Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

PİRİNÇ

Günlük konuşma dilimizde öyle sözcükler vardır ki;  biz onların sanki Türkçe ile birlikte var olduklarına ve aynı şekliyle günümüze kadar hiç değişmeden geldiklerine inanırız. Kullandığımız tümce içinde genel olarak anlamlarını biliriz ama kök ve kökenlerini hiç düşünmeyiz. Yabancı bir dilden gelmiş olabileceğini de hiç aklımıza getirmeyiz.

Bu yazımızda konu ettiğimiz pirinç sözcüğü.

Pirinç denince hemen gözümüzün önüne dumanı üstünde, tane tane tereyağlı veya et suyu ile pişirilmiş, bazen de domates ile tatlandırılmış nefis bir pilav yemeği gelir.
İnsan soyu avcı-toplayıcılıktan sıkılıp yerleşik bir yaşamı deneme aşamasına geldikten sonra yani pre-neolitik çağda bazı bitkileri daha yakından tanımış, tatlarını sevmiş, sevdikleri bu besinlerin karınlarını daha iyi doyurduğunu keşfetmiş ve bunları evlerinin, mağaralarının yakınlarında bir ekenekte üretmeye karar vermiştir.
Tarım böyle başlamış, üretim ve kültür böyle gelişmiştir.  İçlerinde bir papaz Mendel var mıydı, bilemiyoruz ama Mendel’e (Gregor Johann Mendel 1822–1884) taş çıkartacak o zamanın botanikçileri harika işler yapmışlardır. Sulama, gübreleme, aşılama derken bir de melezleme yöntemini geliştirmişlerdir. Aynı tür içinde çiçeklerin çapraz döllenmesini de sağlayarak daha iri, daha güzel ve lezzetli, doyurucu ve dayanıklı ürünler elde edebilmişlerdir. Pirinç de aynı aşamalardan geçtikten sonra bu günkü halini almıştır. Botanikçiler bu gün yeryüzünde çok sayıda pirinç cinsinin bulunduğunu söylemektedirler.
Neolitik çağı başlatan ve aynı zamanda yerleşik yaşantıya atılan ilk adım günümüzden 12 bin yıl kadar öncesinde ülkemizin güneydoğu bölgesini içine alan, adına  “Bereketli Hilal” denen topraklardadır. Bereketli Hilal’in simgesi ise buğdaydır. Buğday elbette bugünkü buğday değildi. Taneler daha küçük, besleyici değeri daha az ve daha da önemlisi verimi çok düşüktü. Tarım ve tarım teknolojileri geliştikçe ürünlerin nitelikleri de iyileşmiştir. Anadolu’muzun siyez buğdayı yerini daha iyi cins buğdaylara bırakmıştır. GDO ise bu yazının amaç ve kapsamı dışında, başlı başına incelemeyi gerektiren başka bir konudur.

Bereketli Hilal’de buğdayın ilk kültürünün yapılmış olması gibi yaklaşık 10.000 yıl önce, Çin'in Yangtze nehri kenarlarında yaşayan avcı ve toplayıcılar da yaşam biçimlerini kökten değiştirecek önemli bir adım atmışlar ve pirinç denen o şeyi ıslah ve ehlileştirmeye sonra da yetiştirmeye başlamışlar. Arkeologların C-14 çalışmaları sonucu Yangtze’ de pirincin ilk yetiştirilmeye başlandığı tarih bundan 9400 yıl öncesiymiş.

Pirinç tarımı ilk olarak M.Ö 3.000ˊlerde Hindistan'da başladığı ve daha sonra Batıya doğru yayıldığı, ilk durağın İran olduğu söylenmektedir.
Makedonyalı Filip’in oğlu İskender Persepolis’e yaptığı sefer sonrasında parsayı toplamıştır. Persepolis’in parsası içinde yer alan pirinç de bu şekilde Avrupa yolculuğuna başlamış. Yine de pirincin Avrupa'da mutfaklara elini kolunu sallayarak başköşeye oturması ortaçağlarda olabilmiş.  Anadolu’ya ise güney ve doğu taraflarından gelişi 500 yıl kadar eskiye gidiyormuş. Anadolu’da Tosya, Osmancık, Gönen, Bulgaristan’da Plovdiv gibi yerlerde pirinç üretimi yapılmıştır.

