TOLERANS (TAHAMMÜL) PARADOKSU
TOLERANS (TAHAMMÜL) PARADOKSU
Bilim Felsefecisi Karl Popper (1902- 1994) tarafından Açık Toplum ve Düşmanları isimli kitabında (1945) tanımlanmış paradokstur.
Popper ''Tolerans sahibi bir toplum toleranssızlığa da tahammül etmeli mi?” sorusuyla yola çıkar.
Soruyu şöyle yanıtlar; "Her şeye ve herkese tolerans göstermenin sonu, toleransın büsbütün ortadan kalkmasıdır.
Toleransın sınırlarını, tolerans göstermeyenleri de kapsayacak kadar genişleterek toplumu tolerans sahibi olmayanların saldırılarından korumayı akıl edememek, sonunda tolerans sahibi olanları da tolerans kavramının kendini de yok edecektir.
İşte bu nedenle, toleransın korunabilmesi adına, tahammülsüzlere tahammül göstermeme hakkını talep edebilmek gerekir.
Kuşkusuz bu durum bir paradokstur.
Ancak bu dediklerimle, tolerans sahibi olmayanlara hiçbir zaman toleranssız felsefelerini açıklama ve anlatma olanağı verilmemesi gerektiğini söylemeye çalışmıyorum. Onları mantık temelli tartışmalar ve kamuoyu yoluyla hizada tutabildiğimiz sürece doğrudan baskı uygulamak akıllıca olmayacaktır.
Ancak taraftarlarına, bizimle uygar bir tartışmaya girmenin bile yanlış olduğunu, anlattıklarımızın aldatmacadan ibaret olduğunu söylemeye başladıklarını ve bizimle mantık zemininde buluşmayı değil de düşüncelerimize silahları ve yumruklarıyla karşılık vermeyi düşündüklerini fark edersek -gerekirse şiddet kullanarak- onları baskılama hakkımızı saklı tutmalıyız.
Çünkü demokrasi en temelde birbirine tahammül etme üzerine kurulu bir arada yaşama kültürüdür.
Birlikte yaşayabilme çabamızın selameti adına, tolerans göstermeyenlere tolerans göstermeme hakkımızı saklı tutmalıyız.
Toleranssızlığı savunan veya öven her hareketin yasadışı olduğunu söylemeli ve tahammülsüzlüğe ya da ayrımcılığa başvurmayı da tıpkı cinayet, insan kaçırmak ve köle ticareti yapmak gibi bir suç kabul etmeliyiz.”
Not: Sosyolojik bir kavram olarak kullanılan tolerans sözcüğü dilimize iki farklı şekilde hoşgörü ve tahammül olarak çevrilmektedir.
Hoşgörü sözcüğü duygu durumsal olarak avantajlı bir grubun dezavantajlı bir gruba yönelik bir jesti hatta lütfu anlamıyla karşıdakine (öteki) yönelik durumu tanımlarken tahammül sözcüğü daha çok yüklenmek, katlanmak anlamıyla kişinin kendine yönelik içsel bir durumunu tarif etmektedir.
Bu metinde “hoşgörü” sözcüğünün ötekileştirici, üsttenci çağrışımlarından kaçınmak için görece daha tarafsız “tahammül” sözcüğü kullanılmıştır.
Mehmet Uhri
Ağustos 2025