“Mevcut Durumu Bilmek” Ne demektir?
Lütfen bir gündelik gazetenin ilk sayfasından başlayıp son sayfasına kadar -ayrıntılı okumadan ama hiç birini de atlamadan- gözden geçiriniz.
Gazete hangi çizgide olursa olsun gözünüze kabaca iki grup haber veya yorum takılacaktır: Zaman ve/ya bağlam olarak süreklilik gösterenler ile birbirinden az ya da çok bağımsız olanlar. Uzmanlığı veya işi nedeniyle bu iki grubu ayırt edebilen fikri takip ustaları hariç tutulursa, sıradan okur, benzerler içinden farklıyı, farklılar içinden benzeri ayırt edip bu çeşitliliği gruplandıramayabilir.
Böylece zaman ve konu bağlamı açısından “karışık” bir resim ortaya çıkar. Hele, “köpeğin insanı değil, insanın köpeği ısırması haberdir” gazetecilik ilkesi de uygulanınca, en önemli manşetlik haberlerin “mevcut durumu kavramak” açısından ne denli yanıltıcı olabileceği kolayca anlaşılabilir. Ayrıca her yayın organının filtre edip vermediği ya da aksine filtre edip verdiği haberler de dikkate alınınca gazetelere bakıp “olayların akışını kavramak” imkânsız hale gelir.
Şimdi bir zihinsel deney önereceğim. Deneyin adımları şöyle:
(1) Lütfen bir dijital gündelik gazete düşünün. Gazetenin, önceki sayıları birkaç yüzyıl geriye kadar gitsin.
(2) Gazetenin haberleri filtreleyip çarpıtması söz konusu olmasın. Her şey olduğu gibi aktarılsın. Sesler, görüntüler vd aslına uygun olsun.
(3) Her başlık altındaki haber geriye doğru öncülleri varsa bir dizi gibi izlenebilsin. Öncülleri açıkça görünmese de eğer başka haberler ile ilgili ise sebep-sonuç (causation) ya da ilintisel (correlation) şeklinde bir “dallanma” olarak görülebilsin.
(4) Bir dallanmayı oluşturan çeşitli haberlerin geriye doğru hareketleri durağan ve hareketli arasında değişkenlik gösterebilir. Dallanma içindeki haberlerin değişkenlikleri birbirinden farklı olacağına göre dallanmanın kendisi de bir bileşik değişkenlik gösterecektir. Bu değişkenlik, bir dallanmada gözlenebilirken, birden fazla dallanmadan oluşan “bütün olaylar” daha farklı değişkenlikler gösterebilir.
(5) İşte bu bütündeki değişkenliğin işaret ettiği rotanın tam kavranıp nere(ler)e doğru evrileceğinin tahminlenmesi, “mevcut durumun bilinmesi” anlamına gelecektir. Mevcut durumu korumak ya da belirli bir yönde değiştirmek isteyenlerin “bütündeki değişkenliği ve onun bileşenlerini” bilmeleri, kavramaları gerekecektir.
Bu basit reçeteye bakarak önce, “değişkenlik haritası (tüm bileşenleri ile) bilinmeden, haritadaki dallardan birisindeki hoşumuza giden ya da gitmeyen değişimlere bakarak yapılacak tahminî girişimler umulmayan olumsuz sonuçlar üretebilir” yargısına varılabilir. Bunun somut bir örneği 2012 tarihinde söylenen “Emevi Camiinde namaz kılacağız” sözlerinin temsil ettiği girişimlerin, Türkiye’yi nasıl içinden çıkılamaz bir batağa sürüklediğidir.
Peki bu denli bütünleşik kavrayış mümkün mü ve değilse!
Herşeyin herşeyle ilişkili, üstelik de her şeyin bir ölçüde değişken olduğu (n) boyutlu bir gerçeklik uzayında tüm güçlüğüne karşın yine de kararlar almak zorunda olduğumuz da ayrı bir gerçeklik olduğuna göre ne yapacağız?
Bu çetrefil soruya gündelikçi politikacının cevabı kesin ve basittir: Koltuğu güvenceye alan talep ne ise onu yapmak. Ya da daha pratik olarak koltuğu güvenceye alacak şeyi talep haline getirip sonra da talebi yerine getirmek. Dünya üzerindeki yerel ve küresel çıkmazlar bu basit formülle oluşturulmaktadır.
Diğer yol daha meşakkatli olsa da, bütüne daha az zarar verici olduğu umulur: Sezgisel (heuristic) yolla değişkenlik haritasının en etkili dallarına indirgenmiş bir “Sezgisel Durum Haritası-SDH” oluşturmak ve geçerliğini doğrulayabilecek testler uygulamak; sonra da bu doğrulanmış SDH üzerinde çalışarak, çeşitli değişkenlikler altında bile etkisini halâ sürdürebilen bazı ana dallara kadar gerileyip -bazı kayıplara da razı olarak- savunmayı oralarda kurmak.