Pirinç bitkisi suyu bol, sulak yerlerde yetişiyor. 50-120 cm.’ye kadar boylanabiliyor. Çiçeklerini açıyor. Orkide işi ile uğraşan Taylandlı bir arkadaşın Bangkok’tan gönderdiği fotoğraflara bakınca pirinç çiçeklerinin orkideden ayırt etmenin çok zor olduğunu gördüm. Bir salkımda dizilmiş saplar üzerinde aşağıya doğru sarkan başaklar, çeltikler içinde çiçeklerin seyrine doyum olmuyor. Tanelerin içinde yer aldığı bu kapsüllere kabaca kapçık ve kavuz diyebiliriz. Tanelerin içinde bulunduğu bu kapsüller sarı renkte olduğu için İranlılar bunlara sarı renkli anlamında kendi dillerinden bir sözcükle “ birinc ” demişler. Aynı sözcüğün Avesta’da vrinca ve Sanskritçede vriza olarak bulunması dikkat çekicidir. Kıpçak dilinde tahıl anlamında pirinç sözcüğü bulunuyor.
Aynı sözcük Fransızcada riz, İngilizcede rice, İtalyancada risotto, Rusçada (latin harfleriyle) ris, İspanyolcada arroz, Almancada reis olarak geçmektedir. Görüldüğü gibi Batı dünyasının pirinç sözcüğünün kaynağı, kökeni İran Farsçasındaki birinc sözcüğüdür. Sözcüğün Yunancası da ρύζι – rýzi’dir. Latinceye gelince onlar rice yanında oryza sözcüğünü de (*) kullanmışlar. Oryza taksonomide pirincin genel adıdır. Denebilir ki taksonomi listeleri hazırlanırken Latinceden yararlanılmıştır. Bilmiyoruz ama oryza adı botanikçilerin bir zorlaması da olabilir. İşin ilginç yanı İspanyollar da nereden esinlenmişler ise rice değil de bu bitkiye arroz  adını koymayı uygun bulmuşlar.
Tam bu noktada çarşı pazarda bulunan Reis Gıda, Reis Bakliyat ve Reis Pirinç markalarındaki Reis sözcüğünün Almancada olduğu gibi pirinç sözcüğünden mi geldiği veya tamamen bir rastlantı mı olduğu kafama takılmaktadır. Nasıl olsa araştırmak, soruşturmak bedava…
Etimolojinin şaşırtmaları bu kadarla kalmıyor. Tunç veya bronz ( İtalyanca bronzo, Fransızca bronze) diye bildiğimiz bakır ile kalayın bir alaşımı olan maddeye verilen ad da bu Farsça birinc sözcüğünden kaynaklanıyor. İngilizler buna brass diyorlar. Bu dilde omzu kalabalıklara da brass yakıştırması yapılıyormuş. Brass bilindiği gibi aynı zamanda orkestrada yer alan trompet, trombon, bariton, tuba ve diğerlerini içeren müzik aletleri ailesinin de adıdır. (Örneğin, Brass Quartet gibi)

Bu alaşıma bu adın verilmesinin başlıca nedeni sarı renkte oluşu ve bunun da pirinç bitkisinin tanelerini taşıyan kapsülün rengi ile aynı olmasıdır. Türkçemizde de tunç veya bronza yahut da bronzdan yapılan alet edevata yaygın olarak sarı denmektedir. Tarih derslerimizden anımsayacağımız gibi bir devrin kronolojideki adı da tunç veya bronz çağıdır.

Daha ilginci de Brindisi şehrinin Yunanca adı olan Βρεντήσιον (Brentḗsion) sözünden türediği öne sürülmektedir. Bu kentin adı Yunancası bir yana Halkın kullandğı Latincede *aes brundusi’um’ dur. Öyle anlaşılıyor ki Adriyatik kıyısındaki bu önemli liman kentinin de brinc sözcüğü ile uzak veya yakın bir akrabalığı bulunmaktadır.

Pirinç bitkisinin taksonomisine de kısaca bakalım:

