Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK

Teşekkür sözcüğü dilimize Arapça şkr kökünden gelen taşakkur تشكّر “şükretme” sözcüğünden alınmıştır. Kökeni yine Arapça olan şakara شكر “şükretti” eylemidir.
Bu sözcükten türetilmiş bir sözcük de müteşekkir sözcüğüdür. Teşekkür etmek durumunda bulunan, şükran borcu olan anlamına gelmektedir. Şükran da Arapça şukrān شكران z "teşekkür etme, minnet duyma anlamına geliyor. Kısaca gönül borcu diyebiliriz. Minnet sözcüğünün kökeni de yine Arapça inam sözcüğü olup bu sözcük de ihsan, karşılıksız yapılan iyilik anlamına gelmektedir.

Türkçemizde teşekkür sözcüğünü bir ölçüde karşılayabilecek olan sözcük “sağ ol” sözcüğüdür ve bir iyilik, yardım ya da hoşa giden bir tutum ve davranış karşısında o kişiye karşı çok yaşa, teşekkür ederim, senin sağlığını istiyorum anlamlarına gelmektedir.

Bu kavramın yapısını, kökenini burada bırakalım anlamı ve önemi üzerinde biraz duralım.

Teşekkür yapılan bir iyiliğe, bir duruma veya herhangi bir harekete karşı duyulan memnuniyeti, mutluluğu ve gönül borcunu anlatma şeklidir. Bir nezaket sözcüğüdür.

Teşekkür etmek, başlı başına bu ifadeyi kullanmak karşımızdaki insana değer vermek demektir. Teşekkür etmek değer vermenin dolaysız bir göstergesidir.

Maddi veya manevi yararını, desteğini gördüğümüz herkese ve her şeye teşekkür etmek toplumsal yaşamın olağan bir gereğidir.

Teşekkür etmek nazik, kibar insanlara özgü bir davranış biçimidir.

Teşekkür etmenin karşıt kavramı ise bir iyiliğe karşı sessiz kalmaktır. Teşekkür etmekten kaçınmak, sakınmak yalnızca bir görgüsüzlük değil karşısındaki kişiye değer vermemek, o kişinin emeğine saygı duymamaktır.

Teşekkür etmesini bilmeyen bir insan okumuş da olsa kendini yetiştirememiş kaba bir insandır.

Toplumda bir iyiliğe karşı sessiz kalınmaması kadar kötülüğe karşı da aynı şekilde sessiz kalınmaması gerekir. Kötülük karşısında sessiz kalırsak, bana zararı dokunmuyor diye bana ne dersek kötülüğü onaylamış ve o kötülüğe biz ortak olmuş oluruz.

Sessiz kalmak kötülüğün sıradanlaşmasına neden olur. İyilik yapmayı düşünen kişilerin umutlarını kırar. Sonuçta o toplulukta iyilik değil kötülük egemen olur. Toplumda iyilik yerine kötülük kuralları geçerli olur.

Mehmet Necmettin Okyay (1883-1976) İstanbul’da doğup yaşamış hat ve ebru sanatçısı, mücellit (cilt ustası) bir kişidir. Bu kendi kendini yetiştirmiş kişiye ait olan “marifet iltifata tabidir müşterisiz meta zayidir ” şeklinde bir söz vardır. Bu söz dilimize yerleşmiş ve bir deyim halini almıştır. Anlamı kısaca bir sanatçının yeteneği başkaları tarafından takdir edilirse bir anlamı olur ve o yetenek de gelişir demektir. Alıcısı olmayan, değeri anlaşılmayan, anlaşılamayan bir bilimsel ve sanatsal icat, bir ürün kabuğa karışır, o ürün de çöpe gider. Yazık olur. Bu toplumda gelişmeyi önler.

Toplumun yöneticileri tarafından ödül ceza dengesinin kötüden yana bozulması iyilerin enayi, kötülerin ise kurnaz, açıkgöz olmalarına ve toplumda kuralsızlığa,  kural tanımazlığa neden olur.