Bir vaka üzerinde düşünce yürütme
Vaka Türkiye’nin durumu, bilinmek istenen ise bu durumdan hoşnut olmayıp, gidişatta anlamlı bir değişim yaratmak isteyen -örneğin dernek, vakıf ya da platform gibi- bir sivil girişimin -çabaları açısından- kendini nasıl konumlandırması gerektiği sorusudur.
Mevcut Durum Haritası’nın ne denli karmaşık ve değişken olduğu tam bir örnek vaka düzeyindedir. Bu haritadan bir doğrulanmış Sezgisel Durum Haritası üretmek için seçilip savunma hattının kurulabileceği dallardan başlıcası, toplumun -tüm kurumlarıyla- Sorun Çözme Kabiliyetidir[1] (SÇK).
SÇK çok bileşenli bir bileşik[2] ise de bazı kritik bileşenleri, bütün üzerindeki etkileri açısından daha önemli görünüyor ki bunlar:
(1) Akıl Daraltıcılar[3] dalı: Bireysel ve kurumsal düşünme uzaylarımızın daralması ile, üzerinde tartışılıp uzlaşı kurulabilecek kolektif toplum akıl alanının da iyice daralmış olması,
(2) Yetkin Akıl[4] Geliştirme dalı: İçinde bulunulan durumun bütün boyutlarıyla kavranabilmesi için harekete geçirilmesi gereken kolektif akılların yetersizliği,
(3) Akıl-Sezgi Etkileşimi[5] dalı: Tüm buluşların itici gücü olan “sezginin irrasyonel de olabilecek yaratıcılığının, aklın rasyonelliği ile etkileşerek rasyonel yaratıcılığa dayalı değer üretimi” döngüsünün, toplumda kabul görmemiş, üstelik kutuplaşma kaynağına dönüşmüş[6] olması,
(4) Erdem Araçları bağlamında Bütün Haklarının Gözetimi[7] dalı: Mevcut duruma herhangi yollarla onarıcı etkilerde bulunabilmenin koşulsuz biçimde erdemli tutum ve davranışları gerektirmesi; uygulamada ise yozlaşmanın giderek yaygınlaşıyor olması. Dünyayı sarmış bulunan kaostan çıkışın ise ancak canlı-cansız bütününün haklarına saygı ile mümkün olabilmesinin de yine erdemli yaşamlar yoluyla mümkün olabilmesi.
(5) Yaygınlaştırma yoluyla Tekrarlanabilirlik[8] dalı: Devlet, kamu, özel ya da gönüllü hiçbir kuruluşun tek başına altından kalkamayacağı “onarıcı eylemlerin yaygınlaşması” için gereken araç dağarcığının[9] zayıflığı.
Nereden Başlamalı?
Mevcut durumu yaratan birincil ve ona tepki duyan ikincil öğelerin yarattığı kalabalık genellikle “şimdi ve burada” alanındadır. Her iki aktör grubu da içinde bulunulan veya kısa bir süre sonrasını içeren ânı etkilemeye çalışırlar. Bu nedenle bu kalabalığın ilgilenmediği uzaklıkta bir alan seçilmek zorundadır. Bunun anlamı, şimdi ile o uzaktaki an arasında doğabilecek zararlara râzı olunması gerektiğidir. Kalabalıktan ne kadar uzaklaşılması gerekeceği ise kişiye ve kuruma olduğu kadar, uzakta konumlanabilecek yerin savunulabilme kapasitesine bağlıdır.
Nasıl başlamalı?
Bu konudaki yol haritasının ilk adımı kuşkusuz birlikte çalışabilme iradesine sahip az sayıda -giderek artabilecek- kişiden oluşacak bir Uyum ve Güven Grubu’nun[10] (UGG) oluşturulması; sonrasında, beş başlık altında açıklanan kritik dallar için yapılabilirliği en yüksek kalemlerden başlamak üzere eylem adımlarının kararlaştırılmasıdır.
16 Ağustos 2025
Tınaz Titiz
[1] Sorun Çözme Kabiliyeti terimi yerine yabancı dildeki literatürde kullanılan terim Karmaşıklık Yönetimi’dir (complexity management).
[2] Bkz SÇK ve Beyaz Nokta® çalışma alanları. https://bit.ly/3LwYjGX
[3] Bkz. https://kavrammutfagi.com/kavram/akil-daraltici--akil-genisletici
[4] Bkz. https://kavrammutfagi.com/kavram/yetkin-akil
[5] Bkz. https://kavrammutfagi.com/kavram/akil-sezgi-etkilesimi
[6] Bkz. https://vimeo.com/712701295
[7] Bkz. https://kavrammutfagi.com/kavram/kul-hakki--butun-haklari-
[8] Bkz. https://kavrammutfagi.com/kavram/tekrarlanabilirlik
[9] Bkz. https://drive.google.com/file/d/16NpvC10UOInuZOx8vyfW4IRYMQoIvJvo/view?usp=drive_link
[10] Bkz. Uyum ve Güven Grupları Yönergesi (1999 Original belge), https://bit.ly/45ZLYpl