Pirinç plantae/ bitkiler âleminden ve Magnoliophyt/ kapalı tohumlular bölümündendir. Sınıfı, Liliopsida /Bir çeneklilerdendir. Takımı, Poales (Buğdaylar), familyası: Poaceae/Buğdaygiller, alt familyası da: Ehrhartoideae , Oryzeae/oryza Pirinçgillerdir. Cinsi Oryza
Pirinç, Buğdaygillerden Oryza sativa (Asya pirinci) veya daha az yaygın olarak Oryza glaberrima (Afrika pirinci)
Pirinç işlemden geçmeden önce farklı renklerde olabilmektedir. İşlendikten sonra ise beyazdır. Pirinç pilav olarak yendiği gibi suşiden tutun da muhallebiye kadar birçok alanda kullanılmaktadır. Çorbası yapılmaktadır. Çocuk mamaları için B vitaminleri yönünden zengin pirinç unu ve nişastası vb. türevleri kullanılmaktadır. Halk tıbbında, halk eczacılığında da ishal durdurucu vb. özellikleri dikkate alınarak ilaç gibi kullanılmaktadır.  Pilav da yine Farsça bir sözcük olup çevresindeki ülkelere ve tüm dünyaya buradan yayılmıştır. Pirinçler çok çeşitlidir. Kimisi tane tane olur iken kimisi lapa gibi olur. Çin ve Çinhindi halkları, Koreliler ve Japonlar çubukla yemenin kolaylığı için olacak, yapışkan pirinçleri daha çok tüketmektedirler. Orta Doğu’da ve Amerika’da, Rusya steplerinde buğday ne ise Çin, Filipinler, Tayland, Myanmar gibi yerlerde pirinç aynı şey olup temel besin kaynağıdır. Pirincin jasmin, basmati gibi cinsleri yanında aromatik ve başka nitelikleriyle de sınıflandırıldığını görmekteyiz. Pirinç uzak doğunun özellikle Çin’in diğer adıdır dersek pek de yanlış olmaz.
 

Pirinç ile ilgili deyim ve atasözlerimiz zengin ve çok değerlidirler.

“Ayıkla Pirincin Taşını”
Ortaya çıkış öyküsü anlatılanlara göre Yavuz Sultan Selim’in Yemen’i Osmanlı topraklarına katmasından bir süre sonra Yemen’de bir başkaldırı olmuş. Yemen Fatihi Sinan Paşa bir süre sonra yeniden düzeni sağlamış. Yemen bu isyandan sonra 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış. Yine söylenceye göre, Sinan Paşa’nın askerleri isyan sırasında bir gün çölde konaklamışlar, yemek pişirmek için hasır torbalar içindeki pirinci yere bir siniye sermişler. Pirincin içindeki taşları ayıklıyorlarmış. Askerler taşın çokluğundan ve pirinç rengine yakın olan taşları pirinçten ayırmanın zorluğundan yakınıyorlarmış. Bu arada bir fırtına çıkmış, savrulan kumlar ayıkladıkları pirincin üzerini kaplamış. Yeniçerilerden biri arkadaşlarına, “Biz Allah’ın nimetini taşlı diye beğenmiyorduk, asıl şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını” şeklinde bir şaka yapmış. Gel zaman git zaman bu deyiş halk arasında yayılmış. “Ayıkla Pirincin Taşını” Atasözleri ve Deyimler Sözlüğümüzde bir işin pek karışık ve içinden çıkılmaz durumda olduğunu anlatmak için “çık işin içinden çıkabilirsen” anlamında kullanılan bir deyim olarak yerini almıştır. Bu öyküde adı geçen yer Yemen’dir. O tarihte pirinç Osmanlı’da asker karavanasına girecek kadar bol muydu, bunu hiç sormayalım. Aynı şekilde Yemen 1517 yılında fethedilmedi. O tarihte Yavuz Selim Kahire’de Memluk hükümdarını yendi, Tomanbay’ın başını kentin giriş kapısına astı ama Yemen’e bir fetih seferi hiç yapılmadı. Yemen’in idarecisi bir hükümdar bize de bulaşmasınlar diye sadece bir hutbe okutmuş. Yemen 1538-39 yıllarında, Kanuni döneminde Osmanlı toprakları arasına katıldı. Fetih komutanı da Sinan değil Süleyman Paşadır. Zaman zaman Yemen halkı Osmanlı’ya başkaldırmış, Portekiz ve İngiltere ile politik ve ekonomik flörtler de yapmışlardır.  Yemen bu 379 yılın sonunda, 1918 yılında imzalanan Mondoros Mütarekesinden sonra bağımsızlığını ilan ederek ayrılıp gitmiştir.
Öykünün bu tutarsızlıklarını bir yana bırakırsak anlamı ve çıkarılması istenen dersleri dilimizde ve kültürümüzde hayli derin izler bırakmıştır.

 

 Bir başka deyimimiz “Bu Pirinç/ pilav Daha Çoook Su Kaldırır.” 