Ödüllendirme-Cezalandırma dengesini toplumda her alana ve özellikle de çocuk ve gençlerin eğitim programlarına uygulayabiliriz. Bu dengeyi adil bir yaşam tarzı haline getirebiliriz.

Toplumda barış ve huzurlu bir yaşam istiyorsak o topluluğun bir bireyi olarak üzerimize düşen görevlerimize duyarsız kalmamız ve görevlerimizi eksiksiz yapmamız gerekmektedir.

a) Kötülüğe karşı iyiler ile birlikte olmak ve karşı çıkmak
b) Yapılan bir iyiliğe karşı da en azından bir teşekkür etmek

Hiç de zor olmayan, insana hiçbir şey kaybettirmeyen ama çok şey kazandıran iki davranış biçimidir. Seçim bize kalıyor.

Özür konusuna gelince: Bir insanın eylemlerinin nedenleri ve sonuçları bellidir. Bu eylemler çoğu kez üzerinde düşünülerek, tasarlanarak yapılmışlarıdır. Bazı eylemler ise kişinin kusuru yüzünden veya o işe karşı gerektiği gibi özen göstermemesi, bir öngörü eksikliği nedeniyle gerçekleşmiştir. Yine bazı eylemleri de kişinin istemi dışında ve hatta başkalarınca da öngörülemeyen nedenlerle oluşmuştur. Bunlardan ilki için hukukçular kasıt, ikinciler için kusur ve ihmal sonuncular için de kaçınılmaz durum terimlerini kullanmaktadırlar. Kişinin sorumlulukları da ilkinden sonuncuya doğru azalarak belirlenmektedir.

Halk arasında kullanılan özür sözcüğü 1-Bir kusurun, bir eksikliğin, bir suçun elde olmadan yapıldığını öne sürme ya da bunun hoş görülmesini gerektiren bir neden olarak anlaşılmaktadır.2- Ayrıca özür sözcüğü bozukluk, eksiklik, elverişsizlik ve sakatlık anlamında da kullanılmaktadır.

Topluluk halinde yaşamanın en önemli koşulu bireylerin hak ve özgürlük alanlarına karşılıklı olarak saygı gösterilmesidir.

İnsanların yukarıda sayılan eylemleri önceden belirlenmiş yazılı veya sözlü kurallara aykırılık oluşturuyorsa toplumun yine önceden belirlenmiş organlarınca yargılanır ve kasıt, kusur şeklindeki nitelemelerle suç olarak tanımlanıp cezalandırılmaktadır. Alınabilecek tüm önlemlere karşın gerçekleşen kaçınılmazlık (gayrı kabil-i içtinap) durumlarında ise bir cezalandırma söz konusu olmamaktadır. Ancak toplumda suç ve ceza tanımları dışında kalan eylemler de vardır. Bunlar için ayıp, dışlama, günah gibi yaptırımlar öngörülüp uygulanabilmektedir. Bütün bu kuralların dışında kalan bir başka alan daha vardır.

İşte o alanda da bir eksiklik, elverişsizlik ve benzeri nedenler bulunabilir. İşte bu alanda kişiler birbirlerinden özür dileyerek bozulan düzeni, barış ortamını, huzuru yeniden kurmak isterler.

Sözcük dilimize Arapçadan gelmiş ve iyice yerleşmiştir. Sözcük Arapça ˁuḏr عذر / #ˁḏr bağışlama kökünden türetilmiştir. Arapça aḏara عذر bağışladı, mazur/ özürlü gördü anlamına gelmektedir. Hemen söylemeliyiz ki; Arapçadaki “ d ” bizim dilimizle söylenirken “ z “ şeklini almaktadır. Arapçada ve Osmanlıcada ad, adu, adû sözcükleri düşman anlamına, aduv sözcüğü de bağış yapmak anlamına gelmektedir. Buradan düşmanca olduğu düşünülen bir davranışın bağışlanması anlamını çıkarmaktayız.

