ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
Étymologie/ Etimoloji sözcüğü dilimize Fransızca étymologie sözcüğünden alınmıştır. Fransızca’ daki anlamı: Sözcüklerin köken bilimi, erişilebilir en eski tarihe gidilerek o sözcüğün geçirdiği değişikliklerin, evriminin saptanması ve yeniden yapılandırılması ya da (origine ou filiation d'un mot) yani bir sözcüğün kökeninin ve başka sözcüklerle olan akrabalıklarının belirlenmesidir.
Fransızca étymologie sözcüğünün kökeni ise Eski Yunanca etymología/ ετυμολογία’ dır. Eski Yunanca étymon/ έτυμον [nötr] bir şeyin aslı, doğrusu anlamındadır. Eski Yunanca étymos/ έτυμος /gerçek, asıl sözcüğüne (+ logos/logia) eklenerek bulunmuştur. Latince etimologia kökenbilim anlamındadır.
Philologie/ Filoloji: Etimoloji sözcüğüne yakın bir sözcük de filoloji sözcüğüdür. Bu sözcük de dilimize Fransızca philologie sözcüğünden alınmıştır. Fransızcaya da Latinceden, Latinceye de Eski Yunancadan alınmış olup aslı φιλολογία (philologia) şeklindedir.
Φιλολογία (philologia) öğrenme sevgisi, harflere duyulan sevgi, edebiyat sevgisi, edebi uğraşlar veya güzel edebiyat çalışmaları anlamlarına gelmektedir. Klasik anlamıyla filolojinin konusu tarihsel süreci içinde antik dünyadan Eski Yunanca ve Latince dilleriyle yazılmış olan metinlerin incelenmesidir.
Etimoloji ve filoloji anadil veya yabancı dil ayrımı yapılmadan çok önemlidir ve yaşamsaldır.
Klasik filolojide veya günümüzde herhangi bir dilin filolojisinde öncelikle inceleme konusu yapılacak olan metinlerin toplanması, metnin hangi tarzda yazıldığının belirlenmesi, toplanan metinlerin karşılaştırılması, toplanan metinler arasında yanlış ve gerçek olmayanlar varsa ayıklanması gerekmektedir. Metin yazarının metni yazdığı tarihteki ortamın da saptanarak değerlendirme yapacak olanın, deyim yerindeyse metin yazarının yerine kendisini koyarak bir değerlendirme metni kurması gerekmektedir. Özellikle çeviri yapacak olan kişinin sorumluluğu daha da ağır olacaktır. Çevirmenin özgün metinde geçen sözcüklere en uygun olan sözcüğü çeviri yapılacak olan dilde arayıp bulmak ödevi vardır. Metin yazarının kullandığı sözcük ve kavramların bu günkü değil o günkü anlamlarını hiç gözden kaçırmamak gerekmektedir. Aynı şekilde metin içinde geçen olayları değerlendirirken de anakronik bir yanlışa düşülmemelidir. Öte yandan yapılan değerlendirmenin veya çevirinin yazım kurallarına da uyması zorunludur. Olumlu veya olumsuz tüm eleştirilerin, yazanın kişiliğinden bağımsız olarak nesnellikten de ayrılmaması gerekmektedir.
Bir dilin ve o dile ilişkin sözcüklerin anlamlarının bilinmesi, yerinde ve doğru olarak kullanılması hiç kuşkusuz kişiler arasındaki iletişimi kolaylaştıracaktır. Bu yapılacak işte zamandan ve emekten tasarrufu sağlayacaktır.
Ancak dilin bilinmesi iletişimle sınırlı değildir. Dil beyin içinde düşünme dediğimiz şeyin aynasıdır. İnsan ve diğer canlılar duyu organları aracılığı ile kendilerini çevreleyen dünyadan sayısız duyumları sürekli beyine alırlar. Bu duyumlar beyinde işlenirler. İşlenen duyumlar sınıflandırılır, adlandırılır ve kullanılmak üzere tezgâhta bir yerde dizilirler. Bunlara bilgi diyebiliriz. Bu bilgiler o canlının kendisi tarafından elde edilebildiği gibi birçok zaman da başkalarından duyup doğruluğu, güzelliği ve yararlığı kanıtlanmış veya öyle olduklarına inanılmış şeyler de olabilir. Birçok bilgi de o toplumun kültürünü oluşturmakta olup kişinin genlerine işlenmiştir. Bunların bir kısmı arketiplerdir.
İnsan önünde duran sorunları çözmek için dağarında biriktirdiği çeşitli bilgiler içinde en uygun olanları seçerek bir değerlendirme yapar. Bu veriler şu verilerle birleşince o sonucu vermişse o sorunlara benzeyen bu yeni sorunun çözümünde de benzer sonuçlar alınacaktır şeklinde bir önerme yapar. Bu önerme işlemi, insanın beyninde bir canlandırmayı/ animasyonu/ simülasyonu gerektirir.
Bu canlandırmanın ufuklarının geniş olması ortaya çıkan sonuçların da yerindeliğini büyük ölçüde etkileyecektir. Ufukların geniş açılı olabilmesi veri çokluğu ve bu verilere ilişkin adlandırmaların yani sözcüklerin varlığı ile doğru orantılıdır.
Bu anlamı ile bir dili ve o dilin sözcüklerinin anlamlarını ve kökenlerini bilmek bizim yeni ve daha uygun sonuçlar almamızı sağlayacaktır.
Sorunlar içlerinde çözümleri de barındırır. Sorunlar tek bir parça olmadığı gibi çözümler de tek bir parça değillerdir. Sorunları çözmek sorunları ve çözümleri doğru tanımlamakla olasıdır. Doğru tanımlamak ise o olay, şey veya kişilere özgü sözcüklerin bulunup doğru olarak kullanılmasını gerektirmektedir.
Ali Can Polat
06.06.2022