Yani “henüz zaman var ve bu pirinç, pilav oluncaya kadar, daha çok su kaldırır.” düşüncesiyle pilav tarifi üzerinden böyle deyim halk arasında kullanılır olmuştur. "İşin ayrıntılarına inilirse bu işin gerçekleşmesi için daha çok araştırma, soruşturma yapmak gerekir anlamına gelmektedir.  Aynı zamanda “iyi pilav su götürür” ne demekse  “iyi ve doğru yapılan işler, davranışlar da eleştiriyi de övgüyü de kaldırırlar” anlamına gelmektedir.

“Dimyata Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olmak”

 Anadolu’da eskiden pirinç yetiştirilmezken, en iyi pirinç de Mısır’ın bir liman kasabası olan Akdeniz kıyısındaki Port Said’e yakın Dimyat’tan gelirmiş. Dimyat’a gidip pirinç getirip satmak, Anadolu’da buğday ekip, biçip ürününü pazarlamaktan çok daha kârlıymış. Bu nedenle kimi çiftçiler veya ticaret ile uğraşanlar bu yolu seçerlermiş. İşte bu çiftçilerden biri, kendi buğday tarlasını ucuz pahalı demeden satmış, aldığı parayı da para çıkınına koymuş Dimyat’a gitmek için yola koyulmuş. Dimyat’a varamadan olanlar olmuş, bindiği gemi Akdeniz’de fırtınaya yakalanmış, korsanlar da gelmiş bu insanların paracıklarına el koymuşlar. Adamcağızı da yakalamış, diğer yolcularla birlikte soyup soğana çevirmişler. Kahramanımız pirinç satışından elde etmeyi umduğu hayallerinin yıkılmasına mı üzülsün, elinden çıkardığı tarlasının parasına mı üzülsün… 

Zar zor memleketine dönmüş. Arkadaşları, tanıdıkları artık bizim gibi köylü değilsin tacir oldun, köşeyi döndün diye takılmışlar, Hal hatır sormalardan sonra bizim adam,  ne köşeyi dönmesi, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olduk. Evde hanım pişirecek bir tas bulgur bulamıyor diye üzüntüsünü anlatmış.
Daha sonra bu söz, gerçekleşme olasılığı az ve  zor bir gelecek için eldekinin yedek bırakılmadan yok edilmemesi,  anlamında dilimize yerleşmiştir.

Bu deyimimiz kullanılırken ne yazık ki, Mardin’ nin Midyat ilçesi ile Mısır’daki Dimyat kasabası birbirine karıştırılmaktadır. İşin ilginç yanı Midyat’ta hiç pirinç yetiştirilmemektedir. Midyat’ta şaka olsun diye bir pazarcıya iki kilo Midyat pirinci verir misin dedim. Pazarcı, abi bizde pirinç olmaz, isterseniz sana buğday verelim, buğdayın anavatanı Harran dedi. Gülüştük. 

“Temcit pilavı”

“Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek” deyimimize konu olan pilav aslında Ramazan aylarında sahurda yenen pilava verilen addır.  Bilindiği gibi Ramazan ayı boyunca imsak vakti öncesinde oruç tutanlar sahura, temcide kalkarlar. Sahur vaktinde genel olarak yemek yapılmayıp akşam iftarda yenmiş olan yemeklerden arta kalanlar ısıtılarak yenmektedir. Her temcitte bu tekrarlandığında bu deyim doğmuştur.
Zaman içinde temcit ve pilav sözcüklerinin anlamları geri plana çekilmiş bilinen bir gerçeğin tekrar gündeme gelmesi anlamı öne çıkmıştır. “Artık bu da kabak tadı verdi” şeklinde söylenen deyimimizle benzer bir anlamı vardır. Bu deyimlerimiz bir şarkının nakaratı gibi belli şeylerin tekrar tekrar konu edilmesini eleştirmek amacıyla kullanılmaktadır.

Bir çuval pirincin içindeki beyaz taşı bulmak da önerilen seçeneğin gerçekleşme olasılığının ne kadar düşük olduğunu anlatmada kullanılan bir deyişimizdir.

Pirinç yalnızca deyim ve atasözleri ile sınırlı kalmamış birçok edebi yapıta ve filme de konu olmuştur. İşte o filmlerden birisi Acı Pirinç, özgün adı: Riso Amaro.
Giuseppe De Santis tarafından yazılan ve yönetilen 1949 yılı yapımı bir İtalyan filmi. Başrollerini Vittorio Gassman, Raf Vallone, Silvana Mangano gibi oyuncular paylaşmış.