Özür sözcüğü ile bağlantılı olan mazeret, mazeretli ve mazur sözcükleri de bulunmaktadır. Bunlar da özür ve özürlü anlamlarına gelmektedir. Mazereti nedeniyle örneğin okula, işe gidememek, mazeretli sayılmak veya davranış ya da tutumunun belli nedenlerle mazur görülmesi, sayılması gibi…

Özür sözcüğünün sözlük anlamı bu şekilde açıklanabilir. Özür dileme eyleminin anlamı ise: 1-Yapılmış olan bir yanlıştan, yanlış anlaşılan bir sözden veya uygun olmayan bir tutum ve durum nedeniyle kişinin karşı taraftan bağışlanma isteğidir. 2- İkinci olarak da kişinin kendisinden istenen veya beklenen bir şeyi somut ve anlaşılabilir bir özrü nedeniyle yapamayacağını bildirip bağışlanmasını dilemesidir.

Özür dilemenin önemine gelince: Bilindiği gibi insanların, topluluk halinde yaşayan bireylerin söz ve eylemleri kusursuz değillerdir. Kaldı ki söz ve eylemlerin anlamları zamana ve yere göre de değişebilir,  görecelidir. Herkes zaman içinde yanlışlar yapabilir. Bu yanlışların düzeltilmesi ve bozulan dengenin eski haline getirilmesi için kişinin, bireyin yanlışını kabul etmesi düzeltme için karşıdan bağışlanma, hoş görülme isteği ve bir daha aynı şeyin olmayacağını bildirmesi özür dileme ile gerçekleşir. Bunun için uygun sözcüklerin, cümlelerin kullanılması da gerekmektedir. Konusu suç veya günah olan şeyler için özür dileme söz konusu olamaz. Bunlar için hesaplaşma yerleri yargı organlarıdır veya insanın inanç dünyasıdır.

Özür dilemenin ve özrün kabul edilmesinin bir anlam ifade edebilmesi için tarafların bu durum öncesi var olan dengenin geri gelmesi konusunda anlaşmış olmaları gerekir. Bunun için de tarafların iyi niyeti zorunludur. Özür dileme veya diletme taraflardan birinin diğerine üstünlüğünü kabul ettirme aracı olmamalıdır.

Bu arada şunu da belirtmekte yarar vardır. Tövbe ile özür arasında bir yakınlık ilişkisi bulunmaktadır. Her ikisinde de bir pişmanlık ve ilerde aynı şeylerin olmayacağı, yinelenmeyeceği yönünde kişinin söz vermesi, taahhüdü vardır.

Özür dileme dürüstlük, ahlak ve erdem kavramlarıyla doğrudan ilgilidir. Özür dilemekten kaçınmak veya sakınmak ise o kişinin kişilik yapısındaki bir soruna işaret etmektedir. Bu sorun karşımıza kendini beğenmişlik ve kibir olarak çıkmaktadır. Bu türdeki insanlar, kendilerinin yanlış yapmadığı, yapmayacağı şeklinde (bir tür narsisizm) kendilerini koşullandırmışlardır. Bu insanların özür dileyince toplumdaki saygınlıklarından bir şeyler yitirecekleri konusunda bir korkuları vardır. Oysa gerçek durum bunun tam tersidir. Özür dileyen kimse kendi dışındaki insanların gözünde daha da büyür, bilgelik katına yükselir. Erdemli ve dürüst niteliklerini kazanmış olur. Kibirli insan saygınlığını korku salarak sağlayabildiği halde özür dileyerek kendisinin de yanlış yaptığını, yapabileceğini kabul eden kişi yarattığı sevgi ortamı ile saygınlığını daha da pekiştirir. Çünkü çevresindeki insanlar bu dürüstlükten kendilerine bir zarar gelmeyeceğini kabul etmiş olurlar. Özür dilemeden bir yaşamın sürdürülmesi akılcı da değildir. Çünkü bu durumdaki kişi yarattığı korkuya dayalı düzenin sürdürülebilmesi için elindeki güçleri sonuna kadar kullanmak zorunda kalır. Bunu kendisi için bir varlık-yokluk/ beka sorunu olarak kabul etmektedir. Örneğin korunmak için savunma hatta olası bir saldırı düzeneği oluşturur. Kendisine hiç gerekmediği halde koruma orduları oluşturur. Bunun için hem kendi fiziki gücünü ve hem de parasını harcar. Oysa bu potansiyel gücü çok daha verimli alanlarda kullanabilir.

