orta Çağ üniversiteleri daha çok bir meslek örgütü olarak tanımlanıyordu. Bugün üniversiteler mezunlarına bir meslek kazandırabilir elbette, ama hedefi bu değildir. 

   Üniversitenin tanımında vurgulanan bir başka gereklilik de akademik özgürlüktür.  Akademik özgürlük bugün uluslararası bir değer olarak kabul ediliyor. Bunun önemi, 1988'de,   dünyanın ilk üniversitesi olan Bologna Üniversitesinin kuruluşunun  900. yıldönümü dolayısıyla (kuruluşu 1088), 430 üniversite rektörünün imzaladığı Magna Charta Universitatum  adlı bildirgede de belirtilmiştir. YÖK'ün de imzaladığı bu bildirgenin Türkçe çevirisi https://uluslararasi.yok.gov.tr . adresinde okunabilir.

    Bologna Üniversitesinden sonra kurulan üniversiteler Paris (1150), Oxford (1167) üniversiteleridir. Daha sonraki üniversiteler de  hep büyük  kültür merkezleri olan şehirlerde kuruldu. Gerçek bir üniversite ancak bir kültür merkezinde gelişebilirdi. Bu durum, kasabalarda, köylerde oturan gençler üniversitelerde okumasınlar demek değildir. Bu geleneğin öngördüğü şey, bir bilim ya da sanat  dalında öğrenim görme hevesi duyan herkesin,  nerede oturursa otursun,   üniversitesi olan bir kültür merkezine gelip  şehirlerin imkânlarıyla kişiliğini olabilecek en iyi biçimde geliştirmesi, daha geniş bir dünyaya açılabilmesidir. Üniversite Avrupa'da hep şehre özgü bir kurum olarak doğdu, öyle gelişti.

    Türkiye'de de üniversiteler 1980'e kadar hep büyük şehirlerdeydi. 1980 askerî müdahalesinden sonra getirilen düzenlemelerle üniversite sayısı inanılmaz bir hızla artırıldı.  Küçük kasabalarda bile üniversite açıldı. Sonunda, üniversitesi olmayan il kalmadı. Açılan her yeni  üniversite öğretim seviyesini biraz daha düşürdü. Bunların çoğunun doğru dürüst bir kütüphanesi bile yoktur. Bugün Türkiye'de toplam 209 üniversite var. Bu uygulamanın ardında siyasi sebepler olduğu açık. Her ilde bir üniversite olması taşradaki hayatı dönüştürmeye yarayabilirdi belki, ama bunun da önüne geçmek için tedbir alındı. Yeni üniversiteler hep şehir dışındaki arazilerde kuruldu, böylece şehir ile okul arasında kurulabilecek etkileşim en aza indirilmek istendi. 1980 sonrasının çok yanlış uygulamalarından biri de, meslek okullarının, üniversite kavramına aykırı olarak, üniversite bünyesine  alınmasıdır. 

    1980 askerî müdahalesi üniversitelerin o zamana kadarki kazanımlarını alıp götüren  bir sıkı düzen getirdi. 1981'de kabul edilen Yükseköğretim Kanunu ile  kurulan Yükseköğretim Kurulu  bir eşgüdüm merkezi olarak değil, bütün üniversiteleri bir teftiş kurulu gibi yukarıdan denetleyip dizginlemesi  öngörülen bir üst kurum olarak görevlendirildi.  Akademik özgürlük bir temel değer olarak kâğıt üstünde elbette var,  ama fiilî varlığı hayli su götürür.  Öğretim üyeleri akademik bir gerekçe olmadan YÖK ya da rektör kararıyla görevlerinden uzaklaştırılabiliyor. 

    Bu yeni düzende kurulan üniversitelerin pek azının üniversite  sayılabileceği şüphesizdir.  1980 sonrasında Istanbul'da kurulan Marmara Üniversitesinin rektörü olan profesörün bir televizyon programında adeta övünerek, "Biz kitle eğitimi veriyoruz" demesi gerçekten çok acıdır. O yıllarda üniversitelerden beklenen şeyin aslında ne olduğu bundan daha özlü bir biçimde anlatılamazdı! 

    "Kitleyi eğitmek" bir yana, üniversite denen kurumun ödevi  "vatanına, milletine, devletine hizmet edecek insanlar" yetiştirmek de değildir. En yüksek seviyede bilimsel bilgi üretmektir asıl amacı.  Hiçbir üniversite bilimin dünyada eriştiği seviyenin altında kalmayı içine sindiremez, sindirememeli.  Sindirememeli ki, geride kaldığını hisseden üniversiteler eksiklerini giderme yolunda bir atılım gösterebilsinler. Üniversitenin  güzide  (élite) bir kurum olduğunu bilmek gerekiyor her şeyden önce.  Şöyle denmeli:  bir fildişi kuledir üniversite! Orada sadece bilim için de yaşanmaz. Gençlerin tam bir özgürlük içinde  kişiliklerini geliştirecekleri, bireysel yeteneklerini fark edecekleri,  kültür, görgü edinecekleri, düşünen, entelektüel insanlar olarak yetişecekleri, toplumdaki hiçbir çevreyle karşılaştırılamayacak olan çok özel bir ortamdır üniversite.  

   Üniversitenin ne demek olduğunu üniversite kelimesinin kökenine bakarak kavrayamıyoruz. Yeni  çağın bir kurumu olarak  nasıl geliştiğine bakmamız gerekiyor.  Kökeni, bir meslek birliği olduğunu bildiriyor. Ama  bir meslek birliği olarak kalmamış. Bu işlevinden kopmuş. İlerleyen bilimin rüzgârında  savrulup yepyeni bir kuruma dönüşmüş. Üniversite kelimesine kökenine bağlı kalarak Türkçe karşılık bulamayışımız da bu yüzden. 

Bülent Aksoy,  19 Mart 2022   

Yorumlar

SON EKLENEN MAKALELER

DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!