Terim Ne Demek?
Terim kelimesini kuram dilinde kullanırız. Bugün "mektepli" kişilere "terim ne demek?" diye sorulsa, bilim, sanat, teknoloji gibi alanlarda kullanılan özel kelimelere terim denir diye cevap verirler herhalde. Doğrudur elbette bu tanım. Ama kavramın özünü bildirmez.
Latinceden gelen bir kelime terim. Bu dilde termini sınırlar (çoğul) demek. Onun tekil hali olan terminus eski Romalıların sınır tanrısı. Bu tanrı "termini" denen sınır taşlarının bekçisiymiş. Eski Roma'da termini iki arazi, iki toprak parçası arasında kesin çizgilerle belirlenen sınırların zor kullanılarak yahut yürüyerek geçilmemesi için konan, günümüzün dört köşeli kilometre taşlarına benzeyen taşlarmış. Taşların üstünde de tanrı Terminus'un başı yahut büstü bulunurmuş. Terminus kavgaya gürültüye, savaşa meydan vermeyen bir tanrı, çünkü onun bulunduğu bir yerde bir arazinin nerede sona erdiği, komşu arazinin nerede başladığı hakkında tartışmaya, kavgaya, çekişmeye imkân yok.
Terim kavramının içeriğini işte bu köken özümsetir. Çünkü terimler, anlamı üzerinde uzlaşılmış, yani sınırları çizilmiş olan özel olarak türetilmiş kelimelerdir. Bilim çalışmalarında kullanılan özel kelimelerin, yani terimlerin anlam çerçevesi önceden, açık seçik bir biçimde belirlenmiş olmalıdır. Yalnızca bildirilen anlama gelen kelimelerdir bunlar. Yoksa bilim kavramları üzerinde anlaşma olmaz, anlaşma olmayınca tartışma olmaz, tartışma olmayınca bilim gelişmez. Kavramların, kavramları dile getiren terimlerin eleştirilmesiyle ilerler bilim. Oysa şiirde kelimeler böyle değildir. Şairin asıl niyeti öznel duygularını, iç dünyasını dile getirmektir. Şair bunun için de yerleşik dildeki kelimeleri esnetebilir, kelimelerin anlamlarını istediği gibi eğip bükebilir.
Bilim dilinde kullanılan özel terimlerin anlamı zamanla genişleyebilir elbette. Ama bu demek değildir ki, bilim terimleri de kişisel isteğe göre esnetilebilir. Bir bilim teriminin anlamı tartışmalarla zenginleşebilir, daha karmaşık hale gelebilir. Ama yine de şiirde olduğu gibi yorumlayana göre değişen, ucu açık bir anlama büründürülemez. Yeni anlamıyla da sınırları belirli bir kelimedir terim.
Sınır tanrısının adından türeyen pek çok kelime var batı dillerinde. Hepsi de çekirdek anlamına bağlı. Biz bunlardan Türkçeye de geçen birini hatırlatalım: terminal. Bire bir anlamıyla bitim noktası, sınır. Bir tren ya da kara yolunun sonundaki durak. Ayrıca, uçak yolculuklarında kullanılan hava alanı binası.
Latince terminus, Eski Fransızcadaki terme üzerinden İngilizceye term yazımıyla geçmiş. Birkaç yüzyıl boyunca, belki daha da uzun bir süre, belirli bir zaman dilimi için kullanılmış; belirli bir dönem, vade, erim anlamında. Bizim bildiğimiz anlamı ise Yunancada matematik ve mantık alanında bir ifadenin kullanım "sınırı" anlamına gelen Yunanca horos kelimesini ondördüncü yüzyılda Orta Latinceye çevirebilmek için türetilmiş. Fakat kelimenin bu anlamıyla kuram dilinde onsekizinci yüzyıldan başlayarak yaygınlaştığı sanılıyor. Bu durum, bilimlerdeki gelişmeye, her bilim dalında sayıları gitgide artan terimlere bağlanabilir. Terimler öbeği, terim bilgisi anlamına gelen terminoloji kelimesi de 1770'te türetilen Almanca Terminologie'den geliyor. Almanca bir Latin dili olmadığı halde Latinceden alınan söz birimleri kullanılmış burada.
Terim kelimesinin Osmanlı Türkçesindeki dengi ıstılâh. Eski sözlüklerden bu kelimenin batı dillerindeki terim kelimesinin bir çevirisi değil, bağımsız bir kelime olduğunu anlıyoruz. Istılâh, Arapça "sulh"tan, yani uyuşma, uzlaşma fikrinden türemiş. O halde ıstılâh, anlamı üzerinde uzlaşılmış kelime demek. Bu açıdan çok dikkate değer, batı dillerindeki kelimenin çekirdek anlamıyla bire bir denk düşüyor çünkü, dolayısıyla kavramı özümsetiyor. Kelimenin çoğulu ıstılâhât, yani terimler, terim bilgisi, terminoloji. Bir de ıstılâhiyye kelimesi var, o da terminoloji anlamına geliyor.
Türk dilinin kullanımı Tanzimat'tan sonra okumuşlar arasında belki de en çok tartışılan konu haline gelmişti. Bu dönemin ana sorunlarından biri batıdan aldığımız bilim, teknoloji terimlerini dilimizde nasıl karşılayacağımızdı. İşte bu arayışta en çok kullanılan kelime de ıstılâhtı; ıstalâhât-ı fenniye, ıstılâhât-ı tıbbiyye, ıstılâhât-ı hukukiyye, ıstılâht-ı askeriyye, ıstılâhât-ı edebiyye gibi. Bu dönemde Fransızcadan Türkçeye çeşitli ıstılâhât sözlükleri yayımlanmıştı.
Eski Türkçede bir de ıstılâh-perdâz diye, pekâlâ bugün de işe yarayabilecek bir birleşik kelime vardı. Herkesin anlayamayacağı garip, karmakarışık bir dille konuşan, "ıstılâh paralayan" demek. Hani bir konuyu herkesin anlayabileceği sade sözlerle açıklamak yerine, hiç lüzumu yokken Latince terimlerle, kimilerinin de Arapça sözlerle bilgiç bilgiç konuşan kimseler vardır ya, ıstılâh-perdâzlık işte onların işidir.
Istılâh kelimesi TDK'nin kurulmasından sonra yerini "terim"e bıraktı. Terim kelimesi bugün daha teknik anlamlarıyla mantık ile matematikte de kullanılıyor.
Bülent Aksoy
5 Mart 2021