Bu korkuların giderilmesi elbette psikologların, psikiyatristlerin konusudur. Ancak sağlıklı, barış ve huzur içinde yaşayan bir toplum düzeni için özür dileme kültürünün aile ve okulda ebeveyn ve öğretmenlerin görevi olduğunu belirmemiz gerekmektedir.

Mitolojiye göre titan soylu Theia ile Hyperion’ un birleşmesinden doğan Astraios Güneş tanrısı Helios’un kız kardeşi şafak tanrıçası Eos ile evlenmiştir. Bu evlilikten 4 çocuk doğar. Boreas (poyraz), Euros, Notos (lodos) ve Zephyros. Bunlar sırasıyla Kuzey, Doğu, Güney ve Batı rüzgârlarının tanrılarıdır. Bunların içinde Batı Rüzgârlarının tanrısı Zephyros en yumuşak olanıdır. Baharın ve meyvelerin muştucusu olarak bilinir. Ona Roma’da Latince Favonius derler.  Zephyros' un Trakia'da bir mağarada yaşadığı düşünülürdü. Daha sonra o güneye doğru yer değiştirmiştir. Anadolu’da Ege kıyılarında dolaşırken Chloris ile Romalılarca Flora olarak adlandırılmış olan Çiçeklerin Tanrıçası ile tanışır. Ancak Flora ona yüz vermez. Zephros bu duruma içerler ve çok üzülür.

Zephyros da az hırlı değildir, sabıkalıdır. Apollon’un erkek arkadaşlarından Hyacintos,  Apollon ile disk atma oyunu oynarlarken araya girer ve kardeşi Boreas’a özenip ters bir rüzgâr olur, eser ve disk Hyacintos’un kafasına çarpar. Zavallı oracıkta ölür. Hyacintos’un akan kanlarından, Ovidius’a göre çok üzülen Apollon’un gözünden akan yaşlardan sümbül adını verdiğimiz o güzel çiçek oluşur.

İşte bunun gibi tanrımız Zephyros’un yine erkekliği tutar ve sevgili, güzel tanrıçamız Flora’ yı kuytu bir yerde yakalar ve ona tecavüz eder. Ama yine işler düzelmez, aksine daha da bozulur. Zephyros üzgündür, pişmandır. Ama Flora’ ya olan aşkı da her geçen gün biraz daha artmakta, tutkuya dönüşmektedir.

Bir zamanlar yardımına koştuğu, Psike ile olan aşklarında çöpçatanlık rolünü üstlendiği Aşk Tanrısı Eros’a koşar. Eros da kendisine yapılmış olan yardıma karşılık verme zamanı geldiğini görünce o ünlü oku ile Zephyros’ un yardımına yetişir. Tam kalbinden vurulan Flora de Zephyros’a kör kütük âşık olur. Hiç yanından ayrılmaz. Gerçekten ayrılmaz, ünlü ressamların ünlü tablolarında, heykelcilerin heykellerinde hep yan yanadırlar.