İtalya'nın farklı bölgelerinden farklı insanların gerçek yaşamlarını anlatmayı amaç edinmiş olan Neo Realisme - Yeni Gerçekçilik/ Toplumcu Gerçekçilik akımlarının en çok tutulduğu yıllarda, Guiseppe De Santis bize pirincin acılarla dolu öyküsünden kesitler veriyor.  Pirinç kimilerine göre buğday gibi, mercimek gibi bir tahıl ürünü iken filmde pirinç tarlalarında çalışan kadınların yaşam öyküleri anlatılıyor. Pirinç hız ve dikkat istiyor. Bu işi kadınların becerikli elleri üstleniyor. İtalya’nın 1940’lı yıllarında Mussolini rejimi etkisini ve elbette buna koşut olarak baskısını gösteriyor. O zamana kadar faşist yönetim dokunduğu her yerde acı izler bırakıyor.

Film, başlar başlamaz bizi tarlalarda çalışanların görüntüleriyle birlikte bir koşuşturmacaya, kovalamacaya çekmektedir.  Bunların nedeninin çok değerli bir mücevherin çalınmış olması ve hırsızın da yakalanmasının an meselesi oluşu. İşin bu polisiye yanı dışında bir de aşk konusu araya giriyor. Ancak bütün bu argümanların yanında o yılların işçi sınıfının zor çalışma koşulları yürekleri dağlıyor. Filmi seyretmemiş olanlar YouTube veya Netflix gibi yerlerden bulup seyredebilirler. Hala seyre değer özellikte olduğunu söyleyebilirim. Filmin senaryosunun bir kurul aracılığı ile yazıldığına ilişkin notlar da var.

Riso Amaro filmi bize yine İtalyanların en popüler bir müziğini çağrıştırıyor.  Bella Ciao (Türkçede "Çav Bella" olarak bilinmektedir), İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalyan partizanların söylediği bu şarkı İtalyancada "Hoşça Kal Güzelim" anlamına gelmektedir. İtalya'da Mussolini döneminde anti-faşist, komünist, devrimci, sosyalist grupların marşıdır. Sözlerinin yazarı bilinmemektedir, melodisi ise eski İtalyan Halk Şarkılarından "Po Valley" adlı şarkının melodisine benzemektedir. Po ırmağının suladığı ovalarda, pirinç üretilen tarlalardaki yaşantı konu edilmektedir. Kuzey İtalya'daki pirinç tarlalarında çalışan mevsimlik kadın işçiler tarafından zorlu koşullarını eleştirmek, protesto etmek amacıyla söylenmeye başlanmış ancak ünü tüm dünyayı sarmıştır.

Yine aynı Acı Pirinç adını taşıyan ve yönetmeni Yılmaz Duru olan Yeşilçam Sineması yapımı bir başka film daha var. Ancak bu film yukarıda sözünü ettiğimiz İtalyan filmi gibi önemsenmemiş ve şimdilerde unutulmuş gitmiştir. Bu film de film arşivlerinden bulunup seyredilebilir.

Bir sözcük, bir kavram etimolojisi kurcalanmaya başlanınca yukarıda gördüğümüz gibi altından neler çıkmaktadır. Dili, dilleri zenginleştiren şeyler, sözlüklerde yer alan sözcüklerin birer cümlelik anlamlarından ibaret olmadığı her kavramın bir başkasını çağrıştırması ve ortaya yepyeni anlamların çıkmasıdır. Bir dildeki herhangi bir kavram diğer bir dile kaynak ve köken oluşturabilmektedir. Yeni türetilen sözcükler kuşkusuz yeni bir dünyaya yepyeni pencereler açmaktadır.
Belleğimizde, bilgi dağarımızda ne kadar çok kavram varsa ve günlük yaşantımızda bu kavramları bizler ne kadar çok kullanıyorsak kültürümüz de o kadar yükselmiş demektir. 

27.08.2023
Ali Can Polat  

Yorumlar

SON EKLENEN MAKALELER

Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)!
Farklı Akıl(lar)!
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
SAMİ SELÇUK
SAMİ SELÇUK
ÖRTMENİM
ÖRTMENİM
UYUTMA YASASI
UYUTMA YASASI
HAFIZA-İ BEŞER
HAFIZA-İ BEŞER
KAIROS - SENKRON
KAIROS - SENKRON
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
MEB ve Maarif Modeli
MEB ve Maarif Modeli
SEVAN NİŞANYAN
SEVAN NİŞANYAN
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
PROKRUSTES’ in YATAĞI
PROKRUSTES’ in YATAĞI
KARNAVAL
KARNAVAL
DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!