Zephyros Flora’ ya bir çiçek verir. Barışırlar. Sonra, sonra bu çiçek verme işi Ege kıyılarından yıllar, yüzyıllar içinde dünyanın her yanına yayılır. Sevgililerden erkeğin kıza çiçek verme geleneği böylece doğmuş, yayılmış olur. Elbette çiçek bir sevginin dışa vurumudur, bir sevgi simgesidir ama altında yatan gerçek, erkeğin pişmanlığı ve özür dilemesidir.

Elbette öykünün sonunu merak ediyorsunuz. Söyleyeyim. Chloris/Flora Zephyros/ Favonius Eros’un oku ile arkadaş, dost sevgili, âşık olmuşlardır ve şimdiki Bodrum’u kendilerine yurt edinirler. Yuvalarını Saint Jean kalesinin olduğu yere yaparlar. Adını Zefirya koyarlar. Gerçekten de bu bölgenin adı Bodrum’dan önce Aziz Petrus’a yollama yapılmış haliyle Petrium, ondan önce ise Halikarnasos’tur.  Daha önceki adı da Zefirya’dır.

Flora ile Zephyros’un evliliklerinden bir oğlan çocuğu olur. Adı Karpos’tur. Bugün karpuz olarak yediğimiz meyvenin adı buradan gelmektedir. Karpos Trailles (Aydın) ve Miletos yakınlarında Irmakların tanrısı Meandros’un (Menderes) oğlu ile tanışır. Irmakta yüzerlerken Karpos akıntıda kaybolur ve arkadaşı Kalamos çok üzülür, yemeden içmeden kesilir ve ırmağın kenarında kurur kalır. İşte o sazlıklar bizim bu Kalomos oğlandır. İstanbul’da Kalamış semtine de adını veren budur. Kalamos zaman içinde Arapçaya girmiş ve kalem adını almıştır. Sazdan yapılan kalem mürekkebe batırıla batırıla neler yazdı neler…  Aslında o mürekkep Kalamos’un gözünden akan yaştır.

Şimdi de daha çok Avrupa’da uygulama bulan bir geleneği göz önüne getirelim. Erkek sevdiği kadına sevgisini göstermek için bir dizini yere değdirir diğer ayağını arkaya uzatır. Adına reverans dediğimiz işte o seremoni… Bir eli ile de şapkasını çıkarır ve göğsüne, yüreğinin üstüne koyar. O arada kadın elini erkeğe uzatır başı önünde erkek bu eli öper, öper gibi yapar. Kadın bir çift laf edene kadar gözlerini yukarıya kaldırmaz. Nasıl, bizim mitolojimizdeki Flora ve Zephyros öyküsüne benziyor, değil mi?

Aynı şekilde diz çökme ve selam verme, saygı gösterme kral ve konuğu arasında da geçerlidir.

Umarım Zephyros ile Flora’ nın öyküsünden sıkılmamışsınızdır. Aslında ben en başta Alessandro Botticelli’nin Primavera tablosundan, Venüs’ün, Aphrodite’nin doğuş sahnesinden bir şeyler anlatmak, özellikle Batı dünyasının sanatçılarının bu konudaki resim ve heykellerinden söz etmek isterdim ama konuyu daha fazla dallandırıp budaklandırmamak için burada bitirelim.

Dedik ya Bodrumun Halikarnasos’tan önceki adı Zefirya idi diye. Şimdiki Kale’nin olduğu yer o tarihlerde ana karadan ayrı imiş daha sonra deprem ve diğer doğal olaylarla aradaki kısa bölüm dolmuş. Bu günkü halini almış. Kalenin olduğu yerde de bir saray varmış. Sarayın adı da Zefirya.

ZEFİRYA

Trakia’dan çıktım yola
Kalimnos’tan, Kos’tan, Leros’tan
Gözlerden gönüllerden
Koşarak geldim Myndos’tan
Mavi gökten, mavi denizlerden
Selam getirdim Latmos’tan
Başım döndü sevgilerin yücesinden
Adıma Zefiros derler
Annem Eos, babam Astraios
Endamını, rengini, kokusunu sevdim Flora’nın
Koştum peşinden
Kardeşlerim Notos’dan, Boreas’dan
Ayrıldım kardeşim Euros’dan
Estim usuldan usuldan
Tuttum sevdiğimin ellerinden
Yurt kurduk, yuva kurduk
Bu ellere Zefirya dedik.

Bodrum’un en eski ve halen en büyük kooperatifi olan AKTUR tatil sitesinde Denizlerin mavisi ile göklerin mavisinin birbirine karıştığı dünya harikası Gökovayı sanki kucaklıyor gibi iki kolu arasına almış bir tepede, site yönetimi küçük kaleyi Kültür ve Sanat Merkezi haline getirdi. Bu yerin adını benim önerim doğrultusunda ZEFİRYA koydular. Bir anlamda bu yerin isim babası oldum. Bu ad ile bu bölgenin gece ve gündüz kara ile deniz arasında esen ve Bodrum’u bunaltmayan, üşütmeyen o rüzgârının, melteminin, imbat rüzgârının tanrısını yaşatmış olduk. Bu kültür ve sanat yuvası 12.07.2019 tarihinde görkemli bir törenle açıldı ve her yıl başta Gümüşlük Uluslararası Klasik Müzik Festivali olmak üzere birçok sanat faaliyetine ev sahipliği yapmaktadır.

Özür dilemek ve teşekkür etmek konusunu kapatmadan önce bir de diz çökmek ve diz çöktürmek kavramlarına değinmek gerekmektedir. Bu iki olay sorunların karşılıklı konuşarak çözümlenemediği durumlarda güç kullanılması ve taraflardan birinin pes etmesi anlamına gelmektedir.

Asıl olan ve istenen şey güç değil konuşma ve anlaşma, diyalog ve diplomasidir. Güç ancak bir saldırının uzaklaştırılmasında kullanılmalıdır. Güç yolu ile hak elde etme artık bu yüzyılda rafa kalmış olması gereken bir şeydir. Eski ve ortaçağlarda güç sorun çözme aracı olarak kabul edildiğinden diz çökme ve diz çöktürme de kavram olarak sorun yaşayan tarafların dillerinde yerini almaktadır. Bu iki kavramın arkasında yatan kin, kibir, nefret ve intikam duyguları vardır. Oysa toplumsal yaşantının çimentosu sevgi ve saygı olmalıdır, olabilmelidir.

Saygılarımla…

 

05.02.2023
Ali Can Polat

Yorumlar

SON EKLENEN MAKALELER

Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)-2
Farklı Akıl(lar)!
Farklı Akıl(lar)!
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
CANCER, CARCINOME, SARCOME, / KANSER, KARSİNOM, SARKOM
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
OENOTHERA BIENSIS / EZAN ÇİÇEĞİ 
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
ANGRAECUM SESQUIPEDALE / DARWIN ORKİDESİ DARWIN BUTTERFLY /  DARWIN KELEBEĞİ
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
Felsefe Sorunları Görünür Kılmaktır
SAMİ SELÇUK
SAMİ SELÇUK
ÖRTMENİM
ÖRTMENİM
UYUTMA YASASI
UYUTMA YASASI
HAFIZA-İ BEŞER
HAFIZA-İ BEŞER
KAIROS - SENKRON
KAIROS - SENKRON
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
TESPİH, TESPİH AĞACI, ÇİÇEĞİ, TESPİH BÖCEĞİ VB…
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
KOBANİ VEYA KOBANE SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE KÜÇÜK DEĞİNMELER
MEB ve Maarif Modeli
MEB ve Maarif Modeli
SEVAN NİŞANYAN
SEVAN NİŞANYAN
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
Demokrasi Sadece Bir An mıydı?
PROKRUSTES’ in YATAĞI
PROKRUSTES’ in YATAĞI
KARNAVAL
KARNAVAL